Dünyada 65 milyon civarında, ülkemizde de 600 binden fazla şizofreni hastası bulunmakta. Sebebi tam olarak bilinmese de, kalıtımın, biyokimyasal, ruhsal, toplumsal, çevresel etmenlerin ortaya çıkışında etkili olduğu şizofreni nedir? Şizofreni hakkında yanlış bilinenleri, kimlerde daha sık görüldüğünü, belirtilerini ve daha pek çok merak edilenleri sizler için derledik…
ŞİZOFRENİ NEDİR?
Şizofreni, insanın duygu, düşünce ve davranışlarında, kendisi ve çevresindeki insanların yaşantısını önemli ölçüde etkileyen kalıcı ya da geçici değişikliklere neden olan bir beyin hastalığıdır. Etrafımızda ailemiz, akrabalarımız, arkadaşlarımız dahil herkesin yaşayabileceği bir durum olarak karşımıza çıkar. Ancak şizofren olan kimseleri farklı bir tür olarak görmememiz gerekir.
Bu hastalıkla ilgili gerçeklerle yanlışları birbirinden ayırmak çok önemlidir. Belirtilerini ve semptomlarını tanımamalı, nedenlerini öğrenmeli, teşhisinin nasıl yapıldığını bilmeliyiz.
ŞİZOFRENİ NEDENLERİ
Nedenleri konusu halen bilinemeyen ancak genetik ve çevresel faktörlerin birbiriyle karışık olarak etkileşiminden kaynaklandığı düşünülen bir hastalıktır. Genetik etkenler, ailede görülebilen ancak şizofreniye yatkın bireylerin hastalığa her zaman sahip oldukları anlamına da gelmez. Çevresel nedenler ise yapılan araştırmalarda kalıtsal genlerin kişiyi bu hastalığa karşı savunmasız bıraktığını ortaya koymuştur. Günümüzde en önemli faktörün stres olduğu belirlenmiştir. Doğumdan önce viral enfekiyona maruz kalma, doğum sırasında düşük oksijen seviyeleri, bebeklikte virüse maruz kalma, ebeveynlerin ayrılması ya da birinin erken ölümü ve çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel istismarlar en geçerli çevresel nedenlerdir.
ŞİZOFRENİ İLE İLGİLİ DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR!
– Şizofreni, “bölünmüş bir kişilik” ya da “çoklu kişilik” anlamındadır.
Yanlış. Gerçek; çoklu kişilik bozukluğu şizofreni hastalığından çok farklı ve daha az yaygın bir hastalıktır ve hastaların bölünmüş şahsiyetleri yoktur. Sadece gerçeklerden “ayrılmış” olmaktadırlar.
– Şizofreni nadir görülen bir durumdur.
Yanlış. Gerçek; şizofreni seyrek değildir; Şizofreninin hayat boyu 100'de 1'in civarında gelişme riski bulunduğu artık kabul edilmektedir.
– Şizofreni hastaları tehlikelidir.
Yanlış. Gerçek; şizofreni hastalarının bir çoğu şiddete başvurmazlar ve başkaları için tehlike oluşturmazlar. Sanrısal düşünce ve şizofreni halüsinasyonu bazen şiddet eğilimine yol açabilir.
– Şizofreni hastalarına yardım edemezsiniz.
Yanlış. Gerçek; uzun vadeli tedavi gerektiren şizofren umutsuz bir durum değildir. Düzgün bir şekilde tedavi edildiğinde, şizofreni hastası olan birçok insan, tatmin edici ve üretken bir yaşam sürebilmektedir.
ŞİZOFREN TEDAVİSİ
İlk aşama uzman bir hekim tarafından teşhisin doğru konmasıdır. Şizofreni, giderek kötüleşen belirtilerin ve tekrarlayan hastaneye yatışların yaşam boyu sürmesi anlamına gelmez. Doğru tedavi ve kendi kendine yardımla, şizofreni hastası olan birçok insan normal hayat akışını sürdürebilir ve hatta hiçbir semptom yaşamadan hayatına devam edebilir. İlaç tedavisi önemli bir başlangıçtır. Şizofreni için verilen ilaçlar halüsinasyonlar, sanrılar, paranoya ve düzensiz düşünme gibi psikotik belirtileri azaltmaya çalışır. İlaç tek tedavi yöntemi de değildir. Bunun için terapi iyi bir tedavi yöntemidir. Terapi, hastalıkla baş etme ve yaşam becerilerini geliştirmenize, stres yönetmenize, ilişki sorunlarını çözmenize ve iletişimi geliştirmenize yardımcı olabilir. Grup terapisi sizi benzer bir durumda bulunan diğer kişilere ve onların zorlukların üstesinden nasıl geldiklerine dair fikir edinmenize yardımcı olur.
Kaynak:www.sozcu.com