Psikolojik iyi oluş her zaman mutlu olma, pozitif düşünme ve iyi hissetme gibi kavramlardan farklılık gösterir. Mutlu olmaya çalışmaktan öte bireyin, kişisel performansını gerçekleştirme gayreti içinde olmasıdır.
"Daha açık bir anlatımla psikolojik iyi oluş, bireyin kendini olumlu olarak algılamasını ve kendisini gerçekçi olarak tanıyarak güçlü yanları ve sınırlıklarının farkında olması ve bununla birlikte kendinden memnun olmasını, özerk ve bağımsız hareket edebilmesini ve yaşamını anlamlı bulmasını kapsamaktadır" (Sarı, Çakır,2016).
Bu konuda araştırma yapan Carl Ryff, psikolojik iyi olma halini altı boyutta ifade etmiştir. Bunlar; kendini kabul, diğerleriyle olumlu ilişkiler, otonomi, çevresel hâkimiyet, bireysel gelişim ve yaşam amacıdır (Sarı, Çakır,2016).
Kendini kabul: Kendini kabul etmek, eksik ya da geliştirilmesi gereken yanlarının farkında olarak kendine onay vermek anlamını taşır. Özsaygı ve özgüveni içerir. Kendini kabul eden birey yaşama sevincini de içinde taşır.
Diğerleriyle olumlu ilişkiler: İnsan sosyal bir varlık olduğu için diğerleriyle ilişki halinde olması kaçınılmaz bir gerçektir. Doyumlu ilişkiler kuran birey aynı zamanda ruh sağlığı yerinde olan bireydir. Bu bağlamdan bakıldığında çevremizle ve meslektaşlarımızla kurduğumuz olumlu ilişkiler psikolojik iyi oluş halini de pekiştirecektir.
Otonomi: Psikolojik iyi oluşta bana göre en önemli boyutlardan biri iç denetime sahip olmaktır. İnsanın kendi kararlarını verme becerisine sahip olması, yaptığı işi ya da eylemi başkaları için değil kendi için yapmış olduğunun idrakinde davranması kendini iyi hissetme yolunda önemli bir adımdır. Onaylanma ya da reddedilme kaygısı nedeni ile hem başkalarına hem de kendimize fayda sağlayacak çalışmalardan uzak durulması kişinin kendi öz denetimi olmadığının da göstergesidir. Özerk bir birey yaptığı işi başkaları için değil kendisi için yapar.
Çevresel hâkimiyet: Diğerleri ile olumlu ilişkiler kurarken çevreden bağımsız olmak düşünülemez. Psikolojik iyi oluşa sahip birey günlük olaylardaki stresi yönetebilen kişidir. Çevresinin farkındadır ve bunları yönetme becerisine sahiptir.
Bireysel gelişim: Gelişime açık olmak, yenilikleri takip etmek, yeniliklere hayatında yer açmak, öğrenme hevesini kaybetmemek, alanı ile gelişmeleri takip etmek, alanı dışında da ilgi duyduğu konuları araştırmak, okumak, yeni deneyimler keşfetmek çabası içinde olan bireyler daha doyumlu hayat sürerler. Bu açıdan bakıldığında bireysel gelişime açık olmak çok önemlidir. Henry Ford’un da ifade ettiği gibi “İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır.”
Yaşam amacı: İnsanı hareket geçiren ihtiyaçlarıdır. Maslow prensibine göre fizyolojik ve güvenlik ihtiyacından sonra ait olma ve sevgi ihtiyacı gelir. Kişiler bu ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra itibar kazanma amacı ile eylemlerde bulunurlar. Son olarak kendini gerçekleştirme ihtiyacı ile anlamlı bir hayat yaşamak için kendilerine amaçlar edinirler. Ancak hayatın anlamı öyle kolay bulunmaz. Doğru soru belki hayatımın anlamı ne olmalıdır. Sizi yaşama bağlayan her şey sizi harekete de geçirecektir. Bana göre ise “Hayat, ona yüklediklerinle anlamını bulur”
Yukarıda saydığımız psikolojik iyi oluşu destekleyen faktörler günlük yaşamda karşılaştığımız sorunların üstesinden gelme becerisi sağlayarak özümüzdeki iyi olma haline ulaşmamızı da sağlar. Nasıl koca bir dağ güneşli, bulutlu, fırtınalı ya da karlı havada orada kalıyor ve onu zorlayan hava şartından sonra bile aynı hali ile duruyorsa, insanlar da yaşam içindeki durumlar karşısında aynı şekilde olayları gerçekçi biçimde değerlendirerek varoluşunun tadını çıkarabilir.
Psikolojik Danışman Dilek Söylemez / Pembenar Milliyet