Terapi gören köşe yazarları

Uzm. Psk. Ceyda ŞENEL

Bir dönem “ağzı olan konuşuyor” diye bir reklâm vardı hatırlarsanız. Güzel bir slogandı. Ben de bundan yola çıkarak, “kalemi olan yazıyor” diyeyim bari.

Söz uçup yazı kalıyorsa, şüphesiz kalem büyük bir güç!

Kime göre?

Entelektüel aydın sınıfına.

Yazarın ruhu isyankârdır!

Yazar haykırmak ister. Yaşadığı isyanı, öfkeyi, toplumca kabul görmüş, ya da kabul görmesi dayatılmış fikirleri hararetli bir duygu boşalımıyla yazar.

Yazar kızgındır ve kızgınlığını saklamaz. Bunun için ironiyi sık kullanır.

Yazar korkmaz, korkmamalıdır da. Korkarsa yazamaz, o zaman kendisine hikâye kitabı yazması tavsiye edilir.

Tabi cesaretin altında yatan sebepler de ikiye ayrılır. Biri, gayet masumca kendi ideolojisini savunma uğruna ortaya atılan cesurlar. Diğeri, bilinçaltında; “Ben de buradayım beni de görün”, “Aslında özgüven problemi yaşıyorum ve köşelerimde birilerine saldırmazsam gazetemin tirajı düşer ve tatmin edemediğim egomla içime kapanır ve bir süre sonra belkide depresyona girerim”.

Elbette sataştığı kişiler, ses getirmesi adına büyük isimler olmalı onu da atlamamalıyız.

Zavallı korkaklar!

İyi bir kalem olmalarına rağmen, hırs ve kıskançlıkların kölesi olmuş, başka yazarları terör örgütlerine hedef gösterip, canına kast edecek şekilde yazanlar ve yazdıranlar var! Sonrada hiç bir şey olmamış gibi hayatlarına devam eden ve “ben ne yaptım ki?” gibi oyunlarla sadece kendilerini kandıran korkak yazarlarda var.

Bu kişilerin “insan olma” vasıflarının profesyonel bir yardımla gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Katarsisin zaferi

Diller genelde sivridir çünkü içlerine batar, İltihap bile vücutta çıkacak bir yer arar şanslıysanız sivilceye dönüşür ve bir süre sonra kurur gider, ama eğer çıkacak bir yer bulamazsa iç organlarınıza zarar verip daha büyük sorunlara yol açar.

Hepimizin öfkeyle baş etmek için farklı yöntemlerimiz vardır. Köşe yazarları da yazarken terapötik bir ortam yaratıyorlar ve o boşalım, ruhlarını sağaltmaya yardımcı oluyor.

Köşe yazarı, yazısını bitirdiğinde her şey bitmiş olmuyor tabiî ki. Aslında maraton daha yeni başlıyor, bundan sonra yazısına gelecek tepkiler ve eleştirilere kendini, psikolojik olarak hazırlaması gerekiyor. Bununla da kalmayıp, yorumlara vereceği cevapları çoğu zaman yazısını tamamlar tamamlamaz hazırlıyor.

Çünkü insanın doğasında var olan savunma içgüdüsü hiç durmadan çalışır ve dışarıdan gelecek tehditlere karşı hazır bekler.

Yorum sizin

Neşeli ve insana huzur veren, çoğunlukla dünyanın iyi halinden bahseden, yazılarında pesimizme hiç yer vermeyen, kaç tane yazar sayabilirsiniz? Bunun sebebi gerçekten yolunda giden pek de bir şeyin olmayışı mı yoksa köşe yazarlarının iç dünyalarının diğer işlerle uğraşan insanlara göre çok daha kaotik olması mı?

Belki de her ikisi belki de hiç biri..