BUGÜN - Türkiye'de 450 bin otistik var. Bunların 125 binini çocuklar oluşturuyor. Halen eğitim sisteminin dışında bulunan onbinlerce otizmli çocuk eğitim haklarından yararlanamıyor ve eğitim alabilmek için çaresizlik içinde sıra bekliyor.
Otizm sosyal ilişkilerde güçlük, ilgi, davranış takıntıları ve iletişim zorlukları gibi üç alanda kendisini gösteriyor. Türkiye Otizm Erken Tanı ve Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı Aylin Sezgin, ülkemizde 450 bin otistik birey olduğunu, bunların 125 binini çocukların oluşturduğunu söyledi. Sezgin otizmin doğuştan, beyin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklanan bir nörolojik bozukluk olduğunu hatırlattı.
NELERE YOL AÇIYOR?
Otizmin, 3 yaştan önce ortaya çıktığını belirten Sezgin, otizm tanısı konulan çocukların çoğunda değişik derecelerde öğrenme güçlüğü ve zeka geriliği görüldüğünü kaydetti. Sezgin, otistik çocukların dış görünümlerinin diğer çocuklardan farklı olmadığına, sadece davranışların farklılık gösterdiğine dikkati çekti.
Otizm tanısının, laboratuvar sonuçlarıyla ya da tıbbi testlerle konulamayacağını dile getiren Sezgin, tanının uzmanlar tarafından çocuğun gözlenmesi, gelişim testleri yapılması ve anne-babalara çocuğun gelişimi hakkında sorular sorulmasıyla konulabildiğini anlattı. Sezgin, otizm tanısının 12 aylıktan itibaren konulabileceğini, erken yaşta tanı konmasının bir an önce eğitimin başlaması açısından çok önemli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
ÇOK AZI EĞİTİM GÖREBİLİYOR
''Ülkemizde sağlıklı istatistikler olmamasına rağmen tüm ülke nüfusu içinde yaklaşık 450 bin otizmli birey olduğu tahmin edilmektedir. Aynı oran baz alındığında, 0-14 yaş grubunda 125 bin civarında otizmli çocuk olduğu öne sürülebilir. Oysa ki Milli Eğitim Bakanlığı verileri, Türkiye genelinde sadece 2 bin 114 otizmli çocuğun merkezlerde eğitim aldığını göstermektedir. Öyleyse halen eğitim sisteminin dışındaki onbinlerce otizmli çocuk eğitim haklarından yararlanamamakta, eğitim alabilmek için çaresizlikle sıra beklemektedir."
NEDENİ BİLİNMİYOR
Sezgin, pek çok araştırma yapılmasına rağmen otizme nelerin yol açtığının henüz bulunamadığını, bu rahatsızlığın anne-babadan kalıtım yoluyla geçmiş olabileceğinden kuşkulanıldığını ve çevresel faktörlerin de otizmi tetiklediğinin düşünüldüğünü söyledi.
ERKEKLERDE 4 KAT FAZLA
Otizmde, erken tanı ve eğitimin çok önemli olduğunu dile getiren Sezgin şunları kaydetti: ''Otizmli çocuk, başkalarıyla göz teması kurmakta zorlanır, arkadaşlık kuramaz, pek çok şeyi kendi yapmayı tercih eder. Dil ve konuşma gelişiminde akranlarının gerisindedir ya da hiç konuşmaz. Aile büyüklerinin 'erkek çocuktur, geç konuşur' kanısı yanlıştır. Bir çocuk, akranlarına göre ilk hece ve kelimeleri söylemede geç kalmışsa, mutlaka uzmana başvurulmalıdır.
Otistik çocuk, başkalarıyla sohbet başlatmada ve sürdürmede zorlanırar, bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz zamanlarda söyler. Sallanmak ya da çırpınmak gibi sıra dışı beden hareketleri yapar. Çocuğa otizm tanısı konması için yukarıda sıralanan belirtilerin tümünü göstermesi gerekmez. Karar verebilecek olan yalnızca konunun uzmanı çocuk psikiyatrları ve çocuk nörologlarıdır.''