Sanat terapisi sadece modern bir buluş değil, kökleri çok eskilere dayanan evrensel bir tedavi yöntemidir. Antik çağda mağara duvarlarına resim yapılması, ölülerin mumyalanması, tören maskelerinin oyulması, parşömen üzerine resim yapılması ve modern zamanlarda baskı yapılması, macun ve çamurla çizim yapılması, kalıp yapımı gibi örnekler bu durumu gösteren örneklerdir. Ruhun gerçekliğini şekiller ve çizgilerle yansıtarak insanları iyileştirmeye odaklanırken, onun entelektüel temelini oluşturan sanat, gerçeküstücülük, dışavurumculuk, fenomenoloji ve varoluşçulukla doğrudan ilişkilidir. Bu ilişkinin felsefi ve psikolojik yönleri bilinmeden, tamamen insani bir konu olan sanat terapisini anlamak ve uygulamak, görüntülerin, çizgilerin ve şekillerin entelektüel ve büyülü derinliğini kavramak için yeterli olmayacaktır. Sanat, ruhsal farkındalık ve yansıma yöntemi olarak terapi yoluyla iyileştirme gücüne sahipse, kendini gerçekten tanımanın ve gerçekleştirmenin en iyi yolu olarak da görülebilir. Fenomenoloji, 19. yüzyıl psikolojisini derinden etkileyen çağdaş bir felsefi akım olan varoluşçuluk, aksiyoloji ile teori, epistemoloji, sanat psikolojisi ve sanat terapisi arasındaki doğal ilişkiyi vurgulayan eleştirel bir felsefi yöntemdir.
İLGİLİ İÇERİKLER
Makalenin amacı, sanat terapisinin tarihsel süreçteki psikolojik bağlamını, sanat terapisi bağlamını psikolojik bir kabul olarak ele almaktır. Yöntem olarak ulusal ve uluslararası araştırmalar yapılmakta, araştırma için gerekli verileri sağlayacak çalışmalar, makaleler, sempozyumlar ve konferanslar incelenip taranmıştır. Araştırmada aranan ve elde edilen bilgiler çalışma kapsamına alınmış ve literatür tarama yöntemi kullanılmıştır.
Makalenin devamına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.