POLİTİK PSİKOLOJİ VE SİYASAL İLETİŞİM

Doç. Dr. Ece İNAN, Uluslararası Politik Psikoloji Derneği ISPP'nin (International Society of Political Psychology) 31. kongresinde ki izlenimlerinden yola çıkarak "Politik Psikoloji ve Siyasal İletişim" üzerine önemli tespitlerde bulundu.

Doç. Dr. Ece İNAN, Uluslararası Politik Psikoloji Derneği ISPP'nin (International Society of Political Psychology) 31. kongresinde ki izlenimlerinden yola çıkarak "Politik Psikoloji ve Siyasal İletişim" üzerine önemli tespitlerde bulundu. Özellikle bir kavram olarak "Politik Psikoloji" içeriğini, sınırlarını, işlevsel olduğu alanları, kurumsallaşma sürecini, kullandığı metodolojiyi bu çalışmada özet halinde bulabilirsiniz.


Doç. Dr. Ece İNAN

Siyasal İletişim Enstitüsü Bilim Kurulu Üyesi Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi



GİRİŞ

Uluslararası Politik Psikoloji Derneği ISPP (International Society of Political Psychology) bu yıl büyük yıllık kongresinin 31.sini Paris’te düzenledi; bir diğer yaklaşımla şöyle de diyebiliriz ki, politik psikoloji adına bugüne kadar uluslararası platformda onlarca çalıştay ve kongre toplandı. Bu yıl gerçekleştirilen toplantının ana başlığı ve buna bağlı olarak misyonu, politik psikoloji ve diğer disiplinler arasında köprü kurmak oldu. ISPP’nin kurucusu ve ilk yöneticisi Jeanne N.Knutson’un da belirlediği gibi, disiplinler, coğrafyalar ve siyasal sınırlar ötesinde politika ve psikoloji süreçlerine gönül veren uygulamacı ve akademisyenleri birleştirmekti.

Bu noktadan yola çıkarak, takip eden metin; politik psikolojinin tanımsal çerçevesi ve bu çerçeve içerisinde siyasetin olmazsa olmaz parçası siyasal iletişimin nerede varolduğunu ya da etkili olduğunu; veya tam tersi, siyasal iletişim bağlamında politik psikolojinin etkilerinin neler olduğunu, olabileceğini ortaya koyabilmek, sosyal bilimler içerisindeki yerini görebilmek ve tartışmaya açmak için tasarlanmıştır ve sunulmaktadır. C.Wright Mills’in de belirttiği gibi zaten, bir sosyal bilimcinin görevi, içine doğduğu toplumsal çevresi her ne olursa olsun, entelektüel işlevini yerine getirerek bunu aşmak olmalıdır. “Sosyal bilimci” 19.yüzyıl İngiltere’sinin ekonomik düzenini, 20.yüzyıl Amerika’sının statü hiyerarşisini, İmparatorluk Roma’sının askeri kurumlarını ya da Sovyetler Birliği’nin siyasal yapısını incelemekle, işte, bu görevi yüklenmiş olmaktadır.”

Politik Psikoloji Kavramı

“Eskiçağdan günümüze kadar fikir adamları toplum hayatı, yönetim biçimleri ve en iyi yönetim biçiminin hangisi olduğu gibi konularda farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Fikir adamlarının, toplum hayatının esasları, çeşitli yönetim sistemleri, en iyi yönetim  şeklinin hangisi olduğu – ya da olabileceği- konularında sistemli bir şekilde ortaya koydukları değişik görüşler, bugün “siyaset felsefesi” olarak adlandırılan disiplini meydana getirmiştir ve bu felsefe altında toplanan siyasal fikirler ve siyaset teorileri uzun süre politika biliminin başlıca konusunu ve temelini oluşturmuştur”2. Siyaset felsefesi bağlamında yerini belirlemiş olan politik psikoloji ise, kökeni eski olsa da inceleme alanı olarak teorisyenleri, akademisyenleri ve bunun doğal uzantısı olarak uygulamacıları son on yıllarda daha yoğun olarak meşgul eden bir saha konumunda. Günümüzde algıladığımız anlamda ilk politik psikoloji tartışmaları ya da diğer bir deyişle kurumsallaşmış politik psikoloji kavramı, başta iletişim bilimleri olmak üzere tüm sosyal bilimler üzerinde bir şekilde etkisi gözlemlenebilen Frankfurt Sosyal Araştırmalar Enstitüsü veya Frankfurt Okulu’nun çalışmaları ile ortaya çıkmıştır. Theodore Adorno, Horkheimer, H.Marcuse ve E. Fromm’un felsefeleri ile şekillenerek, özellikle Marksist felsefeye rağbet eden bu felsefecilerle, temelde Freudyen psikanaliz tekniklere dayalı olarak gelişmiştir. Özellikle Freudyen felsefenin izleyicilerinden W.Reich, toplumların yönetime verdikleri tepkiler üzerine yaptığı araştırmalarla (özellikle Sovyet toplumu), demokrasi kavramının işleyişi hakkında düşüncelerini geliştirerek, kitle davranışıyla ilgili araştırmalar yapmıştır.

Frankfurt Okulu’nun kurucuları bir yandan Almanya’da I.Dünya Savaşı’ndan sonra demokratik ortamın iyi işlememesi, diğer yandan kapitalist üretim biçiminin geçirdiği değişimlere koşut olarak yeniden çözüm üretebilmek için, geleneksel disiplin sınırlarının ihlal edilmesi olgularına eğilmişlerdir. Bu nedenle ekonomiden psikolojiye, hatta iletişime kadar geniş inceleme alanlarında kavramsal çerçeve arayışına girmişlerdir. 3 Daha sonraki dönemlerde de politik psikoloji çalışmalarında özellikle iletişim boyutu ile ele alınması açısından J.Habermas önemli bir yer teşkil etmektedir. 1962 tarihli Strukturwandel der Öffentlichkeit (Kamusal Alanın Yapısal Dönüşümü) adlı eserinde, özellikle kamu alanı (public sphere) ve özel alan konusundaki fikir ve çıkarımları, siyaset felsefesi, siyasal iletişim ve politik psikoloji açısından oldukça önemlidir.

Her türlü medya ile 20.yy da şekillenen dünya, yalnızca görünüşte bir kamusal alandır Habermas’a göre. “Burjuva kamusal alanı yapıları değiştiğinden, siyasal işlevleri de değişime uğramıştır. Siyasal partiler, kamuoyunu medya teknikleriyle güdüp yönlendirerek, seçmenleri görüşler arasında değil, parti liderleri arasında bir seçim yapmaya zorlamışlardır”, tespitini yapmaktadır. Prof.Tokgöz, Jürgen Habermas üzerine.4

Kamuoyunun Oluşumu

Seçmen tercihlerinin belirlenmesinde önemli bir etmen olan bir diğer husus da hiç şüphe yok ki, siyasal iletişim ve politik psikoloji çalışmalarının kesişme noktalarından biri olan kamuoyu. Prof.Tokgöz’göre;5 “Siyaset bilimcilerin kamuoyunu, kanıların toplanması ve açığa çıkma olayının ya seçim sonuçları ya da kamu siyasasının isteği doğrultusunda belirlenmesi şeklinde açıkladıkları görülmektedir. Buna karşılık sosyal bilimciler, psikologlar, sosyologların kamuoyunu açıklamak bakımından ortak noktaları, kanıların biçimlendirilmesi, yoğunluğu ve etkisidir.” Kamuoyu ise, iletişim bilimcileri de ilgilendiren bir kavramdır. Siyaset bilimciler için kamuoyu demokrasi bakımından ön planda yer alırken; sosyologlar kamuoyuna bir grup olarak, sosyal psikologlar kamuoyuna kişisel olarak bakmaktadırlar.6 Kamusal alan farklı bilgi ve sav kaynakları arasında bir etkileşimi teşvik etmelidir. Bu kaynakların yan yana konulması kamuoyunu oluşturur; bu da bireysel vatandaşlara kendi görüşleri için açık bir yön gösterir.7 Buradan yola çıkılarak, söz konusu bu “kendi görüş” oluşumunda, kamuoyu ile farklı derecelerde kurulan bağlantıların ve bu bağlantıların kuvvetli, zayıf, pozitif ya da negatif olmasının da bir anlamda politik psikoloji ile açıklanabileceğini ve bunun araştırma alanı kapsamında yer aldığını söyleyebiliriz.

Politik Psikolojinin Sorunlara Yaklaşımı

Öte yandan, teorik kökleri bir tarafa, politik psikoloji en pragmatik hali ile uygulamacılara yönelik olarak aslında siyaset ve diplomaside başarıyı arttırmak üzere bu alanda hizmet veren politikacılara ve diplomatlara, toplumsal olaylara bakışlarında ve değerlendirmelerinde psikolojik bir pencere açarak hizmet vermektedir. Politik psikolojinin sorunlara yaklaşım yöntemi bütünleyici bir anlayışla, analitik psikolojinin temeline dayanmaktadır. Çok disiplinli ve bütünleşik anlayışla çalışan bir alan olarak aynı zamanda psikolojik perspektifle bir tarih değerlendirmesi de ortaya koymaya çalışmaktadır. Politik Psikoloji; büyük grupların, kitlelerin ve ulusların birbirleriyle olan ilişkilerini ele alarak bu ilişkilerde rol oynayan psikolojik etmenleri değerlendirmektedir.

Bununla birlikte, politik psikoloji büyük gruplar ve uluslarla, bunların liderleri ve liderler arasındaki ilişkilerin psikolojik boyutlarını da incelemektedir.8 Politik psikoloji, psikolojik kanıları sosyal uygulamaya bağlayan ve psikolojik süreçleri sosyal olaylarla ilişkilendiren bir kaynak olarak ve görülebilir. Politik psikoloji, psikolojiyi ve toplumu birleştiren bir kesişim noktasıdır. 9 Bir diğer anlatımla, yönetim biçimleri her ne olursa olsun tüm toplum ve topluluklarda, sağlıklı bir yöneten-yönetilen fotoğrafı çekebilmek için, birey/vatandaş/üye/zümre/grup ya da tüm ulus gibi farklı katmanlarda politik psikoloji açısından bilimsel bir çözümleme yapmaya çalışmak gerekiyor. Hele ki, siyaset gibi tüm varlığını “ilişki yönetimi” üzerine konumlandırması gereken bir sahada, bu ilişkileri yönlendirecek, yönetecek, kriz anlarında çözüm sunabilecek olan güç iletişim olduğundan; iletişim ortamının mükemmelliği için, yapılan bu psikolojik tahlil, çözümleme ve değerlendirmelerin etkililiği kaçınılmaz olacaktır.

Özellikle seçim takvimleri daraldıkça, Roma arenaları benzeri kızışan ve iletişim yönetiminin reaktif anlayış ve uygulamalarının, çeşitli siyasal aktörler tarafından daha yoğun olarak başvurulan bir teknik olduğu dönemlerdeki siyasal arena, çeşitli iletişim stratejilerinin ve taktiklerinin öneminin daha da arttığı bir dönemdir hiç şüphe yok ki. Siyasi partilerin seçmenlerine ulaşmak ve oy toplamak için fayda sağladıkları bu çeşitli katman, içerik ve boyutlardaki iletişim stratejisi ise temelde, lider davranışı, seçmen davranışı, grup dinamiği veya kitle psikolojisi gibi, politik psikoloji araştırma ve çalışmaları ile yorumlanabilecek kuvvetli bağlar üzerine konulabiliyor. Seçmen davranışının incelenmesi gibi, ilk anda algılanabilir yönünün ve faydalarının dışında, aslında politik psikoloji, baskı grupları, toplumsal travmalar, iç savaş, soykırım, terörist faaliyetler ya da göçmen (ya da çokkültürlülüğün getirdiği bir takım sorunlar diyebiliriz) entegrasyon sorunları ve ulusal/etnik kimliklerin psikolojisi gibi konuların tahlilinde ve bu bağlamda iletişim yönetiminde yararlanılan bilim dallarından. Toplumların ve büyük grupların kimliklerinin oluşumunda onların tarihsel süreç içinde başka toplumlarla yaşadıkları olayların önemli bir yeri vardır. Bu olaylar o toplumun diğer toplumlardan farklılığının da belirleyicileri olabilmektedir. Politik psikoloji  toplumların yaşadığı bu olaylara psikolojik pencereden bakarak farklı bir boyutu ortaya koymaktadır. Ayrıca bu saydıklarımıza ek olarak normal kimlik gelişimi, teröristin kimliği, etnik kimliğin gelişimi, terörizmin psikolojisi gibi alanlar üzerinde de durmaktadır.10 Politik psikolojinin araştırma alanları; büyük grupların ve liderlerin psikolojik motivasyonları, lider ve izleyen psikolojisi, etniklik psikolojisi ve toplumsal ve siyasal gelişmelerin psikodinamiği şeklinde sıralanabilmektedir.11 “Psikiyatrinin işlevi” adlı Kriz Dergisi’nde yayınlanan makalede ise; psikiyatri kliniği hekimleri, politik psikoloji adı verilen alanın başlı başına politika ve ruhsal fenomenler ilişkisini konu edindiğini vurgulamaktadırlar.12 Politik psikolojinin temel çalışma alanları; siyasi kişilerin özellikleri, ideolojilerin psikolojik temelleri ve geleneksel olmayan katılma, siyasal iletişim ve siyasi şiddet gibi düzenlenmiş olaylara odaklanmıştır13.

Makalenin Devamı İçin TIKLAYINIZ

Lütfen kırık bağlantıları aşağıdaki yorum ekle bağlantısını kullanarak editörlerimize bildiriniz...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politik Psikoloji Haberleri