Sosyal medyada #ÜniversitemeDokunma etiketiyle yapılan yorumlarda öğrenciler üniversitelerinin parçalanacağından şikayetçi. İstanbul Üniversitesi'nden (İÜ) ve Gazi Üniversitesi kampüslerinde öğrenci ve akademisyenler protestolar düzenleniyor.
Muhalefet, tasarının kurumların tarihini ve birikimlerini sileceği görüşünde. Hükümet yetkilileri ise yeni kurulacak üniversitelerin hem öğrenci sayısını sınırlayacağını, hem şehirlerin ekonomisini canlandıracağını iddia ediyor.
Pazar günü tepkilere yanıt veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dert yine ideoloji" dedi, "Bu 500 yıllık maziye sahip olan isim korunuyor. Ortalama 50 bin öğrenci birinde, 50 bin bir tanesinde kalıyor" ifadeleriyle değişikliği savundu.
Peki tasarı ne getiriyor, neden tartışılıyor?
Nasıl gündeme geldi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP'nin bir grup toplantısında Malatya'ya Turgut Özal Üniversitesi kuracaklarını açıklamasıyla tasarının önü açıldı.
Erdoğan konuşmasında Malatya'daki İnönü Üniversitesi'ni işaret ederek, "Mevcut üniversitenin, adını anmak istemiyorum, oradaki öğrenci sayısı fazla. Onu ikiye böleceğiz ve Turgut Özal Üniversitesi'ni kuracağız" ifadelerini kullandı.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, Başbakan Binali Yıldırım'ın imzasıyla geçen hafta TBMM'ye geldi.
Tasarıda ne var?
Tasarı İstanbul, Gazi, Anadolu, Karadeniz Teknik, İnönü, Selçuk, Erciyes üniversitelerinin de aralarında bulunduğu 4'ü vakıf toplam 20 üniversitenin bazı fakülte ve bölümlerini, yeni kurulacak üniversitelere bağlıyor.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi'nden ayrılarak yeni bir üniversite oluyor. Belli üniversitelerin adına bulundukları şehirlerin isimleri ekleniyor.
Sonuç olarak yeni verilecek isimlerle, Gazi Üniversitesi'nden "Hacı Bayram Veli", İstanbul Üniversitesi'nden "İbn-i Sina" ve İnönü Üniversitesi'nden "Turgut Özal" üniversiteleri doğmuş oluyor.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'ne Gazi Üniversitesi'ne bağlı bazı fakülteler ve yüksekokullar bağlanırken, Erzincan Üniversitesi'nin adı da "Binali Yıldırım Üniversitesi" oluyor.
Akademisyen ve öğrenciler ne diyor?
Kampüsteki eleştirel sesler, İstanbul ve Gazi üniversiteleri gibi tarihi kurumların kökenleri ve birikimlerinin silineceğine, eğitimin ve bilimsel araştırmaların olumsuz etkileneceğine dikkat çekiyor.
Öğrencilerin çoğu, üniversitelerinin akademik başarıları ve yurtdışındaki tanınırlıklarının zarar göreceği görüşünde.
İstanbul Üniversiteli öğrenci ve akademisyenler, Perşembe günü de Beyazıt Meydanı'ndaydı. Protestolar sırasında 'Üniversiteme dokunma', 'Üniversiteler bakteri değildir' gibi sloganlar duyuldu.
Basın açıklamasını okuyan Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Hülya Çalışkan, fakültesinin İstanbul Üniversitesi'nden koparılmasını "Yüksek puanlarla yerleştirilmiş olan öğrencilerinin ve eğitim camiasının ağır kaybı" olarak niteledi.
Doğan Haber Ajansı (DHA), Ankara Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ndeki protestolar sırasında öğrenciler ve güvenlik görevlileri arasında arbede yaşandığı, polisin biber gazıyla müdahale ettiğini bildirdi. Habere göre bazı protestocular gözaltına alındı
Hükümet ne diyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul ve Gazi üniversitelerindeki protestoları "Bu üniversiteler sadece ikisi değil ama bu ikisinde maalesef bir tezgahtır gidiyor" sözleriyle eleştirdi ve tepkileri "ideolojik" diye niteledi.
İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci sayısının 105 bine ulaştığını ve eğitim kalitesinin düştüğünü söyleyen Erdoğan, okulun markasının değişeceği eleştirisinin temelsiz olduğunu da öne sürdü.
MEB'in komisyon tutanaklarına göre, hükümet kanun değişikliğini "rekabete, çeşitliliğe, istihdama ve yeni bilgilerin üretilmesine" vesile olacak bir bilimsel ve teknolojik bir hamle olarak görülüyor.
Tıp fakültelerinde kontenjanlarda yığılma olduğu ve uygulamalı eğitimin etkilendiğine dikkat çekiliyor.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, tasarıyı şu sözlerle destekliyor:
"Ülkemizin her alanda hedeflerine ulaşabilmesi için nitelikli bilgiye ve nitelikli insan kaynağına sahip olması gerekir. Nitelikli bilgiyi üretecek ve nitelikli bilim adamlarını yetiştirecek kurumlar da üniversitelerimizdir. Bilimsel ve teknolojik alanlarda gerçekleştirilecek yenilik ve başarılar ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasının ve sosyoekonomik gelişiminin de anahtarı olacaktır ."
Muhalefet ne diyor?
CHP, İYİ Parti ve HDP değişikliğe AKP'nin erken seçim stratejisi gözüyle bakıyor.
Tasarıyı "parçala ve yönet" politikası olarak niteleyen CHP'li Prof. Dr. Gaye Usluer, "Yangından mal kaçırır gibi önümüze koyuldu. Yapılan değişiklikler ve ekler komisyon toplantısının olduğu gün tesadüfen öğrendiğimiz değişiklikler oldu" diyor.
HDP, iktidarı 'tarihsel süreçte büyük zorluklarla elde edilen bütünü, bir seçim yatırımı için bölmekle' suçluyor.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ ise, tasarının bilimsel gelişmeye bir faydası olmayacağını şu sözlerle savunuyor:
Eğitim uzmanları arasında, düzenlemenin kontenjan çokluğuna çözüm olacağını savunanlar da var, eğitimin kalitesine yarar sağlamayacağını düşünenler de.
Tasarıya karşı çıkan Eğitim Sen, AKP'yi "kendi iktidarını mutlaklaştırmak" için köklü üniversitelerin tarihine ve akademik geleneklerine "saldırı bayrağı" açmakla suçladı.
Buna karşın Anadolu Ajansı'na (AA) konuşan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Enformatik Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut, tasarıyı şu sözlerle savundu:
"100 bin öğrenci ile üniversite yönetilemez. Dünyadaki örnekleri de incelediğimizde, üniversitelerin yönetilmesinde ideal öğrenci sayısının 20-25 bin olduğunu düşünüyorum. Üniversitelerimiz, dinamik olmak, dünya ile yarışa girip iyi yerlere ulaşmak ve iyi öğrenci yetiştirmek istiyorlarsa tabii ki küçülmeleri gerekir."
Kaynak: www.cnnturk.com