Özel Denizli Tekden Hastanesi Psikologu Makbule Altuntop Tutak, yüksek sesle konuşmanın zararlarını anlattı. Tutak, yüksek sesle konuşan kişilere önemli uyarılarda bulundu. İletişimde kişilerin bazen kendisini yanlış ifade edebildiğini hatırlatan Tutak, "Ya da anlaşılmadığını hissettiği zaman ses tonunda bazı değişimlere başvurabilir. Ses tonunda bir tık yükselmeler olabilir. Bu da iletişimde bazen güçlükler ve zorluklar yaşanmasına anlatabilmek için kendisini anlaşılmazlığa da sokabildiği görülebilmektedir. Çevrenizde yüksek sesle konuşan insanlar konsantrasyon, öfke, sinir problemi yaşamanıza sebep olabilir" diye konuştu.
Günlük yaşantının her alanında yüksek sesle ile konuşan insanlara rastlamanın mümkün olduğunu ifade eden Tutak, insanların anlaşılmak ya da kendini daha iyi ifade etmek adına yüksek ses tonunun kullandığını belirterek bu durumun bazen kendilerini daha anlaşılmaz hale getirdiğini ve iletişimde güçlükler oluşturduğunu söyledi. Tutak, danışanlarına uygun zaman, mekan ve ortamlarda bağırarak içlerinde bulundukları sıkıntı, sinir ve öfkeyi bağırarak dışarıya atmalarını önerildiğini dile getirdi. Ses tonu yüksek olan kişilerin daha çok saldırgan tavırlar sergilediğini belirten Altıntop, kişinin kontrol edilemez ve çevresinde bulunanlara karşı zarar verme durumunda kesin olarak danışmanlık, psikolog gerekirse psikiyatri desteği alması gerektiğini vurguladı.
"Ses tonunda yükselme kendisini anlaşılmazlığa sokabildiği görülebilmektedir"
Düşünmek ve düşündüğünü ifade etmenin insanı diğer canlılardan ayıran temel özellik olduğunu belirterek, insanların iletişime geçerken kendini yanlış ifade ettiğinde ve anlaşılmaz hissettiği zamanlarda ses tonunu yükselttiğini vurgulayan psikolog Tutak, "Düşünmek ve düşündüğünü ifade edebilmek insanları diğer canlılardan ayırabilen önemli bir vasıftır. Kişi kendisini ifade edebilmek için bazı yollara başvurur. Bu yollardan ilki de konuşmaktır. Yani sözlü iletişime geçmektir. Kişi kendisini ifade edebilmek ve kabul görebilmek için iletişime geçer. Fakat bu iletişimde bazen kendisini yanlış ifade edebilir ya da anlaşılmadığını hissettiği zaman ses tonunda bazı değişimlere başvurabilir. Ses tonunda bir tık yükselmeler olabilir. Bu da iletişimde bazen güçlükler ve zorluklar yaşanmasına anlatabilmek için kendisini anlaşılmazlığa da sokabildiği görülebilmektedir. Bazen kişiler etkin iletişimi bilmiyor da olabilirler ve bunu sosyal ortamda öğrenerek ses tonunu yükselterek de kişiler üzerinde bir güç sağlayabileceklerini onlar üzerinde baskınlık sağlayabileceklerini düşünerek de ses tonlarında yükselme gösterebilirler" şeklinde konuştu.
"Ses tonu iletişimde yüzde 30 önemi var"
Yapılan araştırmalarda sözcüklerin yüzde 10 ses tonunun ise yüzde 30 önemi olduğunu belirten Tutak, "Yapılan bazı araştırmalar vardır. Bu araştırmalarda beden duruşunun, imajının, jest ve mimiklerin yüzde 60'ı, sözcüklerin yüzde 10'nu ses tonunun ise yüzde 30 etkin iletişimde önemli olduğunu bize göstermektedir. O yüzden bizler etkin iletişim kurarken de sözcüklerden ziyade yumuşak ses tonuyla nazik ve kibar bir dil kullanarak kalpler arasında ki bağı da iletişimi de güçlendirerek böyle bir yöntem seçebiliriz" ifadelerini kullandı.
"Ortam, zaman, mekan çok önemlidir"
Danışanlarına bağırmalarını önerdiklerini fakat burada önemli olan etkenlerin olduğunu ifade eden Tutak, "Bazen kişiler bağırarak, öfkelerini dışarıya boşaltarak, içinde bulundukları huzursuzlukları, sıkıntıları, dışarıya bağırma eylemi olarak dönüştürebilirler. Bizde bazen danışanlarımıza bunu bazen öneririz. Fakat burada ortam, zaman, mekan çok önemlidir" dedi.
"Ses tonu yüksek olan kişiler saldırganlığa meyilli kişilerdir"
Ses tonun yüksek olan kişilerin öfkeli, baskı sağlamaya çalışan, karşı tarafı kontrol etmeye meyilli olan kişiler olduğunu dile getiren Tutak, "Ses tonu yüksek olan kişiler daha çok saldırgan, öfkeli, karşı taraf üzerine bir baskı sağlamaya, ikna etmeye ve karşı tarafı kontrol etmeye meyilli olan kişilerdir. Bu kişiler kendilerini ailede, sosyal ortamda, iş ilişkilerinde zaten kendilerini göstermeye başlayacaklardır. Eğer bir kişi ses tonun yükselmesi ile beraber kendini kontrol edemez ve bunu bir öfke kontrolü dışına çıkarırsa çevreye, kendisine ve başkalarına zarar vermeye başlarsa muhakkak bir danışmanlık bir psikologdan gerekli durumlarda bir psikiyatrdan yardım alması önerilir" ifadelerine yer verdi.
"Eğer yanınızda yüksek sesle konuşan varsa sizde konsantrasyonda problem yaşayabilirsiniz"
Çevrenizde yüksek sesle konuşan kişilerin buna sürekli maruz kalan kişilerin dikkat ve odaklanma da problemler yaşayabileceğini dile getiren Tutak, "Eğer yanınızda sürekli yüksek sesle konuşan, sinirli, gergin kişiler varsa ve buna maruz kalıyorsanız sizde bunun içerisinde sinirli, gergin, öfkeli, dikkat ve odağınızda konsantrasyonda problem yaşayabilirsiniz" şeklinde konuştu.
"Yüksek sesle konuşuyor öfkeli diye değerlendirmek yerine uzmana yönlendirilmeli"
Yüksek sesle konuşmasının altında psikolojik sorunlarında yatacağını ve bu tip durumlarda uzman kişilere yönlendirilmesi gerektiğinin altını çizen psikolog Tutak, "Böyle durumlarda kişi tek başına yüksek sesle konuşuyor ya da öfkeli gibi değerlendirmek yerine bir uzman tarafından genel psikolojik gelişimini değerlendirilmesi ve ona uygun olan altında yatan başka bir durum söz konusu mu? Bunun değerlendirilmesi yapılmalı ve ona bir danışmalık sunulmalıdır. Belki kişinin altında yaşadığı bir depresyon süreci vardır ve bize öfkeyle gelmiştir. Depresyonunun farkında değildir. Bunlar tespit edilip doğru kişiyle doğru danışmanlık yapmak çok daha sağlıklı olacaktır" dedi.
"Kendi kendine tedavi yöntemlerini deneyebilir"
Kişinin kendi kendini tedavi yöntemlerini de deneyebileceğini dile getiren Tutak, "Eğer bir kişi yüksek sesle konuştuğunun gerçekten farkındaysa öncelikle kendisine sesi yükseğe çıkartmak yerine sesi içeriye alma ve ben neden yüksek sesle konuşuyorum? Neden daha yumuşak sesle konuşmalıyım? Diye sormalıdır. Burada kendisinin içerisinde barındırdığı, bilinçaltında mücadele ettiği durumların farkındaysa bir uzmana başvurmalı ve bununla beraber kendi kendine tedavi etme dediğimiz kişinin kendi güçlü ve zayıf yönlerini bulup o alanlara yönelerek özellikle fiziksel alanlar; fiziksel bir spor alanı, bir etkinlik alanında bulunarak bastırdığı bu duyguları dışarıya atarak bununla baş etmeyi de öğrenebilir" şeklinde konuştu.