HÜRRİYET & AA - Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhanettin Kaya, politikacıların halka seslenirken kurduğu iletişim biçiminin önemini vurgulayarak, beden dilinin doğru kullanılması, hoşgörülü, esnek, yansız ve ön yargısız bir tutum sergilenmesi gerektiğini bildirdi.
Kaya, 29 Mart'ta yapılacak yerel seçimler öncesinde vatandaşlarla bir araya gelmek için sık sık gezi programlarına katılan politikacılara önerilerde bulundu.
Beden dilinin doğru kullanılmasının, politikacının kendini anlatabilme ve karşısındakini ikna edebilmesinde çok önemli araç olduğunu vurgulayan Kaya, şunları kaydetti:
“Politikacıların sağlıklı iletişim biçimlerini benimsemeleri, kullanmaları ve bunu doğal ilişki biçimlerine dönüştürmeleri, onların izleyenler için olumlu rol modeli olarak benimsenmelerini sağlar. Aksi durumda olumsuz rol modellerinin davranışlarından etkilenerek, şiddeti özgün bir davranış biçimi olarak kutsayan, adalet duygusundan uzak, üstünlük taşıyan, ön yargılı, kendisinden olanın dışında bir başkasının varlığına tahammül etmeyen, beden dilini kötü kullanan 'kahraman'lara öykünen gençlerimiz ve yeni politikacı adaylarımız oluşmaya başlar.”
EMPATİ KURMAK ŞART
Politikacıların, halkla sağlıklı iletişim için “empati kurmayı” çok iyi bilmeleri gerektiğini belirten Kaya, “Siyasetçiler, duygu ve düşüncelerini ifade ederken açık ve dürüst olduklarını hissettirmeliler. Saygı ile kişiye önyargısız bir tutumla yaklaşmalı, vatandaşın görüşlerine değer verdiğini göstermeliler” dedi.
Kaya, siyasetçilerin genellikle iletişim biçimlerinden “savunucu iletişim tarzı”nı kullandıklarını belirterek, “Bunun yerine olumlu bir iletişim tarzı olan destekleyici iletişim modeli kullanılmalıdır” dedi. Kaya, bu iki iletişim yöntemini şöyle anlattı:
“Bu modelde, ön yargılar, kalıp yargılar, haklılığı kesin kanıtlarla gösterilmemiş düşünceler egemen olur. Bu iletişim tarzını kullananlar denetimcidir, her girişim ve uygulamanın kendi kontrolünde olmasını ister, inisiyatiflere izin vermez, stratejik davranır, umursamazdır. Tek ve en üstün bilgi kaynağı kendisidir. Onun görüşleri dışındaki tüm görüş ve düşünceler değersiz ve sıradandır. Bunu kesinlik taşıyan iddiacı tutumlar izler. Kanıt göstermeden görüşlerinin kanıtları olduğunu ve bu nedenle doğruluğunu ısrarla savunur. Destekleyici iletişimse bunun tam tersidir. Bu iletişim tarzında sorunun ne olduğunu anlamaya, tanımlamaya çalışır. Soruna odaklıdır ve akılcı çözüme yönelir. Bireylerin duygularını, düşüncelerini anlamaya, onların gözünden bakmaya çalışır. Eşitlikçidir, ön yargılardan uzaktır. Bireyin kendisini ifade etmesini olanaklı kılar, bunun için yüreklendirir, bu nedenle yargılamaz. Üstünlük taslamaz ve her görüşü değerli görür. İddiacı bir tutum yerine araştırıcı ve gereğinde denemeci bir yaklaşımı benimser.”
BEDEN DİLİ NASIL KONUŞTURULMALI?
Kaya, iletişim kurarken göz ilişkisi, beden duruşu, baş ve yüz hareketleri, sözel kalite ve kişisel alışkanlıklarının çok iyi kullanılması gerektiğini belirterek, “Etkili göz ilişkisinde karşıdakini dinlerken ya da onunla konuşurken doğrudan, kendiliğinden, rahat ve ciddi biçimde bakmak gerekir. Etkili olmayan göz ilişkisinde karşıdakine bakmamak, göz ilişkisini çok sık koparmak, anlamsız ve boş bakmak, çok derin ve delici bakmak, insanları süzercesine aşağı yukarı bakmak gibi tutumlar sergilenmektedir” diye konuştu.
Etkili bir beden duruşu için, bireyin karşıdakine dönük, hafifçe öne eğik, rahat ve açık olması, vurgu için akıcı, fakat konuşmanın önüne geçmeyen el kol hareketlerinin kullanılması gerektiğini belirten Kaya, beden dilinin etkili kullanılması için şu önerilerde bulundu:
“-Birey, öne çok fazla eğik ya da arkaya doğru fazla yaslanmış olmamalı, yan dönük, katı, sert ve gergin bir duruş sergilememeli ya da iletişime kapalı olduğunu düşündüren bir hareketsizlik içinde bulunmamalı,
-Kişi, etkili baş ve yüz hareketlerinde yeri geldikçe onaylama, uygun gülümseme ve karşıdakinin duygularıyla uyuşan ifade taşıma önem göstermeli. Etkili olmayan baş ve yüz hareketleri, sürekli veya çok az baş onayı, başın öne eğik olması, sürekli veya çok az gülümseme, soğuk, mesafeli ve katı bir yüz ifadesi ya da abartılı yüz ifadelerinden kaçınılmalı,
-Etkili sözel kalite için hoş, ilgili ve uygun ses tonu, orta konuşma hızı, yalın dille doğal ve akıcı konuşma kullanılmalı. Monoton, çok heyecanlı, çok yumuşak ya da çok sert ses tonuyla çok hızlı, çok yavaş ya da kesik kesik konuşulmamalı,
-Aşırı argo kelime kullanmak, yazı dili kullanır gibi aşırı 'formal' konuşmak ya da aşırı teknik sözcük kullanmak sözel kaliteyi bozacağı için tercih edilmemeli. Konuşmada akıcılığı bozan 'tamam mı' ya da 'aaaa' gibi duraklamalara yer verilmemeli,
-Standart dil kurallarına uyulmalı, standart cümle yapısı, sözcükler, doğru dil bilgisi kullanılmalı. Yöresel ifadelerden kaçınılmalı. Olabildiğince kesin ve net ifadeler kullanılmalı.
-Kavramlar ve ilişkiler arasında bağlantılar doğru kurulmalı, soyut kavramlar için somut örnekler verilmeli ve sözcükler toplumca benimsenen anlamlarıyla kullanılmalı.
-Duygusal içerikli sözcükler özenle seçilmeli. Güçlü duygusal tepkiler oluşturacak sözcükler iyi bilinmeli, yeri geldiğinde bunlar yansız sözcüklerle değiştirilmeli. Politikacıların çok sık kullandığı ve hitap ettiği kişiyi doğrudan yargılayan 'sen' dili yerine örneğin '..düşünüyorum', 'bence' ya da 'bana öyle geliyor ki' ifadeleriyle başlayan 'ben' dili kullanılmalı.”
Kaya ayrıca, saç, sakal, bıyık ya da kalemle oynamaya, el ve ayak ile amaca yönelik olmayan seri hareketler yapmamaya özen gösterilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.