Şu ün merakı

Prof. Dr. Bengi SEMERCİ
Anne ve babaların çocuklarını yıldız yapma merakı yalnızca televizyonla sınırlı değil. İnternet ortamı, küçük çocukların el kamerasıyla çekilmiş çaresiz görüntüleriyle dolu
Her aile çocuğunun 'adam' olmasını ister. Eskiden bu 'adam' olmanın içeriğini okumak, iyi bir meslek sahibi olmak, dürüst, sevilen, takdir edilen, vatanına-milletine yararlı bir insan olmak oluştururdu. Çevremden görüyorum ki bu istek gittikçe değişti. Hâlâ çocuğunun 'adam' olmasını isteyen aileler var. Ama içerik değiştikçe, önce büyükler sonra çocuklar yozlaşmaya başladı.

EKRAN KÜÇÜK YILDIZLARLA DOLU
Yıllar önce bir televizyon programında Buse isimli küçük bir kız çocuğuna yaptırılan, ne adı ne de içeriği küçük bir çocukla uyumlu olan CD nedeniyle tartışma yaşanmıştı. CD yapımcısı beni ve benim gibi düşünenleri meşhur olmak için konuşmakla suçlamıştı. Kendisinin çocuk üzerinden para kazanmak gibi bir derdi olmadığını, bunun sanata yatırım olduğunu inandırıcılıktan uzak, saldırgan tavırlarla savunmuştu. Buse'nin ailesi uzmanlara inandı. Onu piyasadan çekti. Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi'ne yolladı. Dört enstrüman çalan, şan çalışan 18 yaşında, eğitimli ve bilgili bir genç olarak kendi yolunu doğru olarak çizmesine yardım etti. Devam etse ne olurdu? Örnekleri etrafta bolca var. Büyüdüğü, ses rengi değiştiği için umutsuz, eğitimden mahrum kaldığı için geleceksiz gençler, orta yaşlıların kimi o şöhreti yeniden sağlamak için her türlü yanlışı yapıyor. Gündemde kalmaya çalışıyor. Evlilikleri, boşanmaları, hataları, suçlarıyla çocukluk ünlerine ulaşmaya çalışan mutsuzlar ordusunu gazetelerin magazin sayfalarında, daha da kötüsü üçüncü sayfa haberlerinde fail ya da maktül olarak görebilirsiniz. Buse'nin babası mail atmış "Biz sizi dinledik, mutluyuz. Ama küçük çocukların yarıştırıldığı yarışma programını izlemiyor musunuz? O çocuklar için bir şey yapmayacak mısınız?" diye. Yapımcıları uyarmak için RTÜK tarafından yapılan uyarılar işe yaramadı. İki benzer program birden başladı. Başladı, çünkü sizler mesaj atıyor, izliyor ve web sitesine takdirlerinizi yazıyorsunuz. O çocuklar ailelerinden uzakta, yaşları ile uyumsuz kıyafetlerle şarkı söylüyor ve siz alkışlıyorsunuz. Psikolog ve ünlü kocaman insanların desteği, "Aileleri düşünsün," gibi gerekçeler kimsenin sorumluluğunu yok edemez. Onlar şimdilik birçok kişi için kazanç kapısı. Yaz aylarında ne yaptılar bilen var mı? Kaç tanesi çay bahçelerinde çalıştı? Kaçı döndüğü yöresinde yaban kaldı? Yarışma bitince kaçı okuyabilecek? Kaçı ünlü olacak? Kaçı çocukluklarını bir daha ele geçirememek üzere kaybedecek? Kendi çocuğunuzu buna sürüklemeseniz de alkışlamak sizi masumlaştırmıyor.

İNTERNET ORTAMI ONLARLA DOLU!
Çocuğunuzu televizyona çıkaramadıysanız bir el kamerasıyla mizansen yaratın. İnternette yayılmasını sağlayın. Üstüne atlayan bir haber merkezi mutlaka olacaktır. Hele gündemi, kolay suçlanacak bir şeyi bulmuşsanız kesin her yerde gösterilir. Geçen hafta bilgisayar oyunları küçük bir kızı ne hale getiriyor diye hem internette hem de TV'lerde bir örneği vardı. Oyunun bir aşamasını geçemeyen dört yaşlarında bir kız, ağlıyor, kızıyor. Dikkatle ve akıllıca bakarsanız oyunla bir ilgisi yok. O yaş çocuğunun bütün özellikleri kullanılarak onu hırslandıran, alay ederek ağlatan ve bir yandan çekim yapan bir erişkin sesi duyuluyor. Üstelik o ses gülüyor. Masanın üstünde bir Türk bayrağı ile dekor yapılmış. Böylece bu yaş çocuğunu bilgisayar başına oturtan, konuşmaları ve tutumlarıyla ağlatan, kızdıran ve bununla gülerek eğlenen, çekim yapıp dağıtarak gurur duyanın ülkemiz vatandaşı olduğu da vurgulanmış. Zavallı basit bilgisayar oyunu bunu hazırlayıp çeken, sitelerde ve TV'lerde vah vah diyenlerden çok daha masum. Çünkü o bir oyun, bunları yapanlarsa erişkin insanlar. Çocuklarımızı ünlü yapma merakımız sadece onları TV yıldızı yapmaya çalışmakla sınırlı değil aslında. Onların her alanda iyi olmaktan öte dikkat çeker olmasını istiyoruz. Kimi aileler daha küçücükken pipisini amcalarına göstermekle başlıyor, kimileri şiir okutmakla, kimi ne kadar zeki olduğunu göstermek için çarpım tablosunu ezberden okutmakla. Ama aslında yaklaşım başkalarına "Bakın benim çocuğum muhteşem, yani ben muhteşemim," demek. Oysa çocuklar sadece bir yönlerine bu kadar vurgu yapılınca, ailelerinin ve başkalarının dikkatlerini yönelttikleri durum dışında hiçbir yönlerini geliştirmiyorlar. Sonra bir gün o yön yetersiz kalırsa, işe yaramazsa ellerinde yeniden başlayacakları bir şeyleri kalmıyor. Sadece çalışmalarını istemek, tüm spor aktivitelerinden, müzikten uzaklaştırmak, 5 almadığında bozulmak, dershane, özel hoca ve okul üçgeninde boğmak, onları televizyon yıldızı yapmaya çalışmaktan daha sağlıklı ya da doğru değil.

Köşe Yazısının Devamı