Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı bünyesinde oluşturulan Uyku Laboratuvarı Direktörü Kezban Aslan, fizyolojik bir durum olan ve yaşamın üçte birinden fazlasını kapsayan uykunun fazlasının da azının da stresin ve psikolojik sorunların habercisi olduğunu söyledi.
Uyku hastalıklarının, hastanın uykusu sırasında ya da uyumak istediğinde ortaya çıkan klinik bir durum olduğunu belirten Aslan, bu hastalıkların uyku kalitesini bozarak bireyin dinlenememesi, bilincinin tazelenememesi, gündüz aktivitelerinin bozulması ve bireyin sağlıklı olduğu dönemdeki kapasite ve becerilerinin azalmasıyla seyrettiğini vurguladı.
Her insanın yaşamının bir bölümünde uyku sorunlarıyla karşılaştığını ifade eden Aslan, ''Bugün 80'den fazla uyku hastalığı var, ancak uykusuzluk ve aşırı uyku hali en sık görülenler arasında yer alıyor'' dedi.
Hava kirliliği, gürültü, stres ve psikolojik sorunların uyku bozukluklarında en önemli etkenlerden biri olduğuna dikkati çeken Aslan, cinsiyet faktörünün de uyku sorunlarında önemli bir belirleyici olduğunu ifade etti.
Kadınların stres ya da psikolojik sorunları olduğunda daha çok uykusuzluk çektiklerini, ancak erkeklerin önemli bir bölümünün uykuyu ''sorunlardan kaçış'' olarak gördüklerini vurgulayan Aslan, ''Normalin üzerinde uyuyan bir erkeğin psikolojik durumu irdelenmelidir'' dedi.
Erkeklerin, sorunlarını genelde başkalarıyla paylaşmamalarının da onların uykuyu bir kaçış yolu olarak görmelerinde etken olduğuna işaret eden Aslan, ''Erkeklerde aşırı uyku hali (narkolepsi) diye tanımlanan ve gündüz aşırı uyku eğilimiyle kendini gösteren hastalıktan kaynaklanmıyorsa, sorun psikolojik kaynaklı olabilir'' diye konuştu.
Narkolepsinin genelde erkeklerde görülen bir uyku hastalığı olduğunu belirten Aslan, şunları kaydetti:
''Gündüz aşırı uyku eğilimi nedeniyle günlük yaşamsal aktiviteyi bozar. Gece uyku kalitesi bozulmuş ve REM uykusunda patolojik değişiklikler olmuştur. Hastalığın oluşumunda genetik geçiş olduğu gösterilmiştir. Hastalık erkeklerde daha fazla görülür. Hastalık, çocukluk yaşından başlayarak 50'li yaşlara kadar ortaya çıkabilir.''
Narkolepsinin yaşam boyu süren ve devamlı tedavi gerektiren bir hastalık olduğuna dikkati çeken Aslan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Tedavide santral sinir sistemini uyaran ilaçlar kullanılır. İlaç tedavisinde yan etkiler, ilaca tolerans gelişebilir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken konu, aşırı uyku halinin kaynağının tespitidir.
Eğer, klinik bir durum söz konusu değilse bu durumda psikolojik sorun, stres, depresyon ve kişinin başkalarıyla paylaşamadığı sorunları olduğundan şüphe edilmelidir.''