TALASEMİ Federasyonu Genel Başkanı Prof. Dr. Duran Canatan, talasemili çocuk sahibi olan ailelerde, olmayanlara göre 3 kat daha fazla boşanma yaşandığını söyledi. Özellikle babanın çocuğunun talasemili olmasını kabullenemediğini ve eşini suçladığını söyleyen Prof. Dr. Canatan, “Talasemili çocuk sahibi olduğu için eşini suçlayan baba evi terk edip kendine yeni bir yaşam kurmayı tercih ediyor” dedi.
Talasemi Federasyonu Genel Başkanı Prof. Dr. Duran Canatan, federasyonun çalışmaları hakkında bilgi vermek amacıyla federasyon binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda talasemili doğan çocuk sayısının azaltılması için yapılması gereken en önemli çalışmanın tarama olduğunu dile getiren Prof. Dr. Canatan, Türkiye'de evli çiftler üzerinde yapılan talasemi taraması oranının yüzde 85'e ulaştığını söyledi. Bu oranın 2 yıl içinde yüzde 100'e tamamlanması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Canatan, “Eğer talasemili doğan çocuk oranını en alt noktaya çekmek istiyorsak, tarama oranlarını yüzde 100'e ulaştırmalıyız” dedi.
HASTA SAYISI AZALDI
Tarama oranının yükselmesiyle beklenen talasemili hasta sayısının yıllara oranla azaldığını kaydeden Prof. Dr. Canatan, bu gelişmenin devlet bütçesine de olumlu yansıdığını vurguladı. Prof. Dr. Canatan, “Eğer tarama oranları yükselmeseydi 7 yılda 2 bin 800 talasemili çocuk dünyaya gelecekti. Bu hastaların devlete maliyeti ise 88 milyon TL olacaktı. Fakat taramalar sayesinde hasta sayısı 968'e çekildi. Böylece devlet 46 milyon 320 bin TL kâr etmiş oldu. Bu rakamdan 22 milyon 299 bin TL'lik tarama giderini çıkardığımızda elde edilen net kâr 24 milyon 21 bin TL. Bu gerçekten çok önemli bir rakam” dedi.
BABA EVİ TERKEDİYOR
Talasemili çocuk sahibi olan ailelerdeki boşanma oranlarının normal ailelere göre 3 kat fazla olduğunu kaydeden Prof. Dr. Canatan, “30 yıldır talasemili hastaları takip ediyorum. Bu takiplerde talasemili çocuk sahibi ailelerdeki boşanma oranlarının normal ailelere göre 3 kat fazla olduğunu gördüm. Çocuğa talasemi teşhisi konulduğunda ilk tepki genellikle babadan geliyor ve eşini suçlamaya başlıyor. Baskı arttıkça kadın bunalıyor, hatta kendini suçlamaya başlıyor. En son aşamada ise baba evi terk edip kendine yeni bir yaşam kurmayı tercih ediyor” dedi.
AİLELERE TERAPİ UYGULANMALI
Talaseminin genetik bir hastalık olduğuna dikkat çekerek erkekler tarafından kadının suçlu ilan edilmesinin büyük bir hata olduğunu dile getiren Prof. Dr. Canatan, “Çocuğun talasemili doğmasında cinsiyetin hiçbir faktörü yok. Ama toplum suçu kadına atıyor. Ardından baskılar ve ailelerin parçalanması gündeme geliyor. Bu sorunun ortadan kaldırılması için bu hastalığın bulunduğu ailelerdeki tüm bireyler profesyonel yardım alarak terapi sürecine dahil edilmeli. Biz bu süreci bilimsel olarak ele almak için talasemili çocuk sahibi aileler üzerinde anket çalışması yapacağız” diye konuştu.
‘KİMİN SUÇU’ TARTIŞMASI
Basın toplantısına sonradan katılan Özel Terapi Tıp Merkezi Şirket Müdürü Dr. Suat Can, talasemi hastalarına ve ailelerine yönelik verilen hizmetlerde çiftlerin boşanma sorunu ile sıkça karşılaşıldığını belirterek, şöyle dedi:“Talasemi genetik bir hastalık olduğu için çiftler genellikle birbirini suçluyor. Eşler, 'Bu senin suçun mu, benim suçum mu?' gibi kısır tartışmaların içine giriyor, bundan sonraki yaşantılarında karşılaşacakları sorunları düşünüp ailesinin damgalanmasından çekiniyor. Bu durum da ruhsal sorunları beraberinde getiriyor. Tabii bu durum çocuğun tedavi sürecini de etkiliyor.”
Milliyet