Takıntılarım beni boğuyor! & Chat Hastasıyım! SORU CEVAP

Uzm. Psk. Erhan Özden

Takıntılarım beni boğuyor! Çizgilere basmadan yürümek, sağ elimin değdiği yere mutlaka sol elimi de değdirmek, evden çıkarken bir şey unutup unutmadığımı yoldan dönüp kontrol etmek, simetri takıntısı, temizlenmediğimi düşünüp sürekli ellerimi yıkamak, hayatımı benden alıp götürüyor. Deli gibi görünmek de cabası. Yardım edin. (32 yaş, Kadın)

Merhaba. Bahsettiğiniz semptomların bazısı insanların bir çoğunda az da olsa vardır. Ancak bunun fazlalaşması, hayatı kısıtlar hale gelmesi, ritüellersiz (takıntı) yapılamaması, bunun bir yaşam modeli haline gelmesi bizim psikoloji literatüründe OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) dediğimiz bir rahatsızlığın ifadesidir. OKB hayatta kontrol edemediğimiz acı olayların bir nevi intikamını alma modelidir. Kontrol edemediğiniz şeylerin acısını başka şeyleri aşırı derecede kontrol ederek telafi etmeye çalışırsınız. Ve bu yaşanan acının tekrarlama ihtimaliyle ritüelleriniz arasında bilinciniz için anlamsız da olsa bilinçaltı düzeyinde bir sebep-sonuç ilişkisi kurarsınız. Ve kendi kendinize şöyle dersiniz bak ritüellerimi yerine getiriyorum diye uzun zamandır başıma kötü bir şey gelmiyor. Bilinçaltınızın bu sesini yüksek sesle duymanız imkansızdır. Ama o kendince bir kurallar dünyası inşa etmiştir bir kere.

Örneğin deprem yaşamışsızınızdır. Tamamen sizin kontrolünüzün dışındaki sebeplerden dolayı ölümle burun buruna gelmişsinizdir. Bu kontrol edilemezlik duygusu felaketten beterdir. Her an kötü bir şey olabilir duygusunu size enjekte edecektir ve bu duygu gerçekten ağır bir duygudur. Buna yaygın anksiyete bozukluğu deriz. İşte bu gerginlik, bu sürekli kötü bir şey olacakmış hissi sizi sürekli tetikte tutar. Bir şekilde kendinizi rahatlatma, bir kontrol aracı arar durursunuz. Acı olaylar üzerinde bir sebep-sonuç ilişkisi kurarak sonuç üzerinde kontrol duygusu sağlama gerekliliği sizin için dayanılmaz boyutlara varır. Derken bu gerginliğiniz kendine yollar bularak dışarı (bilinçdışından bilinç düzeyine) çıkar. Ve kendine kurallar koyar, çizgilere basma ki kötü bir şey olmasın, ütüyü fişte unutup unutmadığını hep 3 defa kontrol et ki felaket bir şey olmasın. Ellerini her gün 100 kere yıka ki mikrop kapmayasın. Kendinize bu kurallar sayesinde bir güvenlik alanı oluşturursunuz. Dediğimiz gibi bu kurallar bazen nispeten anlamlı sebep sonuçlar içeriyorken (el yıkamak - mikrop kapmamak gibi) bazen anlamsız da olabilir (kaldırım çizgilerine basmamak – deprem olmaması gibi).

Bütün OKB rahatsızlığı yaşayanların hayatlarında ya travmatik bir olay (deprem, taciz, bir yakının kaybı) ya da kronik bir şiddet (anne-baba kavgaları, aşırı derecede şiddet sahnesi yüklü filmleri çocuklukta izleme, vb.) mevcuttur. Bunun ortaya çıkarılması tedavi açısından çok kritiktir.

Çaresi OKB ritüellerinin çözülmesinden önce gerginliğin deşifre edilmesi, tanımlanması, sonra adım adım eritilmesidir. Sebeplerinin üstüne eğilerek, tehlikenin felaketleştirme düzeyine çıkmaması sağlanmalıdır. Bu tehlikeler için ritüeller gibi anlamsız ve kısıtlayıcı önlemler yerine bilinç düzeyinde anlamlı ve herşeyden önemlisi üzerinde kontrol sağlayabileceğiniz sizi yönetmeyen, sizin yönettiğiniz tedbirlerle hayatı güvenli alanınızda yaşayacak hale gelmenizdir. Zordur, bu ritüeller uzun süredir hayatınızdaysa ve ritüellere ayırdığınız vakit yüzünden artık iyiden iyiye hayatınızda bir şeyler aksamaya başlamışsa bir psikoterapist desteğine başvurmanızı öneririm.

Bu konuda; www.evlilikenstütusu.com sitesindeki Makaleler Bölümünde “Takılma Bana Hayatını Yaşa” isimli makaleyi de okumanızı öneririm. 

Chat hastasıyım! Sürekli internetin başında chat yapıyorum. Yüz yüze ilişkidense, chatte ki arkadaşlıkları tercih ediyorum. Üstelik hayattaki herşeyim aksıyor. Kendimi alamıyorum. Nasıl kurtulacağım? (18 yaş, Erkek)

Merhaba. Her çağ içindeki bireylere de o devre uygun yepyeni rahatsızlıklar bağımlılıklar getiriyor. Bundan 1000 sene önce alkol en büyük tehlikeyken bugün yanına başka rahatsızlıklar da ekleniyor. Zamanı yaşayan hep insan olduğu sürece insanların psikolojik boşluklarını da her seferinde çağın başka bir araç’ı seslendirecektir.Bu zaman dilimine ait en fazla ses veren araçlardan biri de internettir. Bir çok bilgi eksikliğimizi kapatan bir platform olduğu kadar içsel boşluklarımızı seslendiren enstrüman haline de gelmiştir. Chat bunlardan sadece bir tanesidir.

Sadece zaman zaman yapılan, hayattaki diğer meşguliyetlerinizi aksatmayan bir vakit geçirme aracı olduğu noktada çok fazla endişelenecek bir şey yoktur. Ancak bu sizin bir tür varolma şekliniz haline gelmişse o zaman durmak ve bakmak gerekir. Chat ilişkileri size neden gerçek ilişkilere göre daha çekici geliyor bunu cevaplamak gerekir. Kendinizi olmadığınız gibi gösterebilme gücü müdür sizi büyüleyen, kendinize bile itiraf edemediğiniz bir duygusal ilişki arayışı mıdır sizi peşinden koşturan, sosyal fobilerinizin uçurumlarına yuvarlanmadan bir tür sosyalleşme şekliniz midir chatiniz, yoksa basit ve geçici bir alışkanlık mıdır? Bunu iyi tanımlamak gerekir. Görüleceği gibi temel sorun ilişki açlığı, sosyal fobi, özgüven eksikliği, vb. seçeneklerden biriyse çözüm de bu duyguyu çalışmaktır. Bu duygunun kaynağı ne, ilk ne zaman oluştu, hangi olaylardan beslendi bunu analitik olarak çözümlemek gerekir. Ve sorunu çözmeden chat’i elinizden alırsak belki yerine depresyon belki bipolar bozuklukluk gelir. Çözüm musluğu kapatmaktadır, küveti boşaltmakta değil.

Size önerim chat alışkanlığınızı azaltmayın; bütünüyle internetinizin fişini çekin. Ve kendinize her gün için bir aktivite planı listesi yapın. Mesela bir eğitime başlayın, spor yapın, her gün ayrı bir arkadaşınıza randevu verin, vb. Kendinizi fiziksel ve zihinsel olarak yorun. Her zamankinden farklı müzikler dinleyin. Yepyeni bir alışkanlık kazanmayı deneyin, mesela film seyredin. Hayatınızda bir değişiklik furyası oluşturun. Bu sayede alışkanlıklarınızın (chat gibi) zorlayıcılığını da daha az hissedeceksinizdir. Ve en az 1 ay böyle devam edin. Kendinizi nispeten daha iyi hissediyorsanız sorun bir chat alışkanlığıymış diye geriye doğru bir yorum yapabiliriz. Ama bunlar sizi daha da kötü yaptıysa sorun basit bir alışkanlık değil daha temel ve derin bir duygudur. Bu duyguya odaklanmanızı ve bu duygunun hayatınıza chat dışında nerelerde değdiğini bir psikolog gibi analiz etmenizi öneririm. Bu derin içgörü size aynı zamanda bir çıkış yol haritası da sunabilir. Bunu başarmakta zorlanırsanız bir terapiste başvurmanızı öneririm.

Önümüzdeki hafta Aktüel Psikoloji’de;

Depresyon ilaçları bir işe yaramıyor! 
 
Depresyon geçirdiğimi soyluyorlar. Çeşitli psikaytristlere gittim ancak verilen ilaçların faydası olmadı. Yan etkileri de cabası. Psikoloğa gitsem daha mı iyi olur? (35 yaş, kadın)

Eşimi psikoloğa nasıl götüreceğim?  
 
Açık bir şekilde eşim aşırı kıskançlık ve sahiplenici tutumlar sergiliyor. Kendimi demir parmaklıklar arasında gibi hissediyorum. Eşlerin temel duygusu birbirine güven duyması değil mi! Onu bir evlilik psikoloğuna gitmek için ikna etmenin yöntemi nedir? (27 yaş, kadın)

Sorularıyla görüşmek dileğiyle… 

Uzm. Psk. Erhan Özden

Evlilik ve Psikolojik Danışmanlık Enstitüsü

www.evlilikenstitusu.com  

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.