Çankaya yokuşunda bir kaç yerde trafiğin tıkandığı haber verilir. Polis helikopteri olayı izleme için kuşbakışı gözlemlemeye çıkar. Ve fıkra bu ya bakın helikopterden görünen Ankara manzarası nasıldır?
Bir trafik fıkrası ile söze başlamak istiyorum.
“Çankaya yokuşunda bir kaç yerde trafiğin tıkandığı haber verilir. Polis helikopteri olayı izleme için kuşbakışı gözlemlemeye çıkar.
Sol şeritte bir hareketlilik var ve trafik arkaya doğru tıkanmış. Deniz Baykal arabasını yavaşlatmış penceresinden çevreye bağırıyor: ‘Bu yol benden sorulur ben izin vermezsem kimse geçemez.’
Biraz daha ileride Süleyman Demirel sağ şeritte itibaren dört şeridi birden kapatmış kimsenin geçmesine izin vermiyor. Zaman zaman askeri araçların geçişine izin veriyor. Kendisine eskortluk yapılmasını sağlıyor, ‘Tapulu yoluma gecekondu yaptırtmam’ diyerek trafiği yavaşlatmış durumda.
Biraz daha ilerde Kenan Evren yolun ortasına nizamiye koymuş kimlik kontrolu yapıyor trafik akışı çok yavaşlamış. Kendisine itiraz edenlere kışlayı gösterip korkutuyor.
Tam Kenan Evren’in karşısında Erbakan Hoca yola seccadeleri sermiş cemaaatle namaz kılıyor trafiği hiç umursamıyor.
Demirel’le Kenan Evren’in arasında Devlet Bahçeli komandolarını yanına almış ‘Paşama dokunmayın’ diye fedailik yapıyor. Trafikte ilerlemek isteyenleri tehdit ediyor.
Tayyip Erdoğan gerilerde kalmış arkasında büyük bir araba ordusu var, ilerlemeye çalışıyor sürekli kornalar çalıyor, ‘Hadi ne duruyorsun Özal olsa ne yapıp edip trafiği açardı’ diyorlar. Tayyip Bey kafasını kaşıyarak arkasına bakıyor, ‘Bu korna sesleri de beni çok zorda bırakıyor’ diyor.”
“Adın mülayim sert olsan ne yazar”
Türkiye’nin sorunu Kürt sorunu veya irtica sorunu değil Ankara sorunu diyenler haklı çıkıyorlar. Yoğun toplumsal bir talep var, hükümet buna paralel ilerlemeye çalışıyor ve çok zorlanıyor.
Hükümet “Adın mülayim sert olsan ne yazar” diyenlerin etkisinde kalıp, yanlış davranıp kavgaya karışırsa veya hedefinden vazgeçip nemelazım derse yahut sadece kendi çıkarını düşünüp şartları zorlamazsa kısa orta uzun vadeli planlar yapmazsa ‘Ankara sorunu’ devam eder.
Bu tarz krizlerin çözülmesi tarfik sorunun çözülmesine çok benzer.
Kısa vade de çözüm olarak sinirlenip arabayı kenara çekip yolu terk edebilirsiniz, kestirme bir yola saparak kendinizi kurtarabilirsiniz veya sabırla bekleyip arkanızdaki talebi göz önüne alıp herkesi ikna etmeye çalışıp kontrolu elinize alabilirsiniz.
Orta vade de trafik kurallarında değişiklikler yaparak şerit sınırlamaları ve bağlantı yolları açarsınız. Uzun vadede ise yeni yollar yaparsınız. Aksi takdirde arkadan gelenler yeni çözümler bulur.
Bugün Ankara siyasi trafiğinde kısa vade de ikna turları ile biriken talebi gösterip kendinize hareket alanı oluşturursunuz. Derhal trafik kurallarında yanlışları düzeltir trafik işaretlerini yeniden düzenlersiniz. Orta ve uzun vadede ‘TBMM yi çalıştırmak’ gibi yollarla yetkilileri toplayıp trafik kurallarında yeni tanımlamalar yaparsınız.
Kenarda bekleyen kaos oluşturup duruma el koymak isteyenlerin oyunu böyle bozulur.
Darbelerin üç ayağı
Darbecilerin ve oldu bitticilerin hadlerini bilmeleri için mutlaka yasalardaki boşluklar giderilmelidir.
Darbelerin üç ayağı;
1- Otorite boşluğu 2- Darbeyi seçenek olarak öngören hukuki dayanaklar
3- Cuntacı kadrolaşmadır.
Üç ayaktan ikisi yani cuntacı kadrolaşma ve yasal dayanak Türkiye’de mevcuttur.
Otorite boşluğu için plan yapanların beklentilerini söndürmek gerekiyor. Kurmaylar siyasi internet sitelerini ‘Milli Siyaset Belgesi’ne dayanarak hazırladılar.
Siyaset bunu gördü. Artık beklemenin anlamı yok. Doğruları yapmak için bugünden daha iyi bir zaman bulunamaz.
Oluşan darbe beklentileri gidermek için İç Hizmet Kanunu 35 nci maddesi ve Milli Siyaset Belgesi gibi yasal dayanakların ortadan kalkması gerekir.
Böylece yeni duruma uyum sağlayamayan darbeci kadroların tasfiye edilmesi kolaylaşır. Aslında bu icraatlar en çok Genelkurmay Başkanını rahatlatır, açıkça ifade edemezse de.
Ayrıntılı bilgileri www.as-der.org ve www.adnantanriverdi.com da bulabilirsiniz.
Prof.Dr. Nevzat Tarhan - Haber 7
ntarhan@gmail.com