Kadınlarla erkekler aynı şekilde öfkeleniyor, kadınlar toplumsal kültürel sebeplerden dolayı öfkelerini daha ılımlı bir şekilde ifade edebiliyor, erkekler ise şiddeti tercih ediyor. Anne, yetiştirirken kız çocuğuna farklı, erkek çocuğuna farklı davranıyor. Psikolog Nuray Sarp öfkeyi şöyle açıklıyor:
Öfke, problem çözme aracı olarak görülüyor, bu doğru değil. Öfke kendini ifade etme biçimi değil. Bir duygu. İntikam, suçlama aracı değil. Öfkeyi davranışa şiddetle yansıtmak haklı bir tutum değil. Suç işlemek için, karşı tarafa şiddet göstermek için öfkelenmek bir mazeret değildir.
Öfkeyi dışarı vurmak öfkeyi düşürür, kişi rahatlar deniliyor, oysa dile getirildikçe bir çığ gibi beslenerek büyür. Çünkü enerjisi yüksek bir duygu, anlattıkça aynı duyguyu yeniden yaşarsınız, ayrıntılandırmış olursunuz, buna yeni bir duygu ve düşünce eklenir. İlk baştakinden çok daha fazla olur.
Öfkelenmiyorsam ilgilenmiyorum demektir diyerek öfkelenenler var. "Beni kızdıran değersizdir ve öfkemi hak eder." yanlış bir tutumdur.
Öfkelenmeden de insan hakkını savunabilir. Ne çekingen olun, ne saldırgan olun, atılgan olun. Saldırgan olunca saygı duyarlar, korkarlar ama sizi sevmezler. Çekingen olunca saygı duymazlar. Atılgan olunca hem saygı duyar, hem sevebilirler.
Atılgan olmak ne demektir? Duygusunu doğru yerde, doğru şekilde, doğru biçimde ifade etmektir. Karşınızdakine zarar vermeden, sadece kendi üzerinizden hakkınızı arıyorsanız atılgan bir insansınızdır.
Öfke genelde buzdağı gibidir, hayal kırıklıkları, mutsuzluk, kaygı her şey olabilir. İyi irdelemek gerekiyor, bu da uzmanın iyi incelemesiyle ilgilidir.
Herkes herkesi delirtebilir ama 'Öfkemi kontrol edemiyorum, benim babam da öfkeliydi, bu kalıtsaldır', diyemeyiz. Öfke otomatik olarak saldırganlığı doğuruyor. Öfke bir duygudur, saldırganlık bir davranıştır, düşmanca tutumdur. İkisi birbirinden çok farklıdır, çoğu öfke saldırganlığa gitmez.
Saldırganlık kişinin kendini iyi ifade edemediğini gösterir.
Öfkeyi dışa vurmak her zaman arzu edilen bir şey değildir. Ama her zaman öfkenizi dışa vurun demiyoruz. Her zaman ifade edin demiyoruz. Her zaman da her öfkeyi ifade etmek doğru değil. Sosyal hayatı bozmayacak şekilde duyguları yaşamak önemli.
Bunların altında temel gereksinimler var. Tüm insanlar ihtiyaçları doğrultusunda hareket ediyor. Engellenme hissi öfkeyi doğuruyor. Ait olma, özgür olma, güçlü olma gibi gereksinimleri var insanların.
Kişi yaptığı işin sorumluluğunu alabiliyor mu? Bir kavgada tartışmada benim de sorumluluğum var dediğiniz anda başka bir noktaya gelirsiniz, hep karşı tarafa yüklerseniz çözümden uzakta kalırsınız. O davranış ve duygunun sorumluluğunu almak zorundasınız. Sorumlu insan kendinize verdiğiniz değeri başkasına da vermektir. Bunların yanında gevşeme önemli. Fizyolojik uyarılmayı durdurabiliyor musunuz ona bakıyoruz.
Kendinizi öfkelenmeden nasıl ifade edersiniz öğrenmek gerekiyor. Nerede hatalısınız, nereyi değiştirmeniz lazım? İnsanlar bu sayede kendilerini tekrar ifade etmeyi öğreniyor.
Öfkenin dışında en önemli konu kişinin kendi kendini bağışlayabilmesidir. Bu konu üzerinde ısrarla ve dikkatle çalışmak gerekiyor.