Özel ders veren bazı öğretmenlerin, öğrencilerine kolaylık sağlamak için çeşitli iş yerlerinden aldıkları “pos cihazıyla” kredi kartı üzerinden tahsilat yapmaya başladıkları bildirildi.
Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Güven Boğa, Milli Eğitim Bakanlığının verilerine göre, Türkiye'de 15,8 milyon öğrenci ve 610 bin öğretmen bulunduğunu söyledi.
Bu rakamların ülke nüfusunun yüzde 25'i olduğunu belirten Boğa, öğrenci aileleri de dikkate alındığında ilgili kesimin 40 milyonu aştığına dikkati çekerek, “Bu rakamlar sektörün ne kadar büyük bir pazar olduğunu gösteriyor” diye konuştu.
Boğa, devlet üniversitelerinin halen yüksek öğrenimde ağırlığı teşkil etmesine rağmen ilköğretime başlayan bir milyon öğrencinin ancak yüzde 15'inin üniversiteye gitme imkanı bulduğunu ifade ederek, ortaya çıkan öğrenim eksikliklerini tamamlamanın tek yolunun 'özel dershaneler' olmaması gerektiğinin bilinen bir gerçek olduğunu ifade etti.
Dershanelere göre daha pahalı olan “bire bir özel eğitim”in devlet memuru statüsündeki öğretmenler tarafından da yapıldığını anlatan Güven Boğa, şöyle konuştu:
“Bu ikinci yolun, dershanelere göre kayıt dışılık nedeniyle çok daha büyük ölçüde vergi açısından kayba yol açtığı bilinmektedir. Aslında devlet okullarında çalışan öğretmenleri bu noktaya getiren noktanın yoksulluk sınırının altında kalan maaşları olduğu da bir gerçektir.
Gelinen süreç, hem devlette görev yaparken özel ders veren öğretmenleri hem de serbest olarak çalışıp bunu meslek edinenlerin teknolojiye fazlasıyla uyum sağladığını göstermektedir. Bazı öğretmenlerin, ödemeleri kredi kartı üzerinden alması özel dersçiliğin kurumsallaşmaya başladığını göstermektedir. Kredi kart ödemelerini iş yerine ait pos cihazlarıyla yaptırmaları dikkati çekici bir durumdur. Ödeme sıkıntısı çeken veliler, çocukları için her türlü fedakarlığı göze almakta, yeni duruma uyum sağlama zorunluluğu hissetmektedir.”
KONUYA EĞİTİM FELSEFESİ AÇISINDAN BAKIŞ
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Felsefe Grubu Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Gümüş de “özel derslerin, yıllardır yarışma sisteminde avantaj sağlamak isteyen aileler tarafından tercih edildiğini ve ek gelir arayışında olan öğretmenlere yönelik olarak işlediğini” söyledi.
Bunun Türkiye'deki marjinal sektörlerden biri olduğunu ifade eden Prof. Gümüş, şunları söyledi:
“Bu yanlış bir olay. Çünkü bu sistem, öğretmenlerin, velisi ve öğrencisi üzerinden sürdürülüyor. Dolayısıyla öğretmen, velisi ve öğrencisi ile maddi bir bağa geçmiş oluyor. Bu kesinlikle ahlaki ve mesleğin çalışma ilkeleri anlamında uygun olmayan bir davranıştır. Ödemelerin pos makineleriyle gerçekleştirilmesi işin modernleştiğini, yeni bir görünüme kavuştuğunu gösteriyor.
Burada asıl dikkat etmemiz gereken nokta böyle bir olayın yıllardır sisteme entegre olması ve dershanecilikle beraber eğitim-öğretim sisteminin giderek meşrulaşan bir parçası olarak görülmesidir. Sorunun esasına bakılması gerekiyor. Bu durum, eğitim sisteminde, özellikle yarışmacı ve sınava odaklı yaklaşımda sorunun boyutlarının bir göstergesidir.”