Ruh Sağlığı Yasası Bazı Mesleklerin Hegemonyasını Pekiştirecek

MHP tarafından hazırlanan ruh sağlığı yasası teklifi tartışmalara sebep oldu. Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi psikoterapist Murat Paker’e göre yasa mevcut haliyle var olan sorunlara çözüm üretmekten uzak. DW'te yer alan haberin aytıntıla

Bahçeli’nin açıkladığı MHP’nin ruh sağlığı yasa tasarısını uzmanlar değerlendirdi. Psikoterapist Murat Paker’e göre politik kutuplaşma psikolojik sorunları tetikler, antidepresanla da düzelmez.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin geçen hafta düzenlenen grup toplantısında, toplumda artan şiddet olaylarının önlenmesi için “Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı”na ihtiyaç olduğunu söyledi.

Partiden yapılan açıklamada tasarının, Genel Başkan Yardımcısı Deniz Depboylu’nun, konunun uzmanları ve sivil toplum kuruluşlarıyla uzun soluklu çalışmasının ürünü olduğu belirtildi. 

Grup Başkanvekili Erkan Akçay da tasarıya acilen neden ihtiyaç duyulduğunu şu sözlerle anlattı: “Karmaşıklaşan ve gittikçe de zorlaşan yaşam şartları karşısında bireyler fiziksel ve maddi sorunların yanı sıra ruhsal olarak da zorlanıyor. Ruh sağlığı hizmetleri alanındaki hizmet alan ve hizmet verenlerin sorunları da buna paralel olarak artmaktadır.”

“Ruh sağlığı yasa tasarısı MHP’ye ait değil”

DW Türkçe’ye konuşan ve tasarıyı değerlendiren Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Ömer Böke ise sözlerine, yasa tasarısının MHP’nin çalışması olmadığını belirterek başlıyor. Böke’ye göre tasarı, başkanı olduğu derneğin hazırladığı, daha sonra da diğer dernek ve uzmanların da katılımıyla ortaya çıkan taslakla oluşturuldu. Böke, aynı zamanda psikolojik danışman da olan Depboylu'nun bu süreçte katkısı olduğunu ise yadsımıyor. 

“Tasarı, MHP’den çok dernekler grubunun bir çalışması” diyen Böke, tasarının yasalaşması durumunda ruh sağlığıyla ilgili aksaklıkların düzeleceğinden umutlu. Sözlerine şöyle devam ediyor Böke: “Hastaların hizmete erişimleri daha da kolaylaşacak. Hastalık ortaya çıkarsa hastanın kötüleşmesine engel olacak çalışmalar yapılacak. Ayrıca hastaların aldığı hizmetlerin koşullarının iyileşmesi için sivil toplum kuruluşları da dahil tüm kuruluşlara ve tüm kamu kurumlarına iş düşecek.”

“Türkiye nüfusunun yüzde 17,2’si ruhsal sorun yaşıyor"

Tasarıda, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı’nın verilerinden de faydalanılmış. Buna göre Türkiye’de tanı konabilecek durumda ruhsal sorun yaşayan yurttaşların oranı yüzde 17,2. Bu oran, nüfusun altıda birine tekabül ediyor.

Böke’ye göre yüzde 17,2’lik rakam dünya ile kıyaslandığında çok da yüksek değil. Psikolojik rahatsızlıkların hem genetik hem de yaşam koşulları ve stresle ilişkili olduğunu söyleyen Böke, “Yaşam şartlarında zorlanma arttığında hastalıklar da artar. Son zamanlarda ülkemizde pek çok açıdan zorlanma yaşandığı da bir gerçek. Bu nedenle Türkiye’de ruhsal hastalıkların artışından bahsedebiliriz” diyor.

“MHP’nin yasa tasarısı geçerse kaos olur”

DW’ye Türkçe’ye konuşan diğer bir isim İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi psikoterapist Murat Paker’e göre ise tasarı, dünya standartlarının epeyce uzağında. Türkiye’nin böyle bir yasaya ezelden beri ihtiyaç duyduğunu söyleyerek söze başlayan Paker, şöyle devam ediyor: “Yasanın bu haliyle çıkması, daha fazla kaos bile getirebilir. Psikiyatristler, psikologlar, klinik psikologlar, psikolojik danışmanlar, psikiyatrik hemşireler, sosyal hizmet uzmanları gibi meslek gruplarının tanımlarının dünya standartlarında yapılabiliyor olması lazım. Bu yasa tasarısıysa bunu getirmiyor. Bunlar olmadan, çeşitli meslek gruplarının hegemonyası altında çıkarılacak yasa, Türkiye’deki ruh sağlığı problemlerine yanıt olmaktan çok uzak olacaktır.”

Paker’e, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı’nın, Türkiye’de son beş yılda antidepresan kullanımının yüzde 56 oranında arttığı ve 12 milyon 158 bin kutuya çıktığı yönündeki verisini de sorduk.

Türkiye’de psikoterapi hizmetlerine ulaşımın kısıtlı olduğunu, bu nedenle de psikolojik rahatsızlığı bulunanlara kolaya kaçılarak antidepresan verildiğini belirten Paker şunları söylüyor: “Antidepresanlar ağrı kesici gibidir. Hastalığı tedavi etmez, yalnızca etkilerini yatıştırır. Bu ilaçlar çoğu zaman lüzumsuz yere kullanılıyor.”

Paker, MHP’nin tasarısında yer alan Türkiye'de vatandaşların yüzde 17,2’sinin psikolojik rahatsızlığı olduğu yönündeki veri içinse “Türkiye nüfusu için bu rakam daha yüksek olabilir. Bir de Suriye’deki savaştan kaçıp gelen sığınmacıların yaşadığı psikolojik travmayı katarsanız, şu an Türkiye’deki sayının bunun çok üzerinde olduğunu söyleyebiliriz” diyor.

“Örselenmiş milyonlarca insan var”

Paker’e göre Türkiye’de insanların yaşadığı psikolojik rahatsızlıkların temelinde sosyo-politik ve ekonomik nedenler bulunuyor. Akademisyen, sözlerini “Türkiye, ekonomik, sosyal ve politik şiddet anlamında pek çok dalgadan geçen bir toplum. Örselenmiş milyonlarca insan var ve psikolojik olarak bundan çok etkileniyorlar” diyerek açıyor.

Yasa tasarısını hazırlayan MHP’nin, ülkedeki politik kutuplaşmanın taraflarından biri olduğunu hatırlatarak “Peki, politik kutuplaşma insanları nasıl etkiliyor?” diye sorduğumuz Paker şu yanıtı veriyor: “İçinde yaşadığınız, eviniz olarak gördüğünüz toplumda düşmanlaştırıldığınızda, itilip kakıldığınızda, iftiraya uğradığınızda, işinizi kaybedip sosyal ölüme terkedildiğinizde depresif şikayetleriniz artar. Dolayısıyla politik polarizasyon, toplumun bir arada yaşamasını zorlaştıran, insanları psikolojik açıdan zora sokan etkenler arasındadır. Üstelik antidepresan kullanarak da düzelmez.”

Psikolojik destek alanların ortak sorunu: Yaşam şartları ve ekonomi

Peki, psikolojik destek alanlar, antidepresan kullananlar ne diyor, neler yaşıyor?

DW Türkçe’ye konuşan 37 yaşındaki Zuhal Pamuk, el sanatlarıyla uğraşıyor. Yaşam şartlarının düşük olması ve ekonomik sorunlar nedeniyle kendisine "kaygı bozukluğu” teşhisi konmuş. Yaklaşık iki haftadır antidepresan kullanıyor. Terapileri ise bırakmak zorunda kalmış. Zira özel terapi seanslarını devam ettirecek bütçesi yok.

Evrim Yakar ise gazeteci. 35 yaşındaki kadın, sürekli halsizlik ve ağlama hali nedeniyle psikoloğa başvurmuş. Bütçesi kısıtlı olduğu için psikolojik desteği yakını olan bir uzmandan alıyor. "Ağır depresyon” teşhisi konan Yakar’ın gerekçeleri de benzer: Stres, ekonomik zorluk ve mesleğine bağlı olarak hissettiği baskı.

Mehmet Sayın, 46 yaşında bir öğretmen ve darbe girişimi sonrasında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerden biriyle işinden ihraç edilmiş. İki çocuk babası Sayın, hakim karşısında suçsuzluğu ispat edilerek aklansa da işine geri dönememiş. Bir yıldır psikolojik destek alıyor. Çalışmadığı için özel terapilerin ücretini zaman zaman ödeyemiyor, bu nedenle de seansları aksatıyor. Terapilerin kendisine iyi geldiğini söyleyen Sayın da sekiz aydır uzman tavsiyesiyle antidepresan kullanıyor. 

Not: Psikolojik destek alanların isimleri değiştirilmiştir.

Tunca Öğreten

© Deutsche Welle Türkçe

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Psikoloji Haberleri