Prof Dr Servet Arıoğul
Unutkanlık neden ileri gelir?
Unutkanlığın yüze yakın nedeni vardır. Bunlar arasında basit unutkanlığın yanı sıra Alzheimer Hastalığı’nı, ilaçları, alkolü, B12 vitamini eksikliğini, tiroid bezinin yetersiz çalışmasını, inmeleri yani felçleri, Parkinson hastalığını, depresyonu, şizofreniyi, hidrosefaliyi, beyin tümörlerini, epilepsi yani sarayı başlarda saymak gerekir.
İleri yaşta insanlar daha unutkan mı olurlar?
Genellikle öyle olmakla birlikte bu bir kural değildir. 100 yaşında olduğu halde aritmetik dersi verebilen olduğu gibi, bir gün evvel tanıştığı insanı unutan 65 yaşında bir kişi de olabilir. Ancak şurası da bir gerçektir ki insanlar yaşlandıkça hatta 50 yaşından itibaren hafıza fonksiyonlarında hafif de olsa bir azalma gösterirler; örneğin bir ismi daha geç hatırlarlar, bir yüzü daha geç hatırlarlar, belli bir sürede örneğin şehir adlarını daha az sayıda söylerler.
Unutkanlık ne zaman hastalık sayılır?
Unutkanlık kişinin günlük işlevlerini bozduğu, önceden yapabildiği aktivitelerini yapamadığı zaman hastalık sayılır. Kişi;
-Biraz önceki konuşmayı unutuyor
-Söyleyeceği kelimeleri sık sık unutuyor
-Kısa süre önce görüştüğü kimseleri hatırlayamıyor
-Bir gün önce gittiği torununun düğününü unutuyor
-Bankadan parasını çektiği halde hatırlamıyor
-Makbuzları ödemediği halde ödediğini söylüyor
-Önem verdiği randevularını unutuyor
-Günü, ayı, mevsimi, yılı önceden takip ettiği halde hatırlamıyor
-Alışveriş (parasını tam verme, parasının üstünü tam alma dahil) yapamıyor
-Daha evvel rahatlıkla bulduğu adresleri bulamıyor veya kayboluyor
-Sık gördüğü akrabalarının ismini ve yüzünü unutuyor
-Kendi başına karar veremiyor
-Sorun çözemiyor (örneğin bir musluğun bozulması sonucu evi su bastığında su ana vanasından suyun kesilmesi gibi bir çare)
ise unutkanlık hastalık ölçüsüne gelmiş demektir. Kuşkusuz yukarıdaki belirtilerin hepsinin bir arada bulunması şart değildir.
Unutkanlığın çaresi var mıdır?
Unutkanlık için ilaç ile tedavi öncesinde mevcut unutkanlığın basit unutkanlık mı (örneğin yaşlılıkta gördüğümüz ve hastalık ölçüsünde olmayan), yukarıda belirttiğimiz hastalık ölçüsünde olan unutkanlık mı, yoksa B12 vitamini, tiroid yetersizliği, depresyon gibi nedenlere bağlı unutkanlık mı olduğunu ortaya çıkarmak gerekir. İnsanın kaygılı olduğunda unutkan olabileceğini, hatta bunun için yaşlı olması gerekmediğini de hatırlayalım. Dolayısıyla; depresyonlu bir kişide depresyonun tedavisi ile, B12 vitamini eksikliği olanda B12 vitamininin verilmesi ile, tiroid bezinin yetersiz çalıştığı durumlarda tiroid hormonunun verilmesi ile, unutkanlığın bir ilacın yan etkisi olarak ortaya çıktığı durumlarda o ilacın kesilmesi ile unutkanlıkta kesin çözüme yaklaşılabilir. Ancak bu gibi ikincil nedenlerin bulunmadığı örneğin yaşlanmaya bağlı basit unutkanlıkların azaltılması veya daha az ölçüde gelişmesini sağlamak için başka yaklaşımlar vardır. Örneğin;
-Unutulan bir kelime veya yüzün hatırlanması için daha çok çaba gösterilmesi, vazgeçilmemesi
-Bulmaca çözülmesi
-Yoğun zihinsel aktivite gerektiren oyunlar örneğin satranç, bazı iskambil oyunları
-Kitap okunması ve okunan metin için zaman zaman yorum yapılması, okunulanların daha sonra özetinin düşünülmesi
-Radyonun ve TV’nin bir aktif dinleyici ve izleyici olarak izlenmesi, tartışma içeren konular sırasında yorum yapılması
-Yabancı dildeki kelimelerin ezberlenmeye çalışılması
-İçe dönük, eve kapalı ve kaygılı olmak yerine daha dışa dönük, daha konuşkan, sosyal aktivitelere katılımcı olmak
-Düzenli uyku
-Düzenli beslenme
-Düzenli ve yaşla uyumlu fiziksel aktivite
-Fazla miktarda olan alkolden kaçınma ve sigara içilmemesi
-Olumsuz etkilendiği konuşma ortamı ve yayınlardan olabildiğince uzak kalma
-Hayattan zevk almama, uyku sorunları, iştah kaybı, kendine kast edici davranışlar gibi durumlarda hekim yardımının istenmesi
-Orta yaştan itibaren yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği gibi durumların kontrol altına alınması uygun olur.
Bu yaklaşımlarımızın yetersiz kaldığı durumlarda kullandığımız ilaçlar da tabiî ki vardır.
Bunama kaçınılmaz mıdır?
Hayır, kaçınılmaz değildir. Bir kişinin 100 yaşında olduğu halde bunaması bulunmayabilir, başka bir kişinin 65 yaşında olmasına karşın bunaması bulunabilir. Ancak kesinlikle bildiğimiz gerçek; bunamanın(tıbbi adı ile demansın) yaşın artması ile belirgin artış göstermesidir. Bu gerçekleri rakamlarla açıklarsak; 65 yaş öncesi bunama sıklığı %1 iken,65-75 yaş aralığında %6-7, 75-85 yaş aralığında %15-20, 85-95 yaş aralığında %40-50, 95 yaş üstünde %60 ve üzeri sıklıkta görülür. Demek oluyor ki 65 yaşından sonra her 10 yaş diliminde olasılık da yaklaşık 2 kat artmaktadır.
Aileden, atadan geçebilir mi?
Evet, geçebilir ancak bu oran tüm bunamaların %1-2’si için geçerlidir. Dikkati çeken özellik ırsi olanların orta yaş grubunda görülmesine karşın, çok