Aktüel Psikoloji / Haber Merkezi
Aktüel Psikoloji’nin belirli aralıklarla ziyaretçilerine yönelttiği anket sorularıyla ziyaretçi eğilimlerini ölçme ve buna bağlı ziyaretçi taleplerini karşılamayı amaçlıyoruz. Bu amaçla geride bıraktığımız günlerde ziyaretçilerimize “İhtiyaç Duyduğunuzda Psikolojik Destek Alır Mısınız?” sorusunu yönelttik. Ortaya çıkan tablo psikoloji biliminin ve psikolojik destek anlayışının pozitif bir seyir izlediğini ve Türkiye toplumunun ruh sağlığı hizmetini onayladığını gösteriyor. Toplam 491 Tekil IP den yanıtlanan Ankette, ziyaretçilere yöneltilen sorular ve cevaplarla ilgili istatistikler şöyle oluştu:
Buna göre; İhtiyaç duyduğunda psikolojik destek alacağını belirten katılımcıların oranı %59.06 iken, sorunu kendi yöntemleriyle çözme taraftarı olanların oranı ise % 25.05 olarak belirlendi. Psikolojik desteği gerçekçi bulmayan ve buna inanmayanların oranı % 7.33 da kalırken kararsızların oranı % 6.11 de kaldı. Destek aldığını kimseyle paylaşmak istemeyenlerin oranı ise % 2.44.
Anket sonuçlarıyla ilgili Aktüel Psikolojiye değerlendirme yapan İstanbul İl Ruh Sağlığı Müdürlüğü Birim Şefi Cüneyt KAYHAN şunları söyledi:
“Türkiye gibi ruh sağlığı alanında içeriksel ve teknik gelişimini henüz tamamlayamamış bir ülkede Psikolojik desteğe yönelik olumlu bakışın % 59 olması ciddi bir oran. Bu oran ruh sağlığı konusunda arzulanan kitlesel bilinçlenmenin olumlu seyir izlediğini göstermektedir. Çoğumuzun malumu destek ihtiyacı oluşan birçok kişi “Ben Deli miyim?” Psikolojik destek ağır akıl hastalıklarına özgü bir talep” diyerek alınması gereken bu destek ilişkisini reddetmekte. Ortaya çıkan bu tablo, destek gereksinimi ile gerçekçi olmayan önyargılı değerlendirmelerin ve buna bağlı oluşan yanlış anlayışın paralel olarak algılanmadığını göstermesi açısından anlamlıdır. Psikolojik desteğe inanmayanların oranı % 7,33. Bence bu da önemsenmeli. Aslında desteğe inanmayanların gerekçesini bilmek ve buna bağlı tedbirler almakta yarar vardır. Bu güvensizlik daha önce alınan desteğin oluşturduğu hayal kırıklığından mı besleniyor, yoksa ruh sağlığı hizmetlerine yönelik bir ön yargı mı? Bunların önemli olduğunu düşünüyorum. Psikolojik desteğe karşı oluşan ön yargının kırılması noktasında en büyük görev ruh sağlığı uzmanlarına düşmektedir. Burada ön plana çıkan temel sorumluluk; iyi bir mesleki bilgi birikimi, bu birikimin pratikte deneyimle desteklenmesi ve bunun doğal sonucu olarak danışanda memnuniyete dönüşmesidir. Çünkü ruh sağlığı konusunda desteğe bakış açısının olumlu olmasını sağlayan alınan hizmette ki memnuniyettir. Desteği alan kişi aynı ya da benzer konuda ihtiyaç duyan bir başka kişiye bu hizmeti öneriyorsa bu, ruh sağlığı konusunda kitlesel bilinçlenmeye en büyük katkıyı sağlar.”