Medikal aile terapisinin köken olarak şizofren hastalarla yürütülen aile araştırması projesine dayandığını belirten Demir, zaman içinde pek çok farklı problem alanlarında kullanılmak üzere aile terapisi yaklaşımının geliştiğini söyledi. Merve Umay Candaş Demir, "Bunlar arasında klinisyenin beceri alanları ve ailenin ihtiyacına yönelik olarak; Sistemik Aile Terapisi, Yapısal Aile Terapisi, Stratejik Aile Terapisi, Psikanalitik Aile Terapisi, Yaşantısal Aile Terapisi, Yapılandırmacı Aile Terapisi, Bilişsel-Davranışcı Aile Terapisi, İşlevsel Aile Terapisi, Bağlamsal Aile Terapisi, Çözüm Odaklı Aile Terapisi, Medikal Aile Terapisi sayılabilir" dedi.
Problemlerle başa çıkabilen aile sağlıklıdır
Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, sağlıklı ailelerin bazı özellikleri olduğunu belirterek "Ailelerin iletişim tarzları, ev içi süreçleri, problemlerle başa çıkma becerileri sağlıklı aile olup olmadıklarını belirlemektedir. Bilimsel araştırmalara baktığımızda genellikle kültürden bağımsız olarak, her toplumda sağlıklı ailelerin değişime uyum sağladığını, uygun sınırlar koyduğunu, ilişkilerini açık iletişimler üzerine kurduğunu, sorumluluk almayı desteklediğini, birbirlerine güven verdiğini ve gelecek hakkında iyimser olduğunu göstermektedir" dedi.
Aileniz bu özelliklere sahipse sağlıklı demektir
Demir, yapılan çalışmalarda sağlıklı ailelerin özelliklerinin şöyle belirlendiğini kaydetti:
- -Duygularını paylaşma ve anlama,
- -Bireysel farklılıkların kabul edilmesi,
- -İlgi ve sevgi duygusunun iletilmesi,
- -İş birliği,
- -Mizah duygusu,
- -Temel gereksinimleri karşılama,
- -Çatışmaya girmeden sorunların çözümü,
- -Karşılıklı takdir duygularının sağlanması,
- -Sorunlarla başa çıkma becerileri kazanmış olmak,
- -Aile bireylerine ve aileye bağlılık,
- -Karşılıklı kıymet bilme ve yakınlık,
- -Birlikte zaman geçirmeye istekli olma,
- -Etkili iletişim örüntüleri,
- -Yüksek düzeyde dini uyum,
- -Kriz durumlarıyla baş edebilme yetisi,
- -Aile bireylerini destekleme/cesaretlendirme,
- -Rollerin açık şekilde belirlenmesi.
Aile içi uyum, yaşam koşulları nedeniyle bozuluyor
Aile içinde düzen ve uyumun günümüz yaşam koşulları nedeniyle bozulabildiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, "Teknolojinin gelişmesi, bireyselleşmenin artması, bilgiye daha kolay ulaşılması gibi noktalar bu konunun en önemli nedenlerindendir. Günümüzde aile içi uyum bozulması kolay bir noktaya gelmiştir. Özellikle aile üyelerinin örneğin çalışan anne baba olmak gibi hızla değişen rollere uyum sağlayamamaları, aile içindeki iletişim ve etkileşimi bozmaktadır. Bu değişen roller aile üyelerinin sosyal ve ruhsal varlığını bozmaktadır. Bu nedenlerden dolayı modern toplumda çeşitli problemler yaşayan ailelere destek sağlamak üzere geliştirilen hizmetlerden biri de aile terapisidir" dedi.
Medikal Aile Terapisi nedir?
Medikal Aile Terapisinin kişiyi biyo-psiko-sosyal-ruhsal bir varlık olarak ele aldığını belirten Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, şu bilgileri verdi:
"Uygulamada hastanın aile ile olan ilişkisi, hastanın diğer sağlık çalışanları ile olan ilişkisine, işbirliğine odaklanır. Temel çıkış noktası, biyolojik özellikleri olmayan psikososyal sorun olamadığı gibi psikososyal özellikleri olmayan bir biyomedikal sorun alanının olamayacağıdır. Medikal Aile Terapisi sadece psikiyatri alanında değil, tıbbın diğer hastalık grupları ile de çalışılabilir bir yöntemdir ve tedavinin bir parçası haline getirildiğinde hem hastanın primer hastalıkla mücadelesinde önemli rol oynar hem de hastalık sebebiyle zarar görme ihtimali olan aile içi ilişkileri korur."
Medikal Aile Terapisi neden önemli?
Medikal Aile Terapisinin var olan tedavilerin eksik birkaç noktasını ortaya koyduğuna dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, bu noktaları şöyle sıraladı:
Descartes'ın Yanılgısı; Descartes beden-zihin ayrımını yapmıştır. Bu noktadan yola çıkarak fiziksel ve zihinsel sağlık birbirinden ayrılmış ve tedavileri de kopma noktasına gelmiştir. Aslında günümüzde önemi vurgulanan şey fiziksel ve zihinsel sağlığı bir arada düşünmek ve tedavide ele almaktır.
Ailenin rolünü küçümsemek; çoğu tedavi yöntemi aileyi dışsallaştırıp tedaviye odak noktaları olan hasta ile devam ederler. Ancak Medikal Aile Terapilerinde aile "hastanın içinde yaşadığı güçlü kişiler arası ilişkilerinin olduğu bir alan" olarak görülür. Hastayı bu güç alanında ayırmak tedaviyi parçalar ve zorlaştırır.
Aile ile tedavi ekibi arasındaki iletişimsizlik; kronik hastalık süreci mevcutsa ve uzun süreli tedaviler gerekiyorsa aileler sürecin dışında kalmakta, bu hem aileyi endişelendirmekte hem de tedavinin önemli bir parçası olan ailenin süreçte eksik rol oynamasına neden olmaktadır. Medikal Aile Terapistleri aile üyeleri ile tedavinin önemli bir yönü olan sağlık ekibi arasında bağlantı görevi görür. Medikal Aile Terapisi uygulamaları 1970'ler ve 1980'lerin başlarında biyolojik ve psikososyal alan arasındaki bu boşluğu doldurmak için o dönemlerde tıp alanında aile hekimleri ile evlilik ve aile terapistlerinin birlikte çalışması ile başladı. Ülkemizde de bu konudaki eksikliklerden biri aile hekiminin yanında evlilik ve aile terapistlerinin de çalışma sürecine dâhil olmamasıdır. Evlilik ve aile terapistlerinin öncelikli olarak aile hekimleri ile işbirliğinde çalışmaları, hastanelerde ailelerin sürece dâhil edilmeleri belki de pek çok soruna çözüm olacak, tedaviyi kolaylaştıracak, hastalık sebebiyle yaşanacak olan aile içi gerilimin önüne geçecektir.
Aile desteğinin tedavideki rolü önemli
Ailenin tedavideki önemine işaret eden Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, "Ataklar şeklinde gelen, devamında kronikleşebilen, fiziksel, ruhsal sağlığı ve toplumsal işlevselliği bozan, kişinin gündelik rutinini engelleyen hem fiziksel hem de ruhsal hastalıklarda aile desteği çok önemlidir. Hasta olan kişinin hastalıkla bireysel mücadelesinin zor olmasının yanında eğer süreci anlamayan, yeterli özeni ve desteği göstermeyen ya da fazla ilgi ile durumu abartarak yaşayan aileler süreci daha da zorlaştırmaktadır" dedi.
Hastalığın gidişatı olumsuz etkileniyor
Hastanın aile desteğinden mahrum kaldığında hastalıkla mücadele gücü azalmakta, hastalığın gidişatı olumsuz etkilenebildiğini kaydeden Demir, "Örneğin MS hasta grubuyla çalıştığım dönem kadın hastalarımdan sık sık eşlerinin kendilerini, hastalıklarını anlamadığı, ev işi yapmaları yönünde zorladığı gibi geri dönütler almıştım. Oysaki MS hastaları bazı durumlarda motor becerilerinde güçlük yaşamakta ve yürümek konusunda dahi zorlanmaktadırlar. Aileye bu noktada psikoeğitim vermek, hastalığın ciddiyetini anlatmak ve ailenin işbirliğini almak önemlidir. İlaç uyumunun önemli olduğu psikiyatrik hasta gruplarında ise yine ailenin desteğini almak tedavinin "tam" olması için önemlidir. Bu noktalarda Medikal Aile Terapisi desteğinin uzun vadede ülkemizde de artarak devam etmesi hem hastalara destekleyici olacağını hem de aile içi ilişkilerin korunması, hastalığın aile üzerinde yarattığı etkinin doğru yönlendirilmesi, sağlıklı bir tedavi süreci gibi avantajlar sağlayacağını düşündürmektedir" diye konuştu.