Rize İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Sosyal Hizmet Uzmanı Zeki KARATAŞ, Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinin faaliyet alanlarında neleri başaramadığını, sosyal hizmetlerin daha işlevsel olmasında ne tür yapılanmalara gidilmesi gerektiği ...vb konularda 6 yıllık deneyimini bir öneri raporu şekline dönüştürerek önemli tespitlerde bulundu. Psikiyatriksosyalhizmet.com sitesinde yer alan öneri raporununun ayrıntıları şöyle:
Sosyal Hizmet Uzmanı Zeki KARATAŞ
Bakanlar Kurulu’nun 3 Haziran 2011 tarihinde aldığı kararla kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 8 Haziran 2011 tarihli Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlandı. KHK’de Taşra Teşkilatı ve Çalışma Grupları başlıklı Dördüncü Bölüm’de Bakanlığın “taşra teşkilatı kurmaya yetkili olduğu” hükmü bulunmaktadır. Ancak kurulacak İl Teşkilatıyla ilgili hiçbir açıklama yapılmamıştır. Mevcut haliyle İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri bulundukları illerde koruyucu, önleyici hizmetleri uygulayamadıkları için sosyal sorunlara zamanında müdahale edilememektedir. Yeni kurulan Bakanlığın İllerde daha güçlü bir örgütsel yapıyla teşkilatlanması gerekmektedir. Sosyal Hizmetler Müdürlükleri neleri başaramadı ve yeni yapılanmada bu eksikliklerin giderilmesi için nasıl bir örgütsel yapı kurulmalıdır? Bence geleceğe dönük yapıcı öneriler sunulması gerekmektedir. Sosyal Hizmet Müdahalesi’nin en temel ilkelerinden olan “kendi kaderini tayin” ilkesi doğrultusunda SHÇEK’te çalışanlar da kendi geleceğinin planlanmasında etkili roller almalıdır. Bu nedenle 6 yıldır aktif olarak vekaleten yürüttüğüm İl Müdür Yardımcılığı görevimde nerelerde tıkanmalar yaşadığımızı bizzat uygulayarak deneyimleme fırsatım oldu. Gördüğüm bu eksikliklerin düzeltilmesi ve daha etkin sosyal hizmet sunumu için neler yapılması gerektiği ile ilgili önerilerimi aşağıda sunuyorum.
A. ETKİN HİZMET SUNUMU İÇİN MÜDAHALE YAKLAŞIMLARI
1. Aile Temelli Sosyal Hizmet Müdahalesi
İl Sosyal Hizmet Müdürlüklerinde görev yapan sosyal hizmet uzmanlarının iş yüklerinin fazla olması ve zamanlarının çoğunu belge yönetimi, bilgi-işlem, arşiv gibi büro hizmetleri ile geçirmeleri nedeniyle aile danışmanlığı görevleri ikinci, üçüncü planda kalmaktadır. Sosyal yardım amaçlı yüzeysel sosyal inceleme çalışmasının ötesinde, ailenin bütününü ele alacak bir sosyal hizmet müdahalesi uygulanması çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Ailedeki bütün sosyal risklere müdahale edebilecek nitelik ve nicelikte meslek elemanı istihdamı sağlanmalıdır.
2. Psiko-Sosyal Müdahale Yaklaşımı
Son yıllarda aile içi şiddeti önleme, kadın ve çocuğu şiddetten koruma amacına yönelik önemli yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bu yasal düzenlemeler Sosyal Hizmet Müdürlüklerinin sorumluluğunu arttırmıştır. Emniyet Müdürlükleri, Jandarma Komutanlıkları, Cumhuriyet Savcılıkları kanalıyla şiddet vakaları Sosyal Hizmet Müdürlüklerine bildirilmekte ve acilen bir kuruluşa yerleştirilmesi talep edilmektedir. İllerde yeterli alt yapı bulunmadığından mağdur çocuk ya da kadın açısından ikinci bir travma etkisi oluşturacak bürokratik engeller devreye girmektedir. Bu nedenle Sosyal Hizmet Müdürlüklerinde, kriz durumundaki müracaatçıya profesyonel sosyal hizmet müdahalesi sunulabilecek bir sistem kurulmalıdır.
3. Vaka Yönetim Sistemi
Vaka yönetim sistemi ile çeşitli Kuruluşlar tarafından yerine getirilen hizmetlerin müracaatçının yararına araştırılıp belirlenmesi, bu hizmetlerin müracaatçının ihtiyacı doğrultusunda koordine edilmesi, müracaatçının bu hizmetlerden nasıl yaralanacağının planlanması ve hizmetlerden yararlanmanın kolaylaştırılması hedeflenmektedir. Bu amaçla Sosyal Hizmet Müdürlüklerinde “Vaka Yönetim Sistemi” kurularak, diğer kamu kurumlarının tanıması amacıyla çeşitli etkinlikler yapılmalıdır. Örneğin; sistemin tanıtımı amacıyla broşür hazırlanıp, “Vaka Bilgi Formu” örneği sağlık, eğitim, emniyet müdürlükleri ve kaymakamlıklar gibi risk grubu insanların başvuru yapabilecekleri kurumlara gönderilebilir. Vaka yönetim sisteminin amacı, hizmetsel bütünleşmenin sağlanmasıdır. Hizmetsel bütünleşme, müracaatçıların ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümlenmesinde destek ve yardımcı olabilecek kurum ve kuruluşların hizmetlerinin müracaatçı lehine koordinasyon ve işbirliği sağlanmak suretiyle bir bütünlük içinde gerçekleştirilmesidir. Hizmetsel bütünleşmenin sağlanması, müracaatçı yönünden yararlanılması gerekli olan insani hizmetler arasında “bağlantı” tesis edilmesi suretiyle ancak gerçekleşebilir.
4. Halkla İlişkiler ve Kriz Yönetimi
Sosyal hizmet kuruluşlarında ortaya çıkan istismar olaylarında paniğe kapılmadan, şeffaf bir şekilde soğukkanlılıkla kriz yönetimi anlayışı çerçevesinde olayların üzerine gidilerek hizmet verilen kitlenin ve çalışanların zarar görmesinin önüne geçilmelidir. Bu amaçla Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinde “Halkla İlişkiler Birimi” kurularak danışmanlık hizmetleri, kriz yönetimi, medya ile ilişkiler, reklam gibi pek çok alanda kurumun olumlu imaj oluşturmasına katkı sağlanmalıdır.
5. Sosyal Hizmet Köprüsü
İllerde gönüllü kuruluşlar ile Sosyal Hizmetler Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakfı Başkanlığı ve yerel yönetimler aynı müracaatçı grubuna yardım yapmaktadırlar. Bu durum da kaynak israfına ve istismara neden olmaktadır. Bu nedenle; yoksulluk kriterini taşıması nedeniyle çeşitli kuruluşlardan ayni-nakdi yardım alan risk grubu bireylerin demografik, sosyo-ekonomik, sağlık bilgilerinin bulunduğu ve gönüllü kuruluşların paylaşımına açık olan sosyal yardım veri tabanı il düzeyinde oluşturulmalıdır. Gönüllü kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyon sağlanarak, toplumun kaynakları müracaatçıların yararına yönlendirilmelidir. Ayrıca yerel yönetimlerle işbirliği içerisinde sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla müracaatçı kitlesinin gerçek ihtiyaçlarına yönelik sosyal market gibi yardım sistemleri de oluşturulabilir.
B. ETKİN HİZMET SUNUMU İÇİN YAPISAL DÜZENLEMELER
1. Nitelikli İnsan Kaynağı İçin Kariyer Uzmanlığı
Sosyal Hizmetler Müdürlüğü sosyal yardımların yanında profesyonel bilgi birikimi, mesleki deneyim ve beceri gerektirecek aile danışmanlığı, korunmaya muhtaç çocuk, özürlü, yaşlı hizmetleri, koruyucu aile ve evlat edinme hizmetleri gibi alanlarda da hizmet sunmaktadır. Bu sosyal hizmet modelleri yardıma muhtaç bireyin hayatında kritik kararların alınması gibi sorumluluğu son derece ağır işlemlerin yapılmasını gerektirmektedir. Bu alanda çalışan ve sosyal hizmet müdahalesi uygulayan insan kaynağının çalıştığı alanda kariyer yapmasına imkân verecek yasal düzenlemenin bir an önce gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Sosyal Çalışmacı, Psikolog, Çocuk Gelişimci, Fizyoterapist gibi meslek mensuplarının kendilerini geliştirmeleri ve yenilemeleri adına motivasyon sağlayacak olan “kariyer uzmanlığı” sistemi kurulmalıdır. Aksi halde nitelikli insan kaynağının kariyer yapabileceği kurumlara geçiş yapması engellenemeyecektir. Ayrıca uzmanlaşmanın önemsendiği bir kurumda çalışanlar potansiyellerini ortaya koyma konusunda daha istekli davranacaklardır.
2. Sosyal Hizmet Sekreterliği
Büro hizmetlerinin düzenli yürütülememesi nedeniyle müracaatçıların başvurularından itibaren şeffaf bir işlem takip sistemi kurulamamakta, bu nedenle gereksiz çatışmalar yaşanmakta ve çalışanlar şüphe altında bırakılmaktadırlar. Ayrıca Sosyal Hizmet Müdürlükleri sosyal servis çalışanları, büro işlerinin yoğunluğu nedeniyle zamanlarının çoğunu evrak tanzimi ve tasnifi ile geçirmekte, sosyal hizmet müdahalesi uygulamaya yeterli zamanları kalmamaktadır. Bu durum müracaatçı kitlesinin sorunlarının gereği gibi anlaşılamaması sonucunu doğurmaktadır. Sağlık alanında; müracaat, kayıt, istatistik derleme, rapor yazma, arşiv hizmetleri gibi işlemleri yapmak üzere “tıbbi sekreterlik” mesleği bulunmaktadır. Benzer bir düzenleme ile Sosyal Hizmet Müdürlüklerinde de “sosyal hizmet sekreterliği” kadrosu tahsis edilerek, belge yönetimi işlemi profesyonel bir bakış açısıyla yeniden organize edilmelidir.
3. Sosyal Riskleri Belirleme Ölçekleri
Çağımızda bilgi yönetimi örgütler açısından kritik bir öneme sahiptir. Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinde doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmak; müracaatçı grubu hakkında karar vermede etkili olmaktadır. Yoksulluk başta olmak üzere korunma ve bakım ihtiyacı olan çocuk, özürlü, yaşlı, kadın ve diğer bireylerin durumlarını tespit etmek amacıyla bilimsel ölçekler geliştirilmesi gerekmektedir. Bu ölçeklerin uygulanması il, ilçe, köy ve mahallelerdeki müracaatçı profilini ortaya çıkarılmasını ve yeni hizmet modellerinin geliştirilmesini sağlayacaktır. Özelikle insana hizmet sunarken sorunun ve ihtiyaçların değerlerden bağımsız olarak objektif bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Nesnel bilgiye ulaşmanın en etkili yollarından bir tanesi de geçerliliği ve güvenilirliği test edilmiş bilimsel ölçeklerin kullanılmasıdır. Sosyal hizmet müdahalesi uygulanmadan önce, müracaatçının sorunu ve ihtiyaçları hakkında doğru ve nesnel bilgilenmeye gereksinim vardır. Bu amaçla alanda deneyim sahibi sosyal hizmet uzmanlarının da katkısı ile ön görüşme ve sosyal inceleme ölçekleri hazırlanmalı ve sürekli geliştirilmelidir. Her sorun alanı için geliştirilmiş ölçeklerin sonuçları veri analizi programları ile bilgisayar ortamına aktarılmalı; aylık, altı aylık ve yıllık periyotlarla değerlendirilmelidir. Merkezi yönetim tarafından risk grubu bireylerle ilgili sosyal politika belirlenirken bu verilerden yararlanılmalıdır. Bu sayede toplumun ihtiyaç duyduğu koruyucu-önleyici hizmet modellerinin tespiti de sağlıklı bir şekilde yapılmış olacaktır.
4. Sosyal Hizmet Müdahalesi Uygulama Aşamaları
Sistemde bütünlük sağlama adına her başvurunun sosyal hizmet disiplini açısından ciddi bir değerlendirilmesinin yapılması ve soruna etkili müdahale edilebilmesi için müdahale süreci ayrıntısıyla planlanmalıdır. Bu konuda her bir sosyal hizmet alanı için sosyal hizmet müdahalesi uygulama şemaları hazırlanmasına ihtiyaç vardır. Her müracaatçının sorunu ve ihtiyaçları birbirinden farklı olacağı için hazırlanacak uygulama şemaları, temel öğeleri içermeli ve sosyal hizmet müdahalesinin ana hatlarını belirlemelidir. Müracaatçı ile yapılacak sosyal hizmet müdahalesi çalışması aşama aşama belirlenmelidir. Örneğin suça sürüklenen bir çocukla çalışılırken birinci aşama olan ilk karşılaşmadan, son aşama olan sonlandırma ve izleme aşamasına kadar nelere dikkat edilmesi gerektiği, hangi aşamada nasıl bir yaklaşım tarzı sergilenmesinin uygun olacağı genel hatları ile ortaya konulmalıdır. Bu çalışma hem mesleğe yeni başlayan sosyal hizmet uzmanlarına yol gösterici olacak, hem de sosyal hizmet müdahalesi uygulanmasında meslektaşlar arasında ortak bir yaklaşım tarzı geliştirilmesini sağlayacaktır.
5. Çocuk Koruma Birimi
Ülkemizde 2005 yılında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu yürürlüğe girmiştir. Kanun sonrasında; suç mağduru ya da suça sürüklenen çocuklar hakkında mahkemeler tarafından verilen danışmanlık, barınma ve bakım tedbirlerini uygulama yükümlüğü Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinin sorumluluğuna erilmiştir. Tedbir karalarının uygulanması için yasal dönemler öngörülmüş ve yapılan çalışmaların raporlaştırılarak ilgili mahkemeye sunulması yasal zorunluluk haline getirilmiştir. Ancak yasal düzenlemeler ile birlikte, onlara eşlik eden yeterli kurumsal yapılanmalar oluşturulmadığından, güncel uygulamalarda dönüşüm sağlanamamıştır. Kamusal alanda çocuğun yüksek yararının eksiksiz bir şekilde ortaya konması için emniyet, adli makamlar, sağlık ve sosyal hizmet alanında yapısal dönüşümlerin sağlanarak multidisipliner yaklaşımın geçerlilik kazanması gerekmektedir. İstismara maruz kalan çocuklarla çalışılırken karşılaşılan sıkıntıların başında sosyal hizmetler, hukuk ve tıp alanlarında insan gücü, donanım ve kaynakların yetersiz olması, işbirliği ve eşgüdümün sağlanamamasıdır. Çocuk koruma sistemi iyi çalışmadığında çocuk korunamadığı gibi, süreç boyunca ikincil olarak örselenmekte ve bazen bu süreç çocuk için olayın kendisinden daha yıpratıcı olabilmektedir. Suç mağduru çocuklarla çalışılırken çocuğun yaşadığı travmanın etkisini hafifletmek için özel bir yaklaşım sergilenmelidir. Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinin koordinatörlüğünde; mesleki formasyonun yanında çocuk ihmali ve istismarı konusunda eğitim almış uzman personelin istihdam edileceği çocuk koruma biriminin oluşturulması gerekmektedir. Sosyal hizmet uzmanı çocuğun ifadesinin alınması aşamasından, yaşadığı istismarın etkisinin sağaltılmasına kadar çocuğa refakat etmelidir. Bu aşamada çocuğun güven duyabileceği bir yetişkinin yanında olması duygusal açıdan daha fazla örselenmesini engelleyecektir.
6. Bakım ve Rehabilitasyon Hizmetleri Birimi
2007 yılından itibaren ağır düzeyde bakıma muhtaç özürlü yakınına bakan kişilere Sosyal Hizmetler Müdürlükleri aracılığıyla evde bakım yardımı yapılmaktadır. Türkiye genelinde yaklaşık 300.000 özürlü evde bakım hizmetinden yararlanmaktadır. Ancak Sosyal Hizmet Müdürlüklerinde müracaat yoğunluğu yaşanması nedeniyle bakım hizmetleri değerlendirme heyetlerinin çalışmalarında aksamalar meydana gelmekte ve müracaatçılara sunulan hizmetin niteliği düşmektedir. Bakım hizmetleri değerlendirme heyetlerinin işleyişini daha etkili hale getirebilmek amacıyla yeni düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Bakım hizmetinin başlaması ile Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinin müracaat sayısı en az 10 kat artmıştır. Bu artışa rağmen insan kaynağı ve donanım konusunda herhangi bir değişiklik gerçekleşmemiştir. Bakım hizmetleri İl düzeyinde mevcut olanaklarla yürütülmeye çalışılmaktadır.
Bakım hizmetleri; değerlendirme yapma, karar verme, muhasebe işlemleri, yazışmalar gibi işlemler nedeniyle bağımsız olarak yürütülmesi gereken bir hizmettir. Bakıma muhtaç özürlülerin başvurularının kabul edildiği, yardım yapılan ailelerin takip edildiği mobil ekip anlayışı ile çalışan gündüzlü sosyal hizmet kuruluşuna ihtiyaç vardır. Bu nedenle Sosyal Hizmetler Müdürlüklerine bağlı Bakım ve Rehabilitasyon Hizmetleri Birimi oluşturmalıdır. Bu birim altında Bakım Hizmetleri Mobil Ekip Bürosu, Ruh Sağlığı Takip Bürosu, Danışmanlık Bürosu gibi alt yapılanmalar oluşturulabilir. Burada görev yapacak meslek elemanlarının sözleşmeli statüde çalışması sağlanmalıdır. Bakıma muhtaç özürlülerin başvurularının ön görüşme yapılarak değerlendirilmesi, başvuru dilekçesinin alınması, bakım hizmetleri talep formunun doldurulması, müracaatçıların hazırlaması gereken evrakların hazırlatılması amacıyla bakım hizmetleri bürosu oluşturulmalıdır. Dosya ve evrak takibi bu büro aracılığıyla gerçekleştirilmeli, bakım hizmetleri değerlendirme heyeti özürlünün yaşam kalitesinin arttırılması için mobil ekip anlayışı ile sahada çalışmalıdır.
7. Misafirhane Hizmeti: Sosyal Hizmet Barınma Evleri
22.10.2009 tarihinde Emniyet Genel Müdürlüğü ile SHÇEK Genel Müdürlüğü arasında imzalanan Aile İçi Şiddet Mağdurlarına Ve Mağdur Çocuklara Yönelik Verilen Hizmetlerin Kurumsal Kapasitesinin Arttırılması Ve İşbirliğinin Geliştirilmesine İlişkin Protokol hükümleri gereği Sosyal Hizmetler Müdürlükleri şiddet mağduru kadın ve çocuklar için güvenli ilk kabul mekânları oluşturmak zorundadır. Bu birimin 7 gün 24 saat hizmet esasına göre çalışması öngörülmektedir. Son yıllarda yapılan yasal düzenlemeler gereği bu mekânların sosyal hizmet müdahalesi uygulanacak şekilde oluşturulması gerekmekteydi. Ancak İllerde gerekli kurumsal alt yapının hazır olmaması nedeniyle bu hizmetler bireysel duyarlılıkla yürütülmekteydi. Protokolde; şiddete ve istismara maruz kalan kadın ve çocukların korunması için tüm Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinin 3 ay içinde barınma olanağı sağlaması öngörülmüştür. Bu nedenle; yerel yönetimlerin, gönüllü kuruluşların ve hayırseverlerin de katkılarıyla, risk grubu bireylerin sosyal risklere maruz kaldıkları kriz durumlarında, kısa süreli kalabilecekleri sosyal hizmet misafirhanelere ihtiyaç duyulmaktadır.
8. Eğitim, Araştırma ve Geliştirme Birimi
Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinde hem insan kaynağı, hem de hedef kitleye yönelik bireysel ve grup eğitimlerinin planlanıp uygulandığı bir sürekli eğitim birimine ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin korunmaya muhtaç çocuklar, koruyucu aile ya da evlat edindirme hizmetinden yararlandırılarak, mevzuattaki kriterleri taşıyan ailelerin yanına yerleştirilmekte ve izlenmektedirler. Ancak bu ailelere yapılandırılmış herhangi bir eğitim verilmemektedir. Bu eksiklik araştırmalarla da tespit edilmiştir. Son yıllarda SHÇEK Genel Müdürlüğü Eğitim Hizmetleri Merkezi insan kaynağının hizmetiçi eğitimine önem vermekte ve belli periyotlarla personeli eğitime tabi tutmaktadır. Ancak bu eğitimlerin sürekli hale getirilmesi ve daha küçük gruplar halinde İl düzeyinde gerçekleştirilmesi sosyal hizmet sunumunun kalitesini arttıracaktır. Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinde, müracaatçı kitlesinin bilinçlendirilmesi ve insan kaynağının geliştirilmesi amacına yönelik Eğitim, Araştırma Geliştirme Birimi kurulmalıdır.
9. İdari ve Mali İşler Birimi
2003 yılında yürürlüğe giren 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Sosyal Hizmet Müdürlüklerinin mali yükümlülüğünü İl Müdürü, Kuruluş Müdürü ve Yardımcılarına vermiştir. İl düzeyinde yapılan nakdi yardım, evde bakım yardımı, özel hizmet alımı, araç kiralama, mamul yemek satın alma, personel giderleri ve diğer harcamalar gibi özel muhasebe, ihale ve satın alma bilgisi gerektiren görevler de İl Müdürlüğü ve Kuruluş Müdürlüklerinin sorumluluğundadır. İl Muhasebe Müdürlüklerinin içerikle ilgili herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı için, ödeme evraklarını şekil yönünden incelemektedirler. Kurumun harcama sistemi her yıl düzenli olarak Sayıştay denetçileri tarafından mali teftişe tabi tutulmaktadır.
Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinde mali işler konusunda yeterli nitelikli insan kaynağı olmadığı için, bilgi eksikliği nedeniyle yapılan hatalı ödemeler görevli personeli zor durumda bırakmaktadır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerin dışında kalan yerlerde şube müdürlükleri olmadığı için, idari mali işler ile sosyal servis işlemleri tek bir müdür yardımcısının sorumluluğunda birleşmektedir. İşlerin giderek uzmanlaşmayı gerektirmesi nedeniyle, farklı bilgi ve beceri gerektiren işlerin tek merkezden yönetilmesi hizmet sunumunda aksamalara neden olmaktadır. Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinde ön mali kontrol görevi de üstlenebilecek, Maliye Bakanlığı’na bağlı kuruluşlarda olduğu gibi “muhasebe uzmanlığı” düzeyinde “mali işler uzmanı” kadrosu tahsis edilmelidir. Bu sayede sosyal servis işlemleri ile mali işlemler farklı idari birimler tarafından yürütülecektir.
10. Bilgi-İşlem Birimi
SHÇEK Yönetim Bilişim Sistemi’nin elektronik formlarına erişimi zor gerçekleşmektedir. Sistem tasarım itibariyle karmaşık olduğundan kullanımı kolay değildir. Tek sayfada görünmesi gereken bilgiler farklı sayfalarda bulunmakta, bu durum kullanımı yavaşlatmakta ve sitemi hantallaştırmaktadır. Ayrıca sisteme aktarılan verilerden isteğe bağlı rapor alma imkânının düşünülmemiş olması da bir eksikliktir. Sosyal yardım hizmeti modülünde ödeme takip sistemi oluşturulmuş olmasına rağmen, özürlü bakım hizmetleri modülünde henüz ödeme takip sistemi bulunmamaktadır. Sosyal Hizmetler Müdürlükleri tarafından sisteme aktarılan binlerce verinin işlevselliği olmadığı için, her Müdürlük kendi ihtiyacına göre farklı farklı yazılım programları kullanmaktadır.
31.07.2009 tarihinden itibaren Sosyal Hizmet Müdürlüklerine başvuruda bulunan müracaatçılardan vukuatlı nüfus kayıt örneği ve ikametgâh belgesi istenilmeyecek, müracaatçının vatandaşlık numarasını beyan etmesi yeterli olacaktır. Bürokrasinin azaltılması amacıyla yapılan bu düzenleme müracaatçıların işlemlerini kolaylaştırmaktadır. Ancak Müdürlüklerde Bilgi-İşlem Bürosu olmaması nedeniyle, veri girişi ve elektronik evrak takibi de sosyal hizmet uzmanları tarafından yerine getirilmektedir. Bu durum sosyal hizmet uzmanlarının iş yükünü arttırmaktadır. Bu nedenle Sosyal Hizmetler Müdürlüklerinde veri giriş hizmetlerini gerçekleştirecek, istatistik bilgileri düzenleyecek ve elektronik evrak takibi yapacak Bilgi-İşlem Bürosu oluşturulmalıdır. Bu bürolarda “bilgisayar işletmeni” ve “veri hazırlama ve kontrol işletmeni” kadrosunda görev yapan personel istihdam edilmelidir.
C. SONUÇ
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerinin etkin sosyal hizmet sunumu yapabilmesi için multidsipliner bir anlayışla yeni sosyal hizmet müdahale modelleri geliştirmesi ve sosyal devlet anlayışına uygun yapısal düzenlemeler sağlaması gerekmektedir. Mevcut bürokratik yapı, değişen sosyal sorunlara ve ihtiyaçlara etkin müdahale edilmesini geciktirmekte, insan kaynağı ve donanım yetersizliği nedeniyle müracaatçılara nitelikli sosyal hizmet sunulamamaktadır. Ailedeki sosyal riskleri bütün yönleri ile ele alacak, rehabilite edici, koruyucu önleyici hizmetlerin bir an önce devreye sokulması gerekmektedir.
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün kurumsal bir kimlik kazanabilmesi için uzmanlaşmaya dayalı birimler oluşturularak, dengeli görev dağılımı yapılmalıdır. Kurumsal yapının sistemleştirilmesi için eğitim, araştırma-geliştirme, bilgi işlem, halkla ilişkiler, kriz yönetimi gibi profesyonel yönetim anlayışına ait değerler bir hizmet sunum felsefesi haline dönüştürülmelidir. Bir kurumu başarıya ulaştıracak insan kaynağıdır. İnsan kaynağının niteliği kurumun kalitesini belirleyecektir. Mevcut insan kaynağının bilgi ve beceri düzeyini yükseltmek, motivasyonunu arttırmak için mutlaka kariyer uzmanlığı sistemi kurulmalıdır.
Toplumsal yapının daha az sorun üretmesi isteniyorsa daha fazla uzman personel istihdam edilerek, aile temelli sosyal hizmet müdahalesi geliştirilmelidir.