Ak Parti İstanbul milletvekili Rümeysa Kadak’ın Psikologlar Kanunu için online bir toplantı yaptığını ve bu kanunun çıkartılması için çalışmalara başladığını ifade etmesiyle beraber Psikoloji Meslek Yasası tekrar gündeme geldi. Sosyal ağlarda özellikle Twitter da gündemin ilk beş Hashtagı arasına giren #psikologlarkanunu hashtagı kısa bir süre sonra klasik bir çatışma haline gelen Psikolog – PDR çatışmasına dönüştü. Türk PDR Derneği Genel Başkanı Oğuz ÖZAT yapılacak çalışmada PDR’yi dışlayan bir tutumun reel pratiğinin olmadığını ve mesleki ayrımcılığın koruyucu ve önleyici ruh sağlığı çalışmalarına zarar vereceğini ifade ederek yapılacak çalışmalarda yok sayılmalarını kabul etmeyeceklerini net hatta sert bir tutumla ifade eti. Aslında Oğuz ÖZAT sert tepkisinde haklı. 22 yıldır sadece benim takip edebildiğim yasa çalışması girişimlerinde PDR karşıtı söylemler yasanın çıkartılmasından daha önemli bir hedef haline getirildi. Bunu özellikle Türk Psikologlar Derneği, deyim yerindeyse faaliyetlerinin temel amacı haline getirdi. PDR Karşıtı tavır TPD’nin STK olarak ontolojik amacına haline geldi. Bu tutumun bugüne özgü olmadığını süreci takip eden herkes bilir. Bunun en bariz örneği Wisc-R ve şimdiki yeni revizyonuyla WÇZÖ (Wisc-IV) eğitimlerine Psikolojik Danışmanları kabul etmemesi bariz örneklerinden biridir. Bu durumun tabi ki anlaşılır bir yanı var. Nihayetinde TPD PDR mezunlarını Psikoloji Bölümü mezunlarına rakip olarak görüp kendi mezunlarının çıkarı için böyle bir tutum takınması anlaşılır bir durumdur. Ancak burada rekabetin ötesinde içi çelişkilerle dolu bir düşmanlık var. Çelişkiler var çünkü TPD başkanının doktorası ODTÜ PDR bölümünden. PDR bölümü mezunlarının hiçbir şekilde psikolog unvanı kullanamayacaklarını iddia etmek bu nokta da bile çelişkilerle dolu bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımı esas aldığımızda TPD Başkanı Okan Cem Çırakoğlu Akademik ünvanında DR Psikolog unvanı yerine Dr. Psikolojik Danışman unvanı kullanması gerekir. YÖK yasasına göre DR. Psikolojik Danışman yasal unvanıdır. Bu konulara girmeyi istemezdim. Ancak mevzunun sosyal ağlarda tartışıldığı kadar sade olmadığını ve bu konuda çelişkiler karmaşalarla dolu bir atmosferin olduğunun bilinmesinde yarar vardır. Bu karmaşanın beslendiği temel birkaç nokta var. Bunları şu şekilde ifade edebiliriz.
- Her iki bölüm mezunları aynı işi yapacaksa neden iki ayrı bölüm var sorusunun yanıtı yok.
- PDR ruh sağlığı mesleği değil demek sığ bir yaklaşım. Çünkü adında Psikolojik Danışmanlık ibaresinin geçtiği bir bölüm için Ruh Sağlığı Mesleği değil demek mümkün değildir. PDR mezunlarının çalıştıkları okullarda bir takım formaliteler hariç verdikleri hizmetlerin %90’ı psikolojik destek zemini üzerine inşa edilmiş. Çoğunun transkriptinde Fizyoloji, Psikofizyoloji, Çocuk Psikiyatrisi, Yetişkin Psikiyatrisi vb dersler var.
- “PDR mezunları psikoterapi hizmeti vermesin ama psikoloji mezunları okulların rehberlik servislerinde çalışmaya devam etsin” çelişkili yaklaşımı yine TPD başta olmak üzere birçok psikoloji mezunu tarafından dillendirilmektedir. Sen benim sınırlarıma giremezsin ama ben senin yaptığın işleri de yapabilirim yaklaşımı mesleki anlamda narsistik bir yatırım ve yaklaşımdır.
- Başta EMDR olmak üzere BDT, Oyun Terapisi, Çözüm Odaklı Terapi, Psikodinamik yönelimli eğitimler, Çift ve Aile Terapileri eğitimlerine gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde her iki bölüm mezunları katılabiliyor. Katılıp bu anlamda akredite süreçlerini tamamlayan 10 binlerce PDR uzmanı var. Türk Psikologlar Derneği dışında bu ayırımı yapan hemen hemen hiçbir özel veya kamu kurumu yok. Kimlerin Klinik Psikolog olabileceği konusunda da Aile Danışmanlığı yönetmeliğinde de her iki bölüm mezunları -bir takım nüans farklılıkları olmakla beraber- hemen hemen eş değer bir zeminde değerlendirilmiştir.
Tabi şimdiye kadar PDR yanlısı bir görüntü çizmiş olsam da farklı durumlarda var. Örneğin kimler sağlık meslek mensubudur sorusunun cevabı da oldukça önemlidir. Birkaç ay önce CİMER’e konuyla ilgili bir bilgi edinme başvusu yaptım. Psikologlar Sağlık Meslek Mensubu mudur? Diye. Gelen cevabi yazıda 5 ayrı bakanlık psikologların sağlık meslek mensubu olduklarını ifade ettiler. Dayanak olarak 657 sayılı devlet memurları kanunu 36. Madd III. bendini gösterdiler. Bununla beraber PDR mezunlarıyla ilgili bir önceki Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliğinde unvan kısmında Psikolojik Danışman unvanına yer verilmezken Psikolog tanımının karşısında “Psikolog: Üniversitelerin psikoloji alanında lisans eğitimi almış rehberlik ve araştırma merkezlerinde atipik ve uyum güçlüğü olan çocuklara tanılama ve terapi hizmetleri veren personeli” ibaresi yer alıyordu. Yönetmelikte yer alan Psikolog tanımının içinde yer alan bu ibare –Terapi ibaresi– bir çok hukuki zeminde psikologların terapi hizmeti verebileceğine dair en bariz yasal dayanaktı. Psikologlara siz terapi yapamazsınız diyen kişi veya kurumlara psikologlar bu maddeyi dayanak göstererek iddia ve suçlamalara karşı kendilerini savundular. Bu maddenin yer aldığı dönemde ki yönetmelikte Psikolojik Danışmanlarla ilgili böyle bir tanımlamanın yapılmamış olması bir başka karmaşık duruma neden olmuştu. Ancak mevcut Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliğinde yapılan son değişiklikle Psikolog ibaresi çıkartıldı. Hatta kimi çevreler bu değişiklikte Türk PDR Derneğinin mevcut yönetiminin ve PDR uzmanı olan Ziya Selçuk’un MEB bakanı olmasının payı olduğunu ifade ettiler. TPD bu değişikliğin psikologları mağdur edeceğini ifade ederek tepkisini ifade etmişti. Bura da yine ayrı bir çelişki var. Bir önceki Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliğinde Psikolog tanımına hangi gerekçeyle yer verildi şimdiki yönetmelikten hangi gerekçeyle çıkartıldı bunun bir izahı yok. Önce hak ver sonra hakkını elinden al gibi bir mevzu yaşandı. Gördüğünüz gibi mevzunun her tarafı çelişki ve karmaşalarla dolu.
Konunun dikkat çekmek istediğim bir başka yönü daha var o da şu:
Psikiyatri hekimleri iş ve işlemlerinde Psikolog PDR farkı gözetmez genelde. İkisini de eş değer görür. Hekimler, her iki bölüm mezunlarının tüm iş ve işlemlerini yapma konusunda kendisini tam yetkili görür. Onun için iki hısım arasına girmemeği genel bir tutum olarak sergiler. Her ne kadar Türkiye Psikiyatri Derneği Türk Psikologlar Derneği’ne yakın bir tutum sergiliyor olsa da bunun psikiyatristlerin genel bakışını yansıtmadığını söyleyebiliriz. Her iki TPD’nin birbirine yakın bir çizgide durması bilimsel saiklerle değil daha çok politik duruştaki benzerliğe dayanır. Dediğim gibi Psikiyatrislerin çoğu her iki bölüm mezununu aynı yerde görür.
Psikologlar PDR mezunlarının kendilerinin verdikleri hizmetleri veremeyeceğini ancak Psikologların PDR mezunlarının verdikleri tüm hizmetleri verebilecekleri şeklinde bir tutum içindeler. PDR mezunlarını kızdıran bir başka yaklaşım da budur. Madem ben psikoterapi hizmeti veremiyorum peki sen niye okulda çalışabiliyorsun? Neden Rehber öğretmenlik kadrosunda çalışmak istiyorsun?
Gördüğünüz gibi durum bilimsellikten uzak tamamen birilerinin uyduruk kriterlerine göre şekillendirilmeye çalışıyor. Peki doğrusu ve olması gereken nedir?
Yukarıda ifade ettiğim gibi her iki bölüm özel ve kamu kuruluşlarında neredeyse eş değer görülüyor.
PDR MEZUNLARI KLİNİK PSİKOLOG OLABİLİR Mİ?
Klinik Psikolog Yasası’nda her iki bölüm mezunları eş değer olarak değerlendirilmiş. Yasada yer alan ibare şöyle: “Klinik psikolog; psikoloji veya psikolojik danışma ve rehberlik lisans eğitimi üzerine klinik ortamlarda gerekli pratik uygulamaları içeren klinik psikoloji yüksek lisansı veya diğer lisans eğitimleri üzerine psikoloji veya klinik psikoloji yüksek lisansına ilaveten klinik psikoloji doktorası yapan sağlık meslek mensubudur.” Buna göre mevzuatımızda PDR mezunlarının psikoloji uzmanları oldukları resmi olarak tescillenmiştir.
PDR ile PSİKOLOJİ AYNI BÖLÜMLER Mİ?
Aile Danışmanlığı yönetmeliğinde iki bölüm farklı olarak değerlendirilmiş. Buna göre
Psikolog: Mesleki yöntem, test ve teknikleri kullanarak, başvuran aile ve aile bireylerinin durumlarını değerlendirmek ve psikolojik sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalar yapmak. Bu çalışmalara ilişkin kayıtları düzenli tutmak, değerlendirmek ve saklamak,
Psikolojik Danışman: Çocukların gelişimlerini değerlendirmek, sorunu olan çocukları ve ailelerini uygun kurum ve kuruluşlara yönlendirmek, sonucu izlemek ve sevk edildikleri kuruluşlardaki personelle işbirliği içinde Merkezde verilebilecek desteği organize etmek,
Dikkat edilirse Aile Danışmanlığı yönetmeliğinde Psikolog doğrudan çözümün bir parçası olarak tanımlanırken Psikolojik Danışman daha çok önleyici hizmetlerde süreçlerin organize edilmesinden sorumlu olarak değerlendirilmiştir. Bu yönetmelikteki tanımlar “PDR uzmanları problem yaşayan çocukları tespit edip Psikoloğa veya ilgili uzmanlık alanlarına yönlendirir” demek istiyor. Aile Bakanlığı bu ayırıma giderken Milli Savunma Bakanlığının tutumu her iki bölüm mezunları için ayrım veya farklılık içermiyor.
MSB Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği
Millî Savunma Bakanlığı Rehberlik Ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği 4. Maddesinde
“Psikolojik danışma: Danışana rahatlık ve güven duygusu yaşayabileceği bir ortamda, karşılıklı iletişim kurarak, kendisini ve sorunlarını tanıması, kendisi ile ilgili daha gerçekçi bakış açısı geliştirmesi, sorunlarının farkına vararak daha bilinçli karar ve çözümlere ulaşabilmesi için psikolog/psikolojik danışman tarafından uygulanan düzenli ve profesyonel yardım sürecini” ifade eder diyerek her iki bölüm mezununu eş değer olarak görüyor.
Yönetmelik maddelerini özellikle paylaşıyorum. Çünkü hukuk maddi öğeler üzerinden işler. Bir iş veya işlemi yapıyorsanız Twitterda yada diğer mecralarda insanların ne söylediği önemli değil. Yaptığınız iş ve işlemin hukuki bir dayanağı varsa haklısınız.
Bir başka kanun maddesinde psikologlarla ilgili net bir tanım varken PDR ile ilgili bu kadar açık bir tanım yok. Bahsettiğim madde 657 sayılı Devlet memurları kanunu 36. Madde III. Bendi. Bu madde de Psikoloğun sağlık meslek mensubu sınıfında yer aldığı açık bir şekilde belirtilmiştir. Ancak şöyle bir çelişkili durum da burada var. Oda Şu: 22 Mayıs 2014 yılında yayımlanan “Sağlık Meslek Mensupları İle Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş Ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik” 6. Madde yönetmelik ekinde sadece Klinik Psikolog Doğrudan sağlık Meslek Mensubu sayılırken Ek-2’de tanımlanan Psikolog ise sağlık hizmetlerinde çalışabilen diğer meslek mensubu olarak ifade ediliyor. Bunu da Psikolojinin tıbbi uygulamalarıyla ilgili sertifikaya sahip olma şartına bağlıyor. Psikoloji Bölümü mezunu olup bu sertifikanız yoksa “Sağlık Mesleklerinde Çalışan Diğer Meslek Mensubu” olarak bile kabul edilmiyorsunuz.
Özetle durum şu:
Sadece PDR lisansına sahip olanlar sağlık meslek mensubu sayılmıyor. Klinik Psikoloji bitiren PDR uzmanları doğrudan sağlık meslek mensubudur.
Sadece Psikoloji lisansına sahip olanlar sağlık meslek mensubu sayılmıyor. Klinik Psikoloji bitiren Psikoloji uzmanları doğrudan sağlık meslek mensubudur. Ancak Psikolojinin tıbbi uygulamalarıyla ilgili sertifikaya sahip olan psikoloji mezunları sağlık hizmetlerinde hizmet veren diğer meslek mensubu statüsünde çalışabiliyor.
657 Devlet memurları kanunu 36. Madde III. Bendinde Psikoloğun sağlık meslek mensubu sınıfında yer aldığı belirtiliyor. 22 Mayıs 2014 tarihli yönetmelik başka bir şey diyor.
Anlıyor musunuz? Ortalık nasıl karışık. Beynin yanmaması elde değil.
Onun için size önerim mevzuatı boşverin. Daha doğrusu mevzuat yok. Olan da karmakarışık. Yanlış anlaşılmasın mevzuatı boş verin derken kafanıza takmayın. Çünkü ortalıkta net ve anlaşılır bir mevzuat yok. Hatta sizinle yaşadığım bir olayı paylaşayım. Bir konu için bir idare hukuku profesörü ile görüştüm. Mevzu psikolojiyle ilgili bir mevzu. Daha doğru terapi merkezlerinin işletilmesi, ruhsat ve psikologların çalışma esasları. Profesör dosyayı inceledikten sonra bana şunu söyledi: “Ben böyle bir dosyaya savunma yazamam. Başından sonuna kadar saçma sapan cümleler ithamlar. Şansın varsa konuyu biraz bilen bir hakim mevzuyu anlar. Bu dosyayı anlayacak hakim sayısının çok olduğunu sanmıyorum” dedi. Bunu bizzat yaşadım. Bakın bir idare hukuku profesörü kafam karıştı dosyayı anlamadım diyorsa gerçekten konu çok karışık. Maalesef net ve anlaşılır bir mevzuaat yok. Evet bu bizi temsil eden siyasilerin ayıbıdır. Ama yapılacak birşey yok. Var olan tablo bu.
Kendi görüşüm (BENCE)
Psikologlar Kanunu diye bir kanun olmaz. Hukuk tekniği açısından zor bir ihtimal. Nitekim Türk PDR Derneği “Psikologlar Kanunu” ibaresine uydurma kanun olmaz hashtagı ile karşı cevap verdi. Olması gereken Ruh Sağlığı Yasası. Ama burada da şu endişe var. Psikiyatri Lobisinin baskınlığı mesleki faaliyetleri hekim odaklı kılabilir. Bu durum bağımsız meslek statüsünü ihlal edebilecek oldukça tehlikeli bir yaklaşımdır. Ruh Sağlığı Yasası başlığıyla yasa çalışması yaparak her meslek için tanımlayıcı ayrı alt maddeler oluşturulur. Sorumluluk, benzerlik, farklılık ve Sınırlar yönetmeliklere devredilir.
… veya
PDR Psikoloji Lisansıyla birleştirilir. Mezuniyet sonrası Psikoterapi yapmak isteyen klinik psikoloji yüksek lisansı yapar. Okul psikoloğu olarak çalışmak isteyen formasyon alır. Bu işin başka bir çözümü yok. Türk Psikologlar Derneği’nin mevcut yönetimin Mevcut siyasi iktidarla çok yakın çalışabilecek ortak bir mantaliteye sahip olduğunu sanmıyorum. Bu nedenle TPD taleplerinin karşılık bulma ihtimali zayıf. Türk PDR derneğinde yönetim değişti. Mevcut Başkan Oğuz ÖZAT sosyal mecraları aktif kullanan ve PDR karşıtı her türlü girişimi anında kitlesine duyurabilen Politik ve bürokratik çevrelerle PDR lehine yapıcı diyalog ve ilişkiler kurabilen bir başkan. Yeri geldiğinde aklından geçeni kelimelere dökmekten imtina etmeyen bir yapısı var. Özetle PDR’nin güçlü bir lobisi iyi bir örgütlenmesi var. Mensupları oldukça nizami hareket edebiliyor. Özellikle TPD’nin dışlayıcı tutumu kenetlemeyi sıkılaştırmış. Bir artıları da Mevcut Bakanın PDR çıkışlı olması. Eskilerin deyimiyle PDR’nin Bakanı var daha ne olsun. Dünya siyasetinde de böyle değil mi? Lobisi olan kazanmaya daha yakındır.
İşin mizahı karamsarlığı çelişkileri bir tarafa, bu nihayetinde bir ekmek ve pasta davası. Bunun adaletli ve yapıcı bir şekilde dağıtılması gerekir. Sahada her iki meslek mensupları aynı işi yapıyor. Yapmaya devam da edecekler.
Yukarıda ifade ettiğimi tekrar ederek yazımı bitirmek istiyorum:
PDR’nin Psikoloji Lisansıyla birleştirilmesi şarttır. Mezuniyet sonrası Psikoterapi yapmak isteyen klinik psikoloji yüksek lisansı yapar. Okul psikoloğu olarak çalışmak isteyen formasyon alır. Bu işin başka bir çözümü yok. Zira tartışmalar 30 yıldır kırıcı olmaktan başka bir işe yaramıyor.
Sağlıcakla kalın…