Sinestezi Hastalığı Hakkında Bilgiler
Uyandıkları her sabah kendine has ve değisik... Basitçe gazete okurken bile okudukları her bir kelimede gözlerinin önünde bambaska renkler parlıyor. Beethoven'ın konçertolarından birini dinlemek onlar için bir havai fisek gösterisine dönüsüyor. Kapı çaldığında çevrelerinde farklı büyüklükte üçgenler görüp, gökkusağına baktıklarında çesit çesit sesler duyuyorlar. İste tüm bunlar sanrılar gören birinin değil, sinestezi hastalığına sahip bireylerin yasadıkları.
Sinestezi hastalarında herhangi bir duyunun uyarımı otomatik olarak baska bir duyu algısını tetikliyor. Daha açık bir deyisle, renkleri duyup, sekilleri tadıp, sesleri koklayabiliyorlar.
İki çesit sinestezi bulunuyor: Sonradan kazanılan ve nedeni çözülemeyen sinestezi. Sonradan kazanılan sinestezi baska bir hastalığın varlığında ortaya çıkıyor. Örneğin, epilepsi hastalarında bu tür duyular (koklama, görme, isitme, duyma, dokunma) arası geçis-ler de gözlenebiliyor. Nedeni henüz çözülemeyen sinesteziyse her 25.000 kisiden birinde görülen, ender bir durum. Kafadan alınan darbeler, bir takım kimyasalların kullanımı ya da beyindeki orta temporal lobun hasarı da geçici sinestezik durumlara neden olabiliyor.
Sinestezinin birçok sekli vardır. En sık izlenen seklinde kisi, harfleri renk olarak deneyimler. Her harf, kisinin kendisine göre farklı bir renk olarak algılanır. Bu kisiler (sinestezikler), eğer erken çocukluk döneminde bu deneyimi yasamaya baslarlarsa sinezteziyi günlük normal, olağan bir olay olarak düsünürler. Sinesteziklerin çoğu, diğer insanların algısal deneyimlerinin bir parçası olarak aynı deneyimleri yasamadıklarını öğ- rendiklerinde büyük bir saskınlık yasarlar. Çünkü, o zamana kadar herkesin kendisi gibi algıladığını kabul etmis ve düsünmüstür. Belki de sinestezi bir hastalık olarak değil de bir duyusal algılama "hediyesi" olarak görülebilir.
NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ BİYOMEDİKAL MÜHENDİSLİĞİ BÜLTENİ SAYI 2