Okulların açılmasının üstünden bir ay geçti ancak okul korkusu için anne babaların yardım arayışları devam ediyor. Çünkü, her gün okula gitmek istemediğini söyleyen, bazen bunu bedensel yakınmalarla ifade eden çocukların anne babaları bu bir ayı çocuklarının okula alışmalarını bekleyerek geçirdiler.
Okul korkusu, özellikle okula yeni başlayan çocukların okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesi şeklinde tanımlanabilir. Okul korkusu olan çocuk okula gitmemek için birçok gerekçe sıralar. Sabahları kalktığında midesinin bulandığını, karnının ağrıdığını söyleyerek evde kalmak ister. İştahsızlık ve huzursuzluk ortaya çıkar. Okula giderken ağlama gözlenirken okula gitmemesine izin verildiğinde ağlaması ve diğer bedensel yakınmaları kesilir. Ancak bir sonraki gün okula gitmeden önce bedensel yakınmalar yine kendini gösterir. Bazı çocuklar okula gitmemek için öğretmenlerinin kötü davrandığını, arkadaşlarının onu rahatsız ettiğini söyleyebilir. Bu sorunlardan kurtulmak için çocuğun sınıfını, öğretmenini hatta okulunu değiştirmek yetmeyecektir. Çünkü sorun okul ya da okula başlamak değildir. Sorun anne ya da bakım verene karşı kurulan bağımlılıktır.
Bağlanma, başka bir kişiden yakınlık bekleme eğilimi ve bu kişi yanında olduğunda bireyin kendisini güvende hissetmesidir. Bebeklik ve ilk çocukluk yıllarında anne ya da bakım verene güvenli bağlanma ve duygusal bağımlılık ön koşuldur. Çünkü o dönemde çevreyi keşfetmeden önce tek güvenilir yer anne ya da bakım verendir. Yaşla birlikte bu bağımlı davranışlarda bir azalma gözlenmesi beklenir. Ancak bazı anne baba ya da bakım verenin davranışları bu bağımlılığı sürdürmektedir. Koruyucu tutum sergileyen ailelerin bağımlı çocuk yetiştirme potansiyelleri yüksektir. Bu tarz ailelerde çocuklar aşırı sevgi ve ilgiye boğulurlar ve çocukların her istedikleri önceden sezilip yerine getirilir. Çocuğun bir dediği iki edilmez. Çocuğun deneme yanılma yolu ile öğrenmesine fırsat verilmeden her şey önüne hazır olarak sunulur. Çevreden gelecek tehlikeler abartılır. Çalışan anne babalarda çocuklarına yeterince zaman ayıramadıkları için duydukları suçluluktan aşırı düşkünlükle çocuklarının bağımsızlık gelişimini engellemiş olurlar. Bu şekilde yetişen çocuklar özgüven eksikliği duyar, yalnız başına karar veremez ve girişimlerde bulunamazlar. Bağımlı çocuk bağlandığı kişilerden ayrıldığında kaygı duyar bu yüzden evden ayrılmak istemez. Evden ayrıldığında sevdiklerinin başına kötü şeylerin geleceğine inanır. Bağımlı çocuk, onay, rahatlık ve güven arama, bakım verene fiziksel yakınlık ve bu kişiden ayrılmaya karşı protesto tepkisi geliştirme gibi davranışlar gösterir. Bu nedenlerden dolayı ayrılık anksiyetesi olarak ta bilinen bağımlılık en sık okul korkusunda kendini göstermektedir.
Çocuklarda görülen okul korkusunun sadece okulla bağlantılı bir problem olabileceğini, öğretmen ve öğrenciler ile iletişime geçerek bu sorunun ortadan kalkabileceğini düşünmek yanıltıcıdır. Okul korkusunun altında anne baba veya çocuğa bakım veren kişinin davranış ve tutumlarının da incelenmesi önemlidir. Sorunun çözümünde uzman, okul ve aile işbirliği içinde olmalıdır.
Psk. Nergis ÖZDİNÇ AZANPA
KILAVUZ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK MERKEZİ Bakırköy/ İstanbul
Randevu: (212) 570 32 23