Bilmeyenlerin, sorup araştırma cehdi olmayanların işleri kolay. Hayatın zor soruları hiç yokmuş gibi yapar, küçük dünyanda her şeyi biliyormuş, üstelik en haklı da senmişsin pozları takınırsın; beğenmediğin kimselere, siyasi muarızına bir akıl hastalığı teşhisi yapıştırırsın olur biter. Cahiller cesaretleriyle maluller. Sınır tanımayan cahil cesareti, kendisini 'bilim' kılığında da gösterebiliyor. Bazıları bu 'sahte-bilim'in kavramlarını siyasette düşman bellediği kimselere karşı kullanmaya kalkabiliyor.
Beyaz Saray danışmanlarından siyaset bilimci Robert S. Robins ve uzun yıllar çalıştığı CIA'de Kişilik Analizi ve Politik Davranış Merkezi'nin kurucusu olan Dr. Jerrold M. Post, 'Politik Paranoya: Nefretin Psikopolitiği' (Doğan Yayınları, 2001; İngilizce basım 1997) adlı bir kitap yazdılar. Biz bu kitabı ve kavramlaştırmayı bilimsel olmadığı gerekçesiyle, yayınlandığı yıllarda eleştirdik (Stratejik Analiz, Temmuz 2001, 15: 157-161; Virgül, Eylül 2001, 43:13-17).
Bireyin yakalanabileceği psikiyatrik bir hastalık olan paranoya, adı geçen kitabın yazarlarına göre aynı zamanda en entelektüel ve politik ruhsal rahatsızlık. Tarihin en kanlı çağı, bizim çağımız; sebebi de yazarlarımızca malum: 'Politik paranoya'. İddia büyük ama sakın neden böyle olduğunu sormayın, kapitalizmin kar hırsını, emperyalizmin güç mücadelesindeki zalimliğini zinhar gündeme getirmeyin! Bugüne kadar modern siyasi şiddetin nedeni olarak ne biliyorsanız onlar, yazarlar tarafından bırakın beraat etmeyi sanık sandalyesine bile oturtulmuyorlar. Tüm büyük ama kof iddialar gibi ortada bir teorik çerçeve ve ikna edici bir kanıt yok. Psikiyatri literatüründen paranoya ile ilgili temel bilgiler ve bu bilgilere uyduğunu sandıkları birbiriyle bağlantısız örnekler, bu iki devlet görevlisi için yetiyor da artıyor bile...
Kitabın başında demokratik toplumlarda da paranoid lider olabileceğinden bahisle Richard Nixon'ın kişiliğinden örnek verilerek önyargılı olmadıkları gösterilmeye çalışılıyor. Arkasından sağanak başlıyor: Her türlü suçu büyük şeytan Amerika'ya bağlayan İranlılar, bir kuşatılma zihniyeti içinde kıvranan İsrailliler, ABD'ye karşı abartılı korkular taşıyan Meksikalılar, Afrika kökenli Amerikalılar arasında yaygın beyaz düşmanlığı ve komplo kuşkusu... Jim Jones'un 912 kişiyi birden toplu intihara sürüklemesi, Kıyamet çiftliğinin mesihi David Koresh, toplu suikastler yapan Japon Aum Üstün Gerçek Örgütü: Yeni dinler kılığına girmiş, eylemci bir örgütün içine yerleşerek politize olmuş ve şiddete yol açmış paranoya biçimleri... Müslüman, Yahudi, Hıristiyan ve Sih örnekleriyle Tanrı adına öldürenler yani paranoyanın en güçlü hali (Bu bölümün büyük bir kısmının İslamofobiyle dolu olduğunu söylemeye gerek yok)... Hıristiyanlığa Yahudi ve zenci karşıtı bir içerik veren Hıristiyan Kimliği Hareketi, Elijah Muhammed'in beyaz düşmanı İslam Ümmeti, her kötülüğü komünizme yükleyen John Birch Topluluğu, Lyndon LaRouche'nun aşırı mantıklaştırmayla sunduğu komploculuk...
Her taşın altında Yahudi parmağı arayan Amerikan radikal sağının savunmacı saldırganlığı, Oklahoma'daki bombalama olayında olduğu gibi kolayca şiddete başvuran Milisler, Komünist cadı avına çıkan McCarthycilik... Ünlü Amerikan paranoyak propagandacıları: Gerald L.K. Smith, David Duke ve JFK filmiyle Oliver Stone...
Ve son olarak sadece mesajı taşımakla yetinmeyip, aynı zamanda onun uygulayıcısı ve infazcısı olan ve tarihteki büyük felaketlere yol açan paranoyaklar: Pol Pot, İdi Amin, Josif Stalin. Ve nefretin paranoid yöneticisi, ahlaki liderliği ve hipnotize edici gücüyle Adolf Hitler ... (Politik paranoya adını verdikleri duruma her kültürden ve inançtan bu kadar çok örnek veren yazarlar nedense Neoconlardan ve onların her yerinden sağlıksızlık fışkıran teo-siyasetlerinden hiç bahsetmiyorlar.)
Yazarlar, birçok siyasi facia ve akıl dışı lider ve grup davranışlarını 'politik paranoya' başlığı altında açıkladıklarını düşünüyorlar. Ancak bu açıklamanın meşruluğu, popüler psikolojiyle sınırlı ve asla 'bilimsel' sıfatına layık değil. Kitapta sunulan örnek durumlar, birbirlerinden çok farklı, sapla saman karıştırılmış, elmalar armutlar aynı yere toplanmış. Birkaç bireysel örnek dışında çoğu durum, yalnızca paranoid zihinsel düzeneklerle açıklanamayacak kadar karmaşık, her birisi apayrı ve birçok bilim dalının katkıda bulunacağı bir incelemeyi hak ediyor. Modern psikiyatri ve psikolojide kabul görmüş olmayan 'politik paranoya', belirsizliği, tanımsızlığı ve farklı, karmaşık olguları tek bir nedene indirgemeciliğiyle bilimsel olmaktan uzak bir deyim. Kitaptaki bakış, Müslümanlar gibi bazı toplumların bireysel bir psikiyatrik hastalıkla etiketlenmesi tehlikesi taşıyor.
Böyle indirgemeci, bilim kılığına girmiş istihbaratçı bakış, esasen, devleti ve toplumu dönüştürmenin en güçlü aracı olarak siyaseti görmediği için zararlı. Onlara göre politik paranoya açık veya gizli biçimde her yerde bulunabilir, önemli olan onun bir nefret politikası haline dönüşmesinin önüne geçmektir. Bunu kimin yapacağını söylemezler ama Amerikan gücünden başkasını kast etmedikleri ortadadır. Yaşadığımız post-modern zamanlarda, farkın öne çıkması ve çok-kimliliğin yaygınlaşmasıyla güçlü bir demokratik siyaset imkânının ortaya çıktığı gerçeği onları hiç ilgilendirmez. Siyasi şiddet için en uygun fideliğin, toplumları tek-biçimli hale getirmeye çalışan vesayetçi despotik siyaset anlayışları ve resmi ideolojiler olduğu, Hitler, Stalin gibi sağlıksız liderliklerin bu fidelikten yetiştiği gizlenir