Kasılma ağrıları, cerrahi mücadeleler ve sürecin belirsizliği sebebiyle endişe yaşamak, hiç de garip bir durum değil. Ancak bazı kadınlar söz konusu olduğunda, hamilelik ve doğum korkusu o kadar baskın olabiliyor ki bu durum gebelik süreçlerini ve günlük yaşantılarını etkiliyor.
Bu ciddi doğum korkusu tokofobi olarak adlandırılıyor –kelime anlamı ile doğum fobisi. Ve bazı kadınlar açısından bu durum, gebelikte hoşnutsuzluk ve tiksinme hislerini de kapsıyor.
Tokofobi, iki tür olarak tanımlanabilir –birincil ve ikincil. Birincil tokofobi, daha önce doğum yapmamış kadınlarda görülüyor. Bu kadınlarda, doğum korkusu, genelde cinsel istismar gibi geçmiş travmatik deneyimlerden kaynaklanıyor. Ayrıca güç bir doğuma tanık olmak, doğumu utanç verici, tehlikeli olarak resmeden hikayeler dinlemek ya da programlar izlemek gibi deneyimlerle de ilişkilendiriliyor. İkincil tokofobi ile mücadele eden kadınlarda ise genellikle yeniden doğum yapma korkusuna kapılmalarına sebep olan travmatik doğum tecrübeleri görülüyor.
Tokofobinin ne denli yaygın olduğunu söylemek güç. Araştırmalara göre, kadınların %2,5 ila %14’ü tokofobiden etkileniyor. Ancak bazı araştırmacılar, bu oranların %22’ye kadar çıktığını öne sürüyor.
Bu oranlar, araştırmaya tokofobiyi farklı düzeylerde yaşayan kadınların dahil edilmesi sebebi ile çeşitlilik gösteriyor. Sonuç olarak bazı kadınlarda tokofobi göreceli olarak daha hafif yaşansa da bazılarında durum çok daha ciddi oluyor.
Zorlu bir süreç
Tokofobiye sahip kadınlar, oldukça çeşitlilik gösteren sosyal çevrelerden geliyorlar. Depresyon ya da kaygı gibi mental sağlık sorunları ile ilgili zorluk yaşama ihtimallerinin yüksek olduğu aşikâr olsa da hangi kadının tokofobiden etkileneceğini tahmin etmek oldukça güç.
Bazı kadınlar, gebelik sürecini de oldukça zor olarak görebiliyorlar; özellikle de büyüyen karın ve bebeğin hareketlerini hissetme durumu rahatsızlığa sebep olabiliyor. Anksiyete, uykusuzluk, beslenme bozuklukları, doğum öncesi ya da doğum sonrası depresyon riskinde artış gibi problemler, tokofobinin sonuçları olarak tanımlanıyor.
Tokofobinin kadınlar için açısından olumsuzluk yaratan sonuçlarından bir diğeri ise; uzayan doğumlar. Genelde bu tür doğumlarda, yaşanan kaygı sebebiyle epidural, forseps ya da vantuz ihtiyacı yaygın olarak görülüyor. Ancak bu yöntemlerin hem anne hem de bebek açısından komplikasyon yaratma riskini yadsımamak gerekiyor.
Hamilelik ve doğum süreçlerinden sonra ise tokofobi, anne ile bebek arasındaki bağın daha az tatmin edici olmasına yol açabiliyor. Ve zor bir doğum deneyimi, kadınlarda tekrar hamile kalmaya dair korku oluşmasına neden olabiliyor.
Tokofobi tedavisi
Yapılan araştırmalar, tokofobi ile mücadele eden kadınlara yönelik klinik bakımın oldukça yetersiz olduğunu gösteriyor. Ancak yine de yardım yok değil. Kimi kadınlar, yaşadıkları travmatik doğum deneyimleri üzerinde konuşmayı faydalı buluyor; kimileri ise doğum konusunda bilgi almayı. Ancak bazı kadınlarda daha hedefe yönelik tedavinin gerekliliği görülebiliyor; danışmanlık hizmetlerinden faydalanmak oldukça yardımcı olabilir.
Birçok kadın, hamilelikleri esnasında doğum servislerini ziyaret edip, ebelerle ya da kadın doğum uzmanları ile konuşmayı rahatlatıcı buluyor. İçerisinde bulundukları durumu izole edici bulan, bu yoğun korkuyu yalnızca kendilerinin yaşadığını düşünen kadınlar açısından yalnız olmadıklarını bilmek bile oldukça sakinleştirici ve yardımcı oluyor.
Tokofobi, kadınlar ve aileleri açısından hem fiziksel hem de ruhsal açıdan zarar verici olabilir. Bazı kadınlar, çocuk sahibi olmak isteseler bile hamile kalmaktan kaçınabiliyor; hamilelik durumunda ise doğum tercihleri konusundaki kararlar etkilenebiliyor. Bu sebeplerden dolayı, mümkünse eğer tokofobiyi önlemeye dair çalışmalar yapmamız, bu güç durumla mücadele eden kadınlar için etkili tedavi yöntemleri sağlamamız gerekiyor.