Paranoid Kişilik Bozukluğu - DSM IV Tanı Ölçütleri
Paranoid Kişilik Bozukluğu (Paranoid Personality Disorder), aşağıdakilerden en az dördünün olduğu ,genç erişkinlik döneminde başlayan ,başkalarının davranışlarını kötü niyetli şeklinde yorumlayıp, devamlı olarak güvensizlik ve kuşku duyma halidir.
1-Yeterli bir temele dayanmaksızın başkalarının kendisini sömürdüğünden , aldattığından ya da kendisine zarar verdiğinden kuşkulanır.
2-Dostlarının ya da is arkadaşlarının kendisine olan bağlılığı ya da güvenilirliği üzerine yersiz kuşkuları vardır.
3-Söylediklerinin kendisine karsı kotu niyetle kullanılacağından yersiz yere korktuğundan dolayı sır vermek istemez.
4-Sıradan sözlerden ya da olaylardan aşağılandığı ya da gözdağı verildiği biçiminde anlamlar çıkartır.
5-Devamlı kin tutar, haksızlıkları, görmezden gelinmeyi ya da onur kırıcı davranışları affetmez.
6-Başkalarınca hissedilmeyen ama kendisince algılanan , karakterine ya da saygınlığına saldırıldığı şeklinde bir yargıya vararak, öfke ya da karşı saldırı ile birden tepki gösterir.
7-Haksiz yere, eşinin ya da arkadaşının sadakatsizliğiyle ilgili kuşkulara kapılır.
Ayırıcı Tanı
Paranoid kişilik bozukluğunda hezeyanlar, halisünasyonlar ve formal düşünce bozukluğu yoktur. Bu yüzden paranoid şizofreniden ayırt edilebilir.
Epidemiyoloji
Bu kişilik bozukluğu toplumun yaklaşık % 0.5- 2.5’inde görülür. Bozukluk erkeklerde kadınlara oranla daha fazladır.
Tedavisi
Durumunu inkar etme ve direnç gösterme söz konusu olduğundan paranoid kişilik bozukluğu olan hastalar bir uzmana başvurmazlar. Kişilik bozukluklarının tedavisi oldukça zordur. Farmakolojik tedavi kişilik bozukluğu tedavisinde ikincil tedavi yöntemidir. En temek ve birincil yöntem psikoterapidir. Fakat kişinin terapiye katılımı kişiye eşlik eden paranoya ve kaygılardan dolayı düşüktür. Tedavi konusunda kötü bir tablo karşımıza çıkmış olsa bile komorbiditesi olan Majör Depresyon, Obsesif- Kompusif Bozukluk gibi bozukluklar tedavinin odağı haline getirilebilir.
Ve son söz Freud’un:
“Güç ve güveni hep dışımda aradım. Ama bunlar insanın içinden gelir. Ve her zaman oradadırlar.”