Filmlerden tanıdık bir sahnedir, psikolog terapi sırasında koltuğa uzanmış hastasına “Çocukluğuna dönmemiz gerekiyor…” der. Psikolog için, danışanının çocukluğu ve rüyaları Freud’dan hareketle gayet önemlidir. Orkide Akkoç Sabit’in Mac Art’taki sergisi ‘Tatlı Rüyalar’, bu film sahnesini, Freud’un kitaplarını, çocukluğunuzdaki oyuncakları, günlük hayatınızdaki imgeleri tekrar göreceğiniz, korku-şiddet gibi duyguları hatırlatan yapıtlarından oluşuyor.
Son günlerde birçok sanatçının heykellerinde tercih ettiği bir malzeme olan fiberglas üzerine araba boyası, Akkoç Sabit’in işlerine parlak jelatin kağıtla kaplanmış şeker görüntüsü kazandırmış. Oyuncakları anımsatan heykellerin formu, izleyicinin hafızasındaki oyuncak imgesinin yarattığı pozitif algıdan dolayı kolay ilişki kurmayı sağlıyor.
Fakat sergide hem farklı bir görsel kurgu hem de farklı malzeme kullanımına rastlıyorsunuz. Sanatçı, oyuncakları, silahları, masa-sandalye gibi objeleri form olarak tercih ederken kumaş, seramik, fiberglas, deri gibi birbirinden bağımsız ve birbirine aykırı birçok malzemeyi bir arada kullanıyor. Formdaki çeşitliliğin üzerine eklenen malzemedeki çokluk, işlerdeki konu bağımsızlığıyla karmaşık bir hal alıyor. Yapıtların isimleri ise karmaşanın somut örneği gibi; ‘Rehine’, ‘Matrix’, ‘Benim Güzel Televizyonum’, ‘Raif Efendi’nin Yalnızlığı’ gibi isimler, zihinsel bağ kurmayı zorlaştırıyor. Siz de zihniniz bu kadar karışıkken tatlı rüyalar görebiliyor musunuz?
‘Tatlı Rüyalar’ 8 Aralık’a kadar Mac Art Gallery’de