TÜLAY KARABAĞ / NTV
Birsen Başar, Hollanda'nın Breda kentinde yaşayan 23 yaşında bir Türk kızı. Öğretmen baba ile ev hanımı annenin çocuğu. Breda Avans Hogeschool Management Ekonomi ve Hukuk mezunu, Hollandaca, Türkçe, İngilizce ve Fransızca olmak üzere dört dil biliyor. O'nu haber konusu yapan neden ise yıllarca otistik olduğu anlaşılmayan Birsen Başar'ın 21 yaşında, 'yüksek fonksiyonlu yetişkin otistik' teşhisi almasının ardından yazdığı kitap.
YAYINEVLERİ KİTABA SICAK BAKMADI
Başar'ın kitabı 2 Nisan Dünya Otizm Günü'nde Hollanda'da yayınlanacak. Ancak Başar, tüm uğraşlarına rağmen Türkiye'de kitabını yayınlayacak yayınevi bulamamış.
"Bu kitabı yazmaktaki amacım benim gibi yetişkin otistiklerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek, sesimi Türkiye'de de duyurmak. Hayatım boyunca bu hastalıktan dolayı çektiklerimi yazdım, kendi hayatım etrafında otistiklerin, özellikle de yetişkin otistiklerin yaşadıklarını anlatmak istiyorum. Türkiye’de genellikle otizmin çocukluk çağında ortaya çıktığı düşünülüyor ve otizm hakkında hep aynı şeyler anlatılıyor. Ama bu çocuklar hep çocuk olarak kalmayacak, bu çocuklar bir süre sonra yetişkin oluyorlar ancak o zaman onların neler yaşadığıyla kimse ilgilenmiyor.
Ülkemde kitabımı basacak yayınevi bulamadım. Bazı yayınevleri kitabımı basmak için 6 bin TL istedi ama benim o parayı verecek gücüm yok. Bazı yayınevleri ise 'Yaşadıkların sadece senin gibi olanları ilgilendirir, toplumun genelinin ilgisini çekmez' diyerek kapıyı kapattı."
OLAYA UZAKTAN BAKMIYORUM, TAM DA İÇİNDEYİM
Başar'a göre kitap, otizmi 'dışarıdan' bakan ve tanık olan değil, yaşayan birinin anlatması açısından anlamlı.
"Türkiye’de otizmle ilgili, otistik çocuğu olan annelerin çıkardığı kitaplar var, onlar çocuklarını anlatıyorlar, kendilerinin neler hissetiğini anlatıyorlar ama çocuklarının neler hisssetiğini anlatamazlar. Ben işte onların yapmak istediklerini yapıyorum, yani ben olaya uzaktan bakmıyorum, ben olayın tam da içindeyim, bunu ben yaşıyorum, otizmi, yaşayan birinin anlatması kadar doğal ve anlamlı bir şey bence olamaz."
KARDEŞİM BİLE BENİ ANLAMIYOR
Kitabının adı Birsen Başar'ın yaşadıklarının ve hissettiklerinin özeti gibi. 'Ben de fark edilmek istiyorum'. Başar, hayatı boyunca annesi ve babasının dışındaki aile fertleri de dahil olmak üzere çevresindeki insanların onu fark etmediğini ve yalnızlaştırıldığını söylüyor. Zekası gelişen ancak duygusal gelişimi duran Birsen Başar'ın, yaşadığı en önemli sorun iletişim güçlüğü olmuş.
"Hayatım boyunca hiç doğru dürüst arkadaşım olmadı. En önemli sorunum sosyalleşememek ve iletişim kuramamak. Kardeşim var ama kendi kardeşimle bile iletişim kuramıyorum, aynı evde yaşıyoruz ama görüşmüyoruz, O da beni anlamıyor. Okulda ise sadece bir arkadaşım vardı, o okula gelmediği zaman tenefüslerde yalnız olurdum, O da taşınınca tamamen yalnız kaldım. En büyük destekçim babam oldu, Hollanda'daki okullarda Türkçe öğretmenliği yaptığı için tanıdığı Türk kızlarının benimle arkadaşlık yapmaları için çok uğraştı, annem de babam da benim için çok fedakarlık yaptılar, seneler boyunca psikiyatrik destek almamı sağladılar.
ARKADAŞLIK KURSAM DA UZUN SÜRMÜYOR
Şu anda benim gibi otistik olan bir arkadaşım var, benden yedi yaş büyük. Bazen onunla bir yerlere gidiyorum, onun dışında hiç arkadaşım yok. Çünkü insanlarla iletişim kurmaya korkuyorum, zaten arkadaşlık kursam da uzun sürmüyor, bitiyor, insanlar bir garip. Mesela oturduğum şehirde yabancıları korumak amacıyla kurulmuş bir dernek var, ben de çevrem ve arkadaşlarım olsun diye oraya gittim ama orada da yalnız kaldım, diğer kızlar sosyaller ama ben onlara ayak uyduramıyorum. Çok uğraştığım halde kimseyle iletişim kuramıyorum o yüzden yalnızım."
Birsen, küçük yaşlardan beri psikolojik destek aldığını söylüyor, otizm teşhisinde neden bu kadar geç kalındığına ise anlam veremiyor ve süreci şöyle anlatıyor.
ÇOK KUVVETLİ BİR HAFIZAM VAR
"Zekam ilerlediği için insanlar diğerlerine bakmıyorlardı, yani derslerimi yapabildiğim için öğretmenler ve psikiyatrik yardımcılar benim diğer sorunlarımla ilgilenmediler, çünkü derslerimde başarılıydım, çok kuvvetli bir hafızam var, okuduğum her şeyi kısa sürede kolaylıkla ezberliyorum. O yüzden birileri çok akıllısın diyordu, birileri anormalsin diyordu, biz de bir şey anlamadık. 21 yaşında yüksek okula giderken otizim teşhisi kondu, yani fakülteyi bitirmeden 10 hafta önce."
İNSANLARLA KONUŞMAKTAN VE DIŞLANMAKTAN KORKUYORUM
Okulu bitirdim ama iş bulamadım. İş başvurularında otizm teşhisi aldığımı söyleyince insanlar benden korktular ve çeşitli bahaneler ileri sürdüler. Uzun süren uğraşlardan sonra Breda Belediyesi'nde memur olarak işe başladım. Orada da bir takım sorunlar yaşıyorum, mesela iş arkadaşlarımın şaka yaptıklarını anlamıyorum, kızıyorum. Onlarla konuşmaktan, iyice dışlanmaktan çok korkuyorum."
HEDEFLERİ VAR AMA...
Birsen Başar'a son olarak hayattan ne beklediğini, bundan sonraki hedeflerinin neler olduğunu soruyoruz. Başar, "Yalnızlık yüzünden kendimi bu dünyada bir hayalet gibi hissediyorum. İnsanlar birbirlerini görüyorlar ama kimse beni görmüyor ve konuşmuyor" diyor ve hedeflerini sıralıyor. Ancak Birsen'in her hedefinin sonunda bir 'ama'sının olması dikkat çekiyor.
"İnsanlara otizmi anlatmak, çocuların yanı sıra yetişkinlierin yaşadığı sıkıntı ve sorunlara dikkat çekmek istiyorum ama bunun kolay olmadığını görüyorum. Annem ve babam olmadan hayatıma devam edebilmeyi, yalnız yaşayabilmeyi ve kendime yetebilmeyi istiyorum ama bu şu anda çok zor. Aşık olmak istiyorum, bir erkek arkadaşım veya eşim olsun istiyorum ama benim durumumda bu çok zor, otistik olduğumu duyanlar zaten benden kaçıyor, uzaklaşıyor."
OTİZM HAKKINDA
Otizm, bireyin iletişim ve çevreye uygun tepkisini engelleyen, karmaşık bir gelişimsel beyin bozukluğu olarak tanımlanıyor. Bazı otizmli bireyler yüksek işlevli oluyor, konuşma ve zekâ gelişimi normal seyrediyor. Bazıları ise ciddi beyinsel gelişim gecikmeleri gösterebiliyor. Hepsinde aynı belirtiler olmamakla birlikte davranışı etkileyen sosyal, iletişim, motor ve duyusal problemler gözleniyor.
Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlardan kaynaklandığı sanılıyor. Hastalığa nelerin yol açtığı bilinmiyor, kalıtım ve çevresel faktörlerle tetiklendiği düşünülüyor. Otizme her çeşit toplumda, ırkta ve ailede rastlanabiliyor. En yaygın nörolojik bozukluklardan biri olan otizmin her 150 çocuktan birini etkilediği kabul ediliyor. Otizmin erkeklerdeki yaygınlığı, kızlardan üç-dört kat fazla. Otizm tanısı alan çocukların çoğunda değişik derecelerde öğrenme güçlüğü ve zeka geriliği de görülebiliyor.