Sepsis, Saatte 50 Kişi Öldürüyor

Çok tanınmıyor ama kalp krizi, kanser ve AIDS’ten daha fazla görülüyor. Her yıl 6 milyondan fazla yenidoğan ve çocuğun ölümüne yol açan sepsis yüzünden her bir saatte yaklaşık 50 kişi hayatını kaybediyor

Dünyada enfeksiyona bağlı ölümlerin en büyük sorumlusu o... Çok tanınmıyor ama kalp krizi, kanser ve AIDS'ten daha fazla görülüyor. Her yıl 6 milyondan fazla yenidoğan ve çocuğun ölümüne yol açan sepsis yüzünden her bir saatte yaklaşık 50 kişi hayatını kaybediyor.

Aşılar, antibiyotikler ve yoğun bakım gibi modern tıbbın tüm ilerlemelerine rağmen, enfeksiyona bağlı ölümlerin birincil nedeni olan hastalığa, "sepsis" adı veriliyor. Halk tarafından, "kan zehirlenmesi" olarak yanlış tanınan sepsis, tüm dünyada ölümün öncü nedenleri arasında yer alıyor. Sepsis; vücudun bir enfeksiyona karşı verdiği tepki nedeniyle, kendi dokularını ve organlarını yok etmeye çalışması olarak açıklanıyor. Hastalığın solunum, dolaşım ve diğer sistemlerle başlayan bir yetmezlik, zinciri olduğuna dikkat çekiliyor. Bu olaylar zinciri, bütün organ sistemleri etkileyerek, bu sistemlerde bozulmaya, yetmezliğe ve ölüme sebebiyet veriyor. 


HER 1 SAATTE 50 KİŞİ ÖLÜYOR 

Medical Park Bahçelievler Hastanesi Yoğun Bakımlar Koordinatörü Dr. Kadir Doğruer; dünyada çok yaygın olmasına rağmen az tanınan bu sorunun kanser ve kalp krizinden daha fazla ölüme neden olduğunu belirtiyor. Sespisli hastaların yarıya yakınının öldüğü belirtiliyor. Bu sorun çocukluk çağında yıllık ölümlerin yüzde 60-80'ine karşılık geliyor. Her yıl 6 milyondan fazla yeni doğan ve çocuğun ölümüne yol açan sepsisten her bir saatte yaklaşık 50 kişi ölüyor. Uzmanlar her yıl tahmini olarak 20-30 milyon sepsis vakası meydana geldiği belirtiyor. 

10 YILDA 2 KAT ARTIŞ 

Bu sorun nedeniyle hastaneye yatırılan olgu sayısının, son 10 yılda iki katın üzerinde artış gösterdiği belirtiliyor. Uluslararası ve ulusal anket çalışmaları, yoğun bakım ünitesinde tedavi gerektiren sepsis hastalarının yüzde 20-40'ının hastane dışında sepsis geliştirdiğine işaret ediyor. Cerrahi sonrası gelişen sepsis insidansının 1997'den 2006 yılına gelinceye kadar 3 katına çıktığı belirtiliyor. Sepsis; prostat, bağırsak, meme kanseri ve HIV/AIDS'in neden olduğu birleşik ölüm rakamlarından daha fazla ölüme yol açıyor. Sepsis nedeniyle hastaneye yatırılma oranlarının kalp krizi insidansının üzerine çıktığı ve ABD'de bu nedenle hastaneye yatırılan olguların sayısını geçtiği belirtiliyor. Sepsisin dünyada dramatik bir şekilde artmasının farklı nedenleri bulunuyor. Yaşlanan nüfus, yüksek riskli tıbbi müdahalelerin daha fazla gerçekleştirilmesi ve enfeksiyonların ilaca dirençli hale gelmesi nedenler arasında bulunuyor. Gelişmekte olan dünyada yetersiz beslenme, yoksulluk, aşılara ulaşamama ve tedaviye zamanında başlanamama ölüme katkıda bulunuyor. 

TEŞHİSİ ZOR BİR HASTALIK 

Dr. Kadir Doğruer, sepsisin temelinde enfeksiyon bulunduğunu medikal teknolojinin ilerlemesi ile sepsiste bir artış gözlendiğini belirtiyor. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı hem dirençli mikroorganizmaların gelişmesine hem de herhangi bir sorun olduğunda vücudun yeterli savunma gösterememesine neden oluyor. Çocukluğundan beri antibiyotikli tavuklar ve GDO'lu gıdalarla beslenen bir kişide enfeksiyon ve buna bağlı sepsis gelişimi daha kolay gerçekleşiyor. Sepsis teşhisi zor bir sağlık sorunu olarak biliniyor ve bu tanının genellikle çok geç konulduğu belirtiliyor. Sepsisin tanısında kullanılan klinik semptom ve laboratuvar bulgularının spesifik olmadığı belirtiliyor. Çocuklarda, belirti ve bulgular belirsiz olup sepsisin getirdiği yıkım hızla gelişebiliyor.

HEKİMLER TANIDA DİRENİYOR 

Dr. Kadir Doğruer, hastalığa geç teşhis konulmasının en önemli nedenlerinden birinin de hekimlerin teşhiste direnmesi olduğunu söylüyor. Sepsisin belirtileri başka birçok hastalıkla karıştırıldığı için ilgili doktorun sespisi tanıması ve "Hasta sepsis olabilir" olasılığını da düşünmesi gerekiyor. Doğruer, sepsisteki algı gecikmesinin bir numaralı nedeninin sağlık profesyonellerinin sepsis tanısı koymada gösterdikleri direnç olduğunu söylüyor. 

 YAŞAM ŞEKLİ ETKİLİ OLUYOR 

Hekimin bu tanıyı koymaktan kaçınmasının en büyük nedeninin bunu bir doktor hatası olarak algılaması olduğu belirtiliyor. Oysa sepsis, sadece enfeksiyona bağlı olarak oluşmuyor. Ameliyat sonrası gelişmesi bunun cerrahi bir suç olduğunu göstermiyor. Arkasında yatan neden, uygulanan tedavi yöntemi olsa da kalıtsal yapının bundan daha öncelikli olabileceği belirtiliyor. Bu sorunda kişinin bağışıklık sistemi ya da yaşam şekli de etkili oluyor. Önemli olanın; sepsisin tanısının konulup doğru tedavi yönteminin uygulanması olduğu belirtiliyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Genel-sağlık Haberleri