Tuştaş, yaptığı açıklamada, Türkiye'de yine bir sınavın geçtiğini ve yine birçok olumsuzlukların konuşulmaya başlandığını belirterek şöyle konuştu: "Doğru mu yanlış mı şu an bilinmez ama bir gerçek var ki sınava giren öğrenci ve velilerin kafası karıştı. ÖSYS sisteminin değiştiği 1999 yılında da soru kitapçığı çalınmış ve sınava girmeye yoğunlaşmış iki milyona yakın aday dünyaları başına yıkılmış gibi, sanki sınav hakları elinden alınmış gibi bir duygusal buhran yaşadılar. Oysaki sınav sadece bir ay ertelenmişti. Şu an birçok öğrenci benzer duygular hissediyor olabilir."
Öğrencilerin, eğer şifre konusu kanıtlanırsa bu durumu kendi lehlerine çevirmesi ve sakin olunması gerektiğine dikkat çeken Tuştaş, öğrencilerin önce çevresel etmenleri kontrol altına alması gerektiğini vurguladı. Tıpkı 1999'da olduğu gibi şu an basında, televizyonda ve öğrencilerin devam ettiği kurumlarda birçok şeyin konuşulduğunu, birçok felaket senaryosunun tartışıldığını ifade eden Tuştaş, "Öğrencilerin bu senaryolara kulaklarını tıkamaları en önemli adımdır" dedi.
Bilgisayar ortamında yapılan bir dağıtım da yapılan seçimlere göre belirgin bir düzen olabileceğini belirten Tuştaş, sözlerine şöyle devam etti: "Yani ÖSYM başkanının söylediği gibi dağılımın bir algoritmasının olması doğal. Tabii ki random bir dağılım yapılsa bu kadar sıkıntı da olmazdı. Bu işin olumlu tarafıdır. Bir de olumsuz tarafından bakalım. Diyelim ki bu algoritma birilerine çıkar sağlamak için hazırlanmış olsun, bu iş zaten adli bir süreçten geçiyor ve bir sorun varsa tıpkı KPSS'de olduğu gibi çözülecektir. Zaten işlerin karıştığı yer burası aslında. Bu noktada öğrencilerin oluşturması gereken doğru odak şudur. Sınav iptal edilirse bu sınavda yapamadıklarının en azından bir bölümünü daha tamamlamak için zamanları olacak demektir. Soruların zorluk düzeyini gördüler ve aslında çok ciddi provası yapılmış bir sınava daha donanımlı girme şansları olacak. Öğrenciler işe bu pencereden bakarsa daha gerçekçi davranmış olacaklardır."
Öğrencilerin motivasyonlarını bozmadan hazırlık sürecine devam etmelerini isteyen Tuştaş, şöyle konuştu: "Nitekim şu an zaten böyle bir durum söz konusu değil. Bu yüzden her aday LYS hazırlık sürecine devam edecektir. Engeller, gözünüzü hedeften ayırdığınız zaman gördüğünüz şeylerdir. Adaylar sadece hedeflerine odaklanmalı. Böylece dikkatlerini dağıtacak her türlü etmene kendilerini kapatmış olacaklardır. Tekrar arttıkça hata sayısının azaldığı unutulmamalı. Ola ki bu sınava bir kez daha girmek zorunda kalırlarsa daha az hata yapma ihtimalleri daha yüksektir. Sınavın iptali bir facia değil zaman kazanımı olarak görülmelidir."
Bu dönemde en önemli görevin öğrencilerin anne ve babalarına düştüğünü anlatan Tuştaş, şunları söyledi: "Ülkemiz insanının ilginç bir özelliği var. Bir maaş kuyruğunda bile hükümetler kurar hükümetler yıkarız, ekonomiyi yeniden inşa ederiz, eğitim sistemini sil baştan yapılandırırız. İşin şakası bir yana fırsat bulursak bir konu hakkında sonsuz sayıda yorum yapmak için inanılmaz bir enerjimiz vardır. Benim ebeveynlerden ricam, bu olup biten artık belli bir sürece girmiştir. Bunu tartışmanın ve yeni teoriler üretmenin bu ülkenin gençlerine hiçbir faydası olmayacağının farkına varmalarıdır. Onların kafasında daha çok soru işaretine gerek olmadığını düşünüyorum. Bu ortamda yapılacak en doğru şey, onları yapmaları gereken şeye, yani etkili ve düzenli çalışmaya yöneltecek bir tutum sergilemektir. Bu gibi durumlarda sorunları yargı daha önce nasıl çözdüyse yine çözecektir ve dilerim ki iptali gerektiren bir sonuca ulaşmazlar. Ama böyle bir sonuca ulaşılsa bile lütfen bunun yeni bir fırsat olarak görülebileceği gerçeğini yadsımayın."
Tuştaş, şifre iddiaları gölgesinde devam eden YGS sürecinde en büyük görevin basına düştüğünün altını çizerek sözlerine şöyle devam etti: "1999'daki iptalden sonra basın ve medya grupları olayı öyle bir noktaya taşımışlardır ki adeta öğrenciler büyük bir facia ile karşı karşıya kalmış gibi yıkıma uğramışlardır. Bu konunun şu aşamada o yıl yapıldığı gibi tartışma programlarına taşınmasının devamlı gündemde tutulmasının sınava hazırlanan iki milyon aday için son derece sıkıntılı bir durum oluşturacağı
aşikardır. Bu yüzden en azından inceleme bitene kadar bu konunun gündemde tutulmaması öğrencilerin LYS'ye daha iyi hazırlanmalarına katkı sağlayacaktır. Konu aydınlığa kavuştuktan sonra da mümkün olduğunca sağduyulu bir yaklaşımla bu konuyu konuşmanın ve değerlendirmenin yıllardır bu sınav için emek harcayan adaylara gösterilmesi gereken bir saygının gereği olduğu düşüncesindeyim."
Tuştaş, bu sürecin herkes açısından en olumlu şekilde sonuçlanmasını ve adayları sınava daha huzurlu bir şekilde girerek yapabileceklerinin en iyisini yaparak çıkarları, ne olursa olsun daha sakin olanın başarılı olacağını, sınavın en değişmez şifresinin bu olduğunu sözlerine ekledi.