Yeni bir araştırma, akşam saatlerinde parlak ışığa maruz kalmanın depresyon riskini arttırdığını ve öğrenme bozukluklarına yol açtığını ortaya koyuyor...
Gece ve gündüz ritmlerinin psikolojik fonksiyonlar da dahil olmak üzere insan metabolizması üzerinde etkisi olduğu, bilinen bir gerçek. Biyolog Samir Hattar, bu duruma mevsimsel etki bozukluğu adı verildiğini, bazı kişilerin günlerin kısaldığı kış mevsiminde depresyona girdiğini söylüyor. Bu bozukluk, hastaların ışık kutusu adı verilen lambaların önünde zaman geçirmeleri sağlanarak tedavi edilebiliyor. Işık kutusunun tam spektrumlu ampülleri, doğal günışığı etkisi yaratıyor.
Hattar ve ekibi, depresyon ve öğrenme bozukluklarının baykuşlar olarak tanımlanan, gece çok geç saatte yatan kişilerde görüldüğünü, bu kişilerin çok geç saatte uyuması nedeniyle sabah geç kalkarak sabah ışığından mahrum kaldıklarını söylüyor.
Araştırma kapsamında fareler üç buçuk saatlik ışık aldıktan sonra üç buçuk saat boyunca karanlık ortamda bırakıldı. Hattar, bu döngünün fareleri uykusuz bırakmadığını, sadece uyuma ve uyanık kalma döngülerini değiştirdiğini söylüyor: Günün karanlık olması gereken saatlerinde ışığa maruz kalmak, günlerin kısaldığı kış aylarında mevsimsel etki bozukluğu yaşayan hastaların deneyimleriyle benzerlik gösteriyor. Bu iki döngü birbirinden çok farklı gibi görünse de depresyon ve öğrenme bozuklukları gibi rahatsızlıklarda aynı etkiyi yaratıyor.
Gece ışığı olgusu, gün boyunca ışığa çok maruz kalmayan insanlarda ya da laboratuar farelerinde görülüyor. Araştırmacılara göre insanlarda bu olgu aydınlık-karanlık döngüsüne dönüşüyor ve kişinin ruh halinde ve öğrenme kapasitesinde değişikliklere yol açıyor. Örneğin araştırma kapsamında gece çok fazla ışığa maruz kalan farelerin öğrenme ve hatırlama becerilerinde diğer farelerle karşılaştırıldığında gerileme gözlendi.
Aynı olgu, gündüz saatlerinde işteyken gün ışığı görmeyen ancak eve gelince iPad , büyük ekran televizyon, akıllı telefon ya da yüksek mumlu ampul ışığına maruz kalan kişilerde de gözleniyor.
Hattar, gözümüzde ışığa karşı hassas retinal ganglion hücreleri adı verilen bazı özel hücrelerin gece uykuya geçmek yerine parlak ışığa maruz kalınca harekete geçtiğini, beynin ruh hali, hafıza ve öğrenmeyle ilgili bölümünü uyardığını belirtiyor.
Uzmanlar, normal olmayan gece-gündüz döngüsüne maruz kalan farelerde ruh hali değişiklikleri gözlemledi. Normal döngü içindeki farelerin daha enerjik oldukları saptandı.
Hattar, depresyona giren farelerinse daha az enerjiye sahip olduğunu, kemirgenler için özel hazırlanan şekerli sudan daha az içtiklerini söylüyor. Bu davranış bozuklukları, antidepresan ilaçlarla giderilebiliyor.
Hattar, Farelere, insanlarda etkili olan Prozac gibi antidepresan ilaçlar verdiğimizde bu bozuklukların düzeldiğini gözlemledik, şeklinde konuşuyor.
Hattar, gün boyunca ofiste çalışanlara, eve geldiklerinde hava aydınlıkken dışarıda kısa yürüyüşler yapmalarını ve evlerinde mümkün olduğunda loş bir ortam yaratmalarını öneriyor.
Akşam saatlerinde ışığa maruz kalmanın oluşturduğu ruh hali değişikliklerine ilişkin araştırmanın sonuçlarını Nature dergisinde bulmak mümkün. (VOA)