Stres bizi yaşamda var eden bir mekanizma… Uzman Psikolog Özge Genlik bu durumu şöyle anlatıyor: “Avcılık-toplayıcılık zamanlarında beyinlerimiz bizleri yaşamda var edebilmek için herhangi bir yırtıcıya karşı tetikte olurdu. Şimdi ise kas gücünün yerini bilgi gücü aldı lakin her an her şeyi varoluşumuza yönelik tehditkar bir varlık olarak algılar olduk. Bize ısrarla bir şey ifade etmeye çalışan bir müşterimiz veya trafikte sıkışıp kalan benliğimiz ile bize saldıran yırtıcı arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Önemli olan olayın kendisi değil, olaya yönelik bizim algımızdır. O zaman stres dediğimiz aslında bizlerin algısının zemininde oluşan bir tepkidir.”
STRES BEDENİMİZE NELER YAPIYOR?
Uzman Psikolog Özge Genlik, “Öncelikle gerçekte ya da zihnimizde deneyimlediğimiz olayı hayati bir tehdit olarak algılayan bedenimiz, beyinimize “savaş ya da kaç” komutunu veriyor. Ardından otonom sinir sisteminin bir parçası olan sempatik sinir sistemi norepinefrin ve epinefrin salgılıyor. Bunu kalp atışlarımızın aniden hızlanmasından, soluk ritmimizin sıklaşmasından algılayabiliriz. Ardından stres oluşturan durumun çözümlenmesi için öncelikle CRH (kortikotropin salgılatıcı hormon) salgılanıyor. Bunu takiben böbreküstü bezlerimizden kortizol salınımı başlıyor. Vücuttaki tüm sistemler geçici olarak işlevlerini yavaşlatırlar (üreme, sindirim, dolaşım sistemleri) ağrıları azaltmak ve kalbin işlevini arttırmak amacıyla “endorfin” salgılanır. Buraya kadar her şey organizmanın bütünselliğini koruyabilmesi için oluşan normal değişimlerdir. Ancak stres sürdüğü zaman fizyolojide uzun süreli değişiklikler meydana gelmektedir. Kronik stres; beyinde değişime yol açmaktadır. Araştırmalara göre; anılarımızın depolandığı hipokampus bölümünde küçülme meydana gelmektedir.” diye konuştu.
STRESE KARŞI VERDİĞİMİZ TEPKİLER NASIL BELİRLENİYOR?
“Stres bir tepkidir, strese nasıl tepki/yanıt vereceğimiz ise geçmiş tecrübelerimize bağlıdır”
Uzman Psikolog Özge Genlik, “Bir randevumuz var ve trafik çok yoğun. Belki ki bu çok önemli randevumuza yetişemeyeceğiz. Bu duruma nasıl tepki vereceğiniz, sizin seçiminizdir. Kimimiz öfkelenir ve saldırganlaşırız, bazılarımız kaygılanır ve tükenmişlik hali deneyimler; durmaksızın kendimizi suçlayabiliriz, üzülmeyi ve bir süre dünya ile iletişimimizi kesmeyi tercih ederek içimize kapanabiliriz; belki de yaşamın sorunlarının sürekli üzerimize geldiğini düşünerek bitkinlik ve yorgunluk deneyimlemeyi tercih edebiliriz. Çoğu zaman strese yönelik vereceğimiz tepkiler bilinçli olarak tercih edilmez, erken çocukluk yıllarımızda farkında olmadan içselleştirdiğimiz varoluşumuzu koruma mekanizmamız otomatik olarak devreye girer. Her zaman otomatik pilottan çıkarak, irademizin gücü ile eylemde olmayı seçebiliriz. Bunun için de stresin küçük belirtilerinin izini sürmek esastır. Örneğin, hiçbir kalp-dolaşım rahatsızlığı birden ortaya çıkmaz. Öncesinde uyku bozuklukları, gece terlemeleri, gün içerisine göğüs sıkışmaları, öfke nöbetleri, bitkinlik, yorgunluk hissiyatları ile alarm verir. Bu nedenle ufak, küçük olarak değerlendirdiğimiz belirtilerin altındaki mesajı dinlemeye çaba göstererek stresi, yaratıcı potansiyele dönüştürebiliriz.” şeklinde konuştu.Depresyon tedavisinde büyük adım Uludağ Üniversitesi'nden geldi
Stres ile mücadelenin zor olduğunu ifade eden Uzman Psikolog Özge Genlik, şöyle konuştu:
“Stresi yönetme becerilerimiz geliştikçe bedenimizi ve zihnimizi daha çok zorlarız. Stresi fark etmek ve strese yönelik toleransı ve dayanıklılığımızı azaltmaktır esas olan. Yaşamda kendi varoluşunuzu tehdit altında hissettiğinizde ilk yapılması gereken mesafe alınması ve yavaşlayarak “bedenim bana ne anlatmak istiyor? Sorunun yöneltilmesidir. Ardından hissettiğimiz duyguları dışsallaştırmak önemlidir.”
Kaynak: http://www.sozcu.com.tr