Oesterreich'in tanımına göre parapsikoloji sözcüğü, "para: yanında, ötesinde" ve "pscychische: ruh" kelimeleriyle tanımlanmış bir alandır. Dr. Rhine'ın da aynı dönemlerde telepati, telekinezi ve duru görü üzerinde çalıştı ve bu alana "parapsychologie" adını verdi. Bu, alışıla gelmiş farklı psikoloji anlamına gelmektedir.
İnsan'ın 'ruh' ve 'madde' ikilisinden oluştuğu gerçeklerini yüzyıllar boyu göz ardı eden bilim, çeşitli keşiflerden sonra tıkanmaya başladı. İnsanın diğer yarısı olan 'ruh'a yöneliş bu dönemde başladı. Bu dönemle birlikte biyolojik yapıda ortaya çıkan her türlü sorunun ruhsal yapıdan kaynaklanabileceği düşüncesi yaygınlaştı.
Parapsikoloji bilimi 1923'lü yıllardan sonra bilim camiası tarafından kabul görmeye başlarken ruhu aynı beden gibi, bedeni kontrol altında tutan, bedeni üreten ve bedenin yaşamasını devamlı kılan ayrı bir enerjik faktör olaraktan kabul eder. Ruh kaynaklı algılamalar duyu dışı algılamalar (extrasensory perception) olarak tanımlanıp sınıflandırılır.
Halk arasında tüm (Telepati, Duru görü, Duru işiti Hipnoz, Psikometri, Psikokinezi / Telekinezi, Derma Optik Algılama, Radyestezi, Beşeri Aura, Medyumluk, Ruhsal Şifa, Obsesyon, Neştersiz ameliyatlar, Ekminezi, Nazar, Poltergeist (eşyaların hareketleri / tekinsizlik) ) duyu dışı algılamalar kabaca altıncı his olarak adlandırılır ve kabul görür.
Sovyet bilim adamları bu alanı incelerken 'Parapsikoloji' yerine 'Psikotronik' (Yunanca psişe ve elektron sözcüklerinin birleşimi) kelimesini kullandılar. Duyu Dışı Algılamaların oluşuna yol açan parapsişik olaylardaki enerji yapısını keşfetme amacında olduklarını belirtmişlerdi.