İDİL DEMİREL / Sabah Günaydın
Ay Danışmanlık ve Eğitim Merkezi bünyesinde yaklaşık iki ay önce başlayan 'Sanat Terapisi' çalışmaları, şehirli kadının yalnızlığıyla, çevresinin beklentileriyle kısacası kendisiyle 'barışmasını' sağlıyor. Dört hafta süren terapi sırasında, farklı konu başlıkları altında kendinizi anlatan eserler meydana getiriyorsunuz. Mesela bir çicek çiziyor. Onun sizin için ne anlam ifade ettiği üzerine konuşuyorsunuz. Ama 'güzel-çirkin', 'doğru-yanlış' diye eleştirilmiyor, kendinizle yüzleşiyorsunuz. 'Sanat Terapisi' konusunda Amerika'da iki yıl eğitim alan Hale Gencel ve psikolog Şeniz Ünal, özellikle orta yaş döneminde kendini sorgulayan kadınlara çok iyi gelen 'Sanat Terapisi'ni anlattı.
KAYGI YOK
Şeniz Ünal: Bu terapi "Hayatımın geri kalan kısmını da aynı şekilde mi geçireceğim" diye soranlar için... Bana bu tarz bir terapiyi Ay Danışmanlık bünyesi içinde isteyip istemediğim sorulduğunda, birçok insan gibi ben de en başta şüpheyle yaklaştım. Ancak Hale'nin profesyonelliği, terapinin etkisini gözlemlediğimde bunu geniş kitlelere yaymak istedim. Bir kere çok etkili ve katılanı kesinlikle acıtmayan bir yöntem. İkincisi psikolog kelimesi bile birçok insanı rahatsız ediyor. İnsanlar psikoloğa gitmekten çekiniyor. Oysa bu terapi ile kısa bir süre içinde sizi engelleyen sorunların farkına varıyorsunuz.
Ş.Ü.: Kadınlar... Günümüzde ve çevremizde birçok mutsuz ve yalnız kadın var. Bu kadınların birçoğu aradıkları erkeği ve ilişkiyi bulamıyorlar. Mutluluklarını da, bu ilişkiye bağladıkları için büyük bir umutsuzluğa kapılıyorlar. Bu kadınlar ardı ardına başarısız ilişkiler yaşıyor ve sonsuza kadar yalnız kalacağım şeklinde bir paniğe kapılıyorlar. 'Sanat Terapisi' bu tür kaygılar yaşayan kadınların içinde bulundukları süreci anlamalarını sağlıyor.
Ş.Ü.: Yargılanmadan kendinizi ortaya koyuyorsunuz. Önemli olan da bu. Sokakta o kadar çok yargılanıyoruz ki, kendimizi tüm çıplaklığıyla ortaya koymaktan çekiniyoruz. Oysa, sanatta ayıp, kötü, yanlış gibi kavramlar yok! Bize gelenler, buradaki aktivitelere katılıp kendilerini rahat bir şekilde ifade edebiliyorlar. Bir yandan bir şeyler yapıp, diğer yandan bir şeyler keşfedip, keşfettiklerini de değiştirmek istiyorlar.
Ş.Ü.: Daha rahat davranmaya başlıyor ve içinde bulundukları anı yaşamaya çalışıyorlar. Ne zaman ki siz şu anı yaşamıyorsunuz, içinizdeki keşkeler sizi yönetiyor. O zaman mutlu olamıyorsunuz. Bu terapiyle kendinizle yüzleşiyorsunuz.
DÖRT HAFTALIK KURSUN ÜCRETİ 390 TL!
'Sanat Terapisi'ne gelenlerin büyük kısmı orta yaştaki kadınlar. Şeniz Ünal bununla ilgili olarak, şöyle konuşuyor: "Orta yaş gruplarımız var. Maksimum altı kişiyle çalışıyoruz. Orta yaş insan yaşamında önemli bir dönem. Çünkü kişiye yeniden ergenliğini yaşatıyor. 30'unu geçmiş olan kişi yeniden 'Ben kimim?', 'Nereye gidiyorum?', 'Hayat bu mudur?' diye sormaya başlıyor. Evliysen de bekarsan da aslında bu bir sorun." 'Sanat Terapisi', salı ve cumartesi günleri 10.30-12.30 saatleri arasında Ay Danışmanlık'ta yapılıyor. Katılım ücreti 390 lira.
EVLENECEĞİNİZ ERKEK PRENS DEĞİLDİR!
Ş.Ü.: Kadınlar, yaratan varlıklar. Bir şeyi doğurup, yaratıp, şekillendirmeleri lazım... Bu çocuk olur, işi olur, eşi olur. Kadın, bu yaratma duygusu beslendiği sürece mutludur.
Ş.Ü.: Evlendiğiniz insana sizi kurtaracak prens gözüyle bakarsanız, o kişinin sırtına inanılmaz bir yük yüklersiniz. Kadınlar, mutlu bir evlilik için erkeğe, kendilerini kurtaracak prens gözüyle bakmamalı. O evlilik zaten baştan dengesiz olarak başlar. 'Beraber bu yolda yürüyeceğiz' diyerek, evliliğe başlarsanız, o evlilik daha başarılı olur. Kadınlar, baştan şöyle tektaş, şöyle ev, şöyle düğün diyerek başlıyor. Şimdi, adam daha bu adımı atmadan dev gibi bir borç yığınının altında kalıyor. Kadınlar, şapkayı önlerine koyup şöyle bir düşünmeli artık. Evlenmeden önce, bu terapiye katılmak kadınlara iyi gelebilir.
EMPATİ SAĞLIYORUZ, İLİŞKİYE KALİTE KATIYORUZ!
H.G.: Her hafta farklı bir tema var. İlk hafta güven teması işleniyor. Güven ilk taş... O yüzden onunla başlıyoruz. Önce grup içinde güven oluşturuyoruz, böylece kendilerinden bahsederken daha rahat oluyorlar. Sonra da ilişkilerin temeli olan güven konusunu, gelenlerin iyice irdelemesini sağlıyoruz. Kişinin kendisine ve çevresine güveni çok önemli... Bu, tüm yaşam kalitesini etkileyen bir şey zaten. Empati sağlanıyor ve ilişkiler daha kaliteli bir hale geliyor.
H.G.: İkinci hafta geçmişte neyi bilmediğimiz üzerine çalışıyoruz... Amacımız geçmişi tamamen irdeleyip, geçmişle ilgili derdimizi tamamen halletmek... Geçmişi halletmeden gelecekle ilgili bir şeyi çözebilmemizin imkanı yok! Üçüncü hafta hayattaki rollerimiz üzerine çalışmalar yapıyoruz. Kimliklerimiz ve kimliklerimizin bizim için önemi hakkında konuşuyoruz. Önceliklerimize uygun bir şekilde mi yaşıyoruz? Dördüncü hafta ise sadece katılımcılara özel...