Aşırı adrenalin salınmasıyla ortaya çıkan ‘panik atak’ psikiyatrinin en kolay tedavi edilebilen rahatsızlıklarından biri. Ancak tam bir terapi için kişi, bu hastalığa neden olan etkenlerden uzaklaşmalı
Panik bozukluğu bunaltıyla seyreden ve panik ataklarla kendini gösteren bir ruhsal rahatsızlıktır. Panik atak birçok psikolojik rahatsızlıkta görülebilen bir belirtiler yumağıdır. Ancak panik bozukluğunda panik ataklar tablonun hâkimidir. Panik bozukluğun genel nüfusta yaşam boyu yaygınlık oranı %1-2 olarak bildirilmiştir. Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görülmektedir. Yapılan araştırmalar panik hastalarının %70’inin en az 9-10 defa acile başvurduğunu, anjiyo yapılan hastaların da %57’sinde panik bozukluğu tespit edildiğini ortaya koymuştur.
BELİRTİLERİ NELERDİR?
Panik atak belirtileri esasen adrenalin hormonunun aşırı salınması sonrasında ortaya çıkar. Adrenalin salınımı sonrasında:
• Kalpte hızlanma olur: Kalbin hızı artar. Bazen dakikada 160-200 seviyesini bulduğu olur. Çarpıntı da baş gösterir. Kalbin hızındaki artış bazen göğüs ağrısına sebep olur. Bu yüzden kişiler kalp krizi geçirdiklerini sanırlar.
• Damarlardaki büzüşmeye ve kalpte hızlanmaya bağlı olarak kan basıncında artış görülür. Yükselip düşen tansiyon, diğer adıyla “oynak tansiyon” tipik bir panik atak belirtisidir.
• Mide-barsak sisteminde hızlanmaya bağlı ishal ve aşırı gaz görülebilir. Ayrıca mide asidindeki artış yanmaya ve karın ağrılarına sebep olabilir.
• İdrar yollarındaki ve mesanedeki hızlanma sık idrara çıkmaya yol açar.
• Kaslardaki aşırı kasılma vücutta ağrılara sebep olur. Bunun sebebi kasılma sonrasında küçük damarlardaki kan akımının engellenmesidir. Bu durum ağrının yanında uyuşma, karıncalanma ve keçeleşme belirtilerine sebep olur. O yüzden panik atak yaşayanlar sıkça başlarındaki, kollarındaki uyuşmalardan ve karıncalanmalardan yakınırlar.
• Sık ve yüzeysel solunum, nefes darlığı ve hava açlığı oluşur. Bu belirti panik atağın en şiddetli belirtisidir. Gece yataktan uyandırır. Hava açlığıyla uyanan kişi can havliyle camları açar, nefes almaya çalışır, kendini dışarı atar.
• Ter bezleri aşırı uyarıldığından aşırı terleme olur. Deri ısısı düştüğü için terleme soğuk terleme şeklinde olur.
• Baş dönmesi ve bulanık görme gözlenir. Bu belirtiler sıklıkla “beyin kanaması” veya “felç” korkusuna yol açar.
• Kişi kendisini bayılacak ve fenalaşacakmış gibi hissedebilir.
Tedavide EMDR yöntemi etkili
• Panik Bozukluğu psikiyatrinin en kolay tedavi edilebilen rahatsızlıklarındandır. İlaç tedavisi ile panik ataklara sebep olan kimyasal bozukluk düzeltilir, ancak bu sadece sonucun tedavi edilmesi anlamına gelir. Halbuki tam bir tedavi sebeplerin ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Son yıllarda EMDR adını verdiğimiz psikoterapi yöntemi beynin panik ataklara sebep olan travmatik yaşantıların etkisinden kurtarılmasında son derece etkilidir. Çok kısa sürede sonuç veren EMDR ile birlikte iyi bir ilaç tedavisi başarı şansını neredeyse %100’e getirir.
ÜÇ TEMEL KORKU
Ölüm korkusu - Kontrolünü kaybetme korkusu - Aklını kaybetme korkusu
Panik araklar beyindeki korku bölgelerinin aşırı duyarlılığıyla oluşur. O yüzden ikide bir herhangi bir sebep olmadığı halde düğmeye basılır ve yukarıdaki belirtiler ortaya çıkar. O yüzden sürtesi değişkendir. Eğer beyin yanlış alarmı kısa sürede fark ederse 10-15 dakikada sona erer. Ancak çok şiddetli tablolarda gün boyu sürebilen panik ataklara bile rastlanabilmektedir. İşte panik bozukluğu bu panik ataklarının geleceği korkusuyla kişinin dışarı çıkmaktan, yalnız kalmaktan, evinden uzak yerlere gitmekten, hastanelerin olmadığı yerlerde bulunmaktan kaçınmayla baş gösterir. Yani tablonun özünde panik atak yaşama korkusuyla hayatın kısıtlanması vardır.
Panik atağı esnasında oluşan kalp krizi ve ölüm korkusu kişinin acillere koşturmasına sebep olur. Belirtiler bir kalp krizini andırdığından sıklıkla kalp elektroları, ekolar çekilir.Hatta anjiyo bile yapılır. Ancak hiçbir fiziksel bozukluk tespit edilemez. Kişiler “bir şey yok” diye evlerine gönderilirler. Fakat ertesi gün hasta aynı şikayetlerle yine başvurur. Aynı tetkikler tekrarlanır. Yine bir şey bulunamaz ve bir sakinleştirici yapılıp eve gönderilir. Panik tablosunu bilen bir hekim çıkana ve hastayı bir psikiyatriste yönlendirene kadar bu durum devam eder. Bu şekilde aynı tetkikler onlarca defa tekrar edilmiş hastalara rastlamak mümkündür.