Derleyen: Maruf BEÇENE
Quasimodo Sendromu: Dismorfik Bozukluk
Bu rahatsızlığa sahip olan kişi, görünümünde kusurlar olduğunu düşünmekte ve bu durumu takıntılı hale getirmektedir. Aslında var olmayan bu kusurlar, birey tarafından sürekli olarak kabul edilir ve günlük yaşamına olumsuz etki eder.
Quasimodo sendromu, Victor Hugo'nun Notre Dame kamburundaki quasimodo karakterinden esinlenerek ilk kez 1886'da İtalyan psikiyatrist Enrico Morelli tarafından tanımlanmıştır.
Sendroma sahip kişi, görüntüsünden memnun değildir. Kendisini çirkin ya da eksik hisseder. Aynaya her baktığında hayali bir kusurla karşılaşır ve bundan aşırı etkilenir. Vakaların büyük çoğunluğu olmayan kusurları nedeniyle insan içine çıkmaz istememe, kendini eve kapatma, sosyal izolasyon vb sosyo-fobik reaksiyonları eş zamanlı olarak yaşarlar.
Bireyler, devamlı olarak beğenmedikleri bölgelerini kontrol eder ve başkalarıyla kıyaslarlar. Günde ortalama 3-6 saat kusurlu buldukları yerleriyle uğraşırlar. Fikir alma ihtiyacı duyarlar, hayali kusurlarının nasıl göründüğünü sorgularlar.
Sosyal medyanın bu sendromu tetiklediğini belirten Uzman Psikolog Sena Sivri, üç önemli belirtiyi anlattı:
"Uzman Psikolog Sena Sivri, Quasimodo Sendromu ya da diğer adıyla Beden Disformik Bozukluğu olan kişilerin sürekli aynada kendilerini inceleyip her seferinde yeni bir kusur bulduklarını belirterek “Bu düşünsel uğraşlar kişinin işlevselliğinde bozulmaya neden olur. Bu durumun yarattığı mutsuzluktan dolayı kişi içine kapanır, kendi görüntüsünden duyduğu memnuniyetsizlikten dolayı iş ve sosyal hayatından uzaklaşır, daha ilerlediğinde evden çıkamaz hale gelebilir hatta çok ilerlemiş durumlarda intihar girişimlerine yol açabilir” dedi.
Bu sendromun genellikle ergenlik döneminde ortaya çıktığını, genetik yatkınlığın yanı sıra toplumsal normlar ve sosyal medyanın dayattığı güzellik algılarının da tetikleyici olma özelliği taşıdığını belirten Uzman Psikolog Sena Sivri, bu sendromun 3 önemli belirtisini anlattı:
Kişinin kendini aşırı inceleyip eleştirmesi, sürekli kendi görüntüsünde kusur bulması temel belirti olarak karşımıza çıkıyor. Kişinin çok vaktini alan bu incelemeler özellikle yüz bölgesinde yoğunlaşıyor. Kişi, etrafındaki herkesten kusurlu bulduğu bölgeleriyle ilgili fikir alma ihtiyacı içinde oluyor; hayali kusurlarının nasıl gözüktüğünü sorup kendisini çirkin kabul ediyor. Diğer insanların hatta uzmanların söylemleri inandırıcı olmuyor. Bu kişiler, plastik cerrahlar ve dermatologların kapısını sık sık çalıp küçüklü büyüklü müdahaleler yaptırırken hekimin onay vermediği, gerek görmediği işlem / operasyonlar için ehil olmayan kişilere işlemler yaptırtıp daha büyük hasarlar görebiliyorlar.
Quasimodo sendromu olan kişiler saç ve kıyafet gibi konularda her zaman kararsızlık içinde oluyorlar ve gerçekte var olmayan kusurlarının, etrafındaki herkes tarafından fark edildiğini, çirkin olduğunu düşünüyorlar. Hayatları ile ilgili her alanda güzellik algılarına bağlı yanlış kararlar verebiliyorlar.
Bu sendroma sahip kişiler “Olmaz çünkü çok çirkinim, burnum/gözüm vs. çirkin” gibi cümleleri çok sık söylüyorlar. Hayatları ile ilgili karar almaları gereken noktalarda güzel olmadıklarına dair algıları özgüven eksikliği yaratarak birçok konuda cesaretlerini kırıyor. Aynı zamanda güzelliklerine dair bu obsesyonları birçok alana dair ilgi ve algılarını da bloke ediyor.
Kişi, başkalarınca fark edilmeyen ya da gerçekte olmayan kusurunu ciddi bir kusur veya özür olarak görüyor, devamlı bu sorunla uğraşıyor; bu algısından dolayı tekrarlayıcı davranışlarda bulunuyor. Örneğin aynaya bakma, gizlemeye çalışma, deri/saç yolma, düzeltmeye çalışma, güven ve güzelliğine dair onay arayışı içerisinde olma bunlardan birkaçı.
Kendi özelliklerini başkalarıyla kıyaslarken zamanla yaşam kalitesi bozuluyor, içe kapanıyor hatta evden çıkmak istemiyor. Tek uğraşıları bu kusurlarını düzeltmek için oluyor. Çok ilerlemiş durumlarda, yaşamlarına son verme istekleri ve girişimleri sık görülüyor."
Hastalığa sahip kişiler, psikiyatrdan önce dermatoloji ya da plastik cerrahi kliniklerine giderler. Hayli kusurları nedeniyle utanç duydukları için, bunu kabullenip bir doktora başvurmaları da oldukça zordur. Bir çeşit takıntı durumu gösteren bu rahatsızlık, sosyofobi, obsesif kompulsif bozukluk ve depresyona da yol açabilir.
Kaynak: 1 - hcbtcognitivebehavioraltherapy.com
Kaynak: 2 - Acıbadem Basın Bülteni