Doç.Dr. N.Yasemin OĞUZ
Ankara Üniv. Tıp Fak. Deontoloji ABD, Morfoloji Binası, 06100 Sıhhiye/Ankara e-posta: oguz@dialup.ankara.edu.tr
Psikoterapi, kuramsal bir dayanağı olan, farklı teknikleri içeren ve günümüzde ruhsal hastalıkların tedavisinde başvurulan bir tedavi yöntemidir. Psikoterapiye dayanak oluşturan kuramların tümünde, yöntemlerin bilimsel. temellerini oluşturan bilgilerin geçerliliğine ve güvenilirliğine ilişkin sorunlar bulunmaktadır. Epistemolojik açıdan bu kuşkulu durum, psikoterapinin etik açısından "doğru"luğunu da sorgulanır kılmaktadır.
Elik açısından ikinci önemli sorun, psikoterapi uygulamacısının değerden bağımsız bir ilişki kurabileceği savıdır. Psikoterapi alanında eğitilmiş de olsa, her birey gibi terapistin de ayırdında olduğu ve olmadığı değerlerinin, onun tüm insan ilişkilerine yansıyacağı ve somut olarak belirlenemeyecek bir ölçüde belirleyici olacağı karşı savı, kolayca reddedilemeyecek bir eleştiri olarak ortaya konulmaktadır.
Psikoterapist-danışan ilişkisindeki güç kullanımı, ilişkinin her aşamasında etik bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Güç ilişkisinin varlığı psikoterapi kuramcıları tarafından da reddedilmemekle birlikte, üzerinde fazla durulmayan bir ayrıntı olarak değerlendirildiği, ancak psikoterapi üzerine eleştirel yorumlar yapan yazarlar tarafından çok önemsendiği bilinmektedir.
Bu makalenin amacı, psikoterapi uygulamalarında ortaya çıkan etik sorunlara ilişkin farkındalık yaratmak, bu uygulamaların dayandığı psikoterapi okullarını kendi kuramlarıyla uyumlu etik değerlendirme ölçütleri oluşturmaya yöneltmektir.
Plato Kharmides diyalogunda Sokrates'le önce Kharmides'i, sonra da Knsias'ı bilgeliğin ne'liği konusunda tartıştırır. Her iki tartışmacının bilgelik tanımları da Sokrates tarafından çürütülür. Bunun nedeni her ikisinin de bilgeliği tanımlamaya girişmeden önce onun "iyi" bir şey olduğunu kabul etmeleridir. Sokrates, "Kuşkusuz bilgelik iyi bir şeydir." önermesini onlara kabul ettirerek tanımdan Önce bir niteleme yapmalarını sağlar, bu ön kabule dayanarak onların tanımlarını yargılar ve kabul edilemez olduklarını kanıtlar. Bir etkinliğe ya da eyleme ilişkin etik değerlendirme, onun tanımından önce gelemez. Bu nedenle etiğin büyülteci altında incelemeye aldığımız her kavramı Önce tanımlamamız zorunludur. Bu yazıda büyültecimizin altında psikoterapi kuramları ve uygulamaları olduğuna göre öncelikle psikoterapinin ne'liği üzerinde durmamız gerekir. Tanımlanan uygulamanın etik açısından nasıl ele alınıp değerlendirileceği ise ikinci aşamayı oluşturacaktır.
Öncelikle; biliyoruz ki, psikoterapi bir tedavi ediciyle (danışman, terapist vs.) bir ya da bir grup hasta (danışan) arasında gerçekleşen, tanı koydurucu ve tedavi edici niteliği olduğu varsayılan ilişkidir.2 Ancak bu tanım kendi içinde birçok soruyu barındırmaktadır. Bu soruların yanıtlan genel olarak psikoterapi etkinliğini etik açısından değerlendirmemizde önemli farklılıklar yaratmıyor gibi görünse de, her bir psikoterapistin etkinliğini değerlendirmemizde temel ayrımlara neden olacağından, aslında tüm etik değerlendirmeyi belirlemektedirler. Bu soruların birkaçı aşağıdadır:
1. Acaba psikoterapi kümesine konulmuş bulunan her yöntem eşit tutarlılıkla bu kümede yer almayı hak etmekte midir?
2.Psikoterapi uygulamalarının tümünde farklı düzeylerde var olan epistemoloji sorunu, onun
toplumsal meşruiyetini ve etik açısından haklılığını ne derecede etkilemektedir? Bilindiği gibi psikoterapinin toplumsal meşruiyeti, tıp kurumunun toplumsal kabulünden doğru elde edilmiştir. Günümüzde bu kabulün bir yönü, çağdaş tıbbın epistomoloji sorununu bilimsel bilgi üretme yöntemlerine dayanarak çözmesi üzerine temellendirilmiştir. Aynı durum psikoterapi uygulamaları için de geçerli midir?
3.Psikoterapinin üzerinde temellendiği kuram(lar) bağlamında insan nedir9
4.Bu etkinlikler patolojiyi neye göre saptamakta ve insanı ne yönde değiştirmeye çalışmakta
dırlar (özgür, mutlu, başarılı, uyumlu, sıradan
vs. gibi).
İste bu soruların yanıtlan psikoterapinin ne olduğunu belirlemekte ve kavramsal çerçevesini oluşturmaktadır. Psikoterapinin ne olduğu ve neyi amaçladığı onun etik açısından ele alınışında önemli rol oynar. Son değerlendirmelere göre psikoterapi başlığı altında 400 kadar yöntem bulunmaktadır. Bunlar arasında sağlam kuramsal temelleri ve insan doğası üzerine köktenci savlan olanlar yanında, birer teknik olmaktan öteye gitmeyenleri ya da kuramsal temelleri tümüyle eklektik olanları da vardır. Gündelik yaşamda yöntemlerin psikoterapi kümesi içindeki yerlerini uğraş kişilerinin oluşturduktan akademik ve mesleki kurumlar, toplumsal sağlık sistemleri ve sağlık sigortalan, tümüyle farklı ölçütlere dayanarak belirlemektedirler. Genellikle kullanılan ölçütler temellendirilebilirlik, değerlendirilebilirlik, denetlenebilirlik ve bedel/etkinlik oranıdır.
Makalenin Devamı İçin Tıklayınız