Hayatınızda yolunda gitmeyen, ertelediğiniz ya da sürekli yinelenen olaylarla karşılaştığınızda bu durumun kaynaklarını düşündünüz mü? Ya saplantılarımız! Eşim beni aldatıyor mu? Ya onu kaybedersem? Sevgilim beni aldatırsa? Diye düşündüğünüzde aslında kaynağının öfke olabileceğini hiç düşündünüz mü?
Bu kızgınlık ve korkularla, kaybetmeye odaklanarak kendi kehanetinizi ve hikayenizi doğrulamak için enerjinizi harcamaktan vazgeçmenin en iyi yolu öncelikle bunun farkına varmaktır.
Kocasına ya da karısına öfkeli biri ile çalıştığımızda altından çözülememiş ilişki problemleri çıkıyor. Öfke,ikincil bir duygu olduğu için altında yatan diğer duygular fark edildiğinde sorun ancak çözümlenebiliyor.
İlişki problemlerinin yanı sıra çoğu zaman affedilmeyen bir baba-anne ya da çocuğun yetişmesinde söz sahibi olan ebeveyn her kimse ona ait öfkelerin fark edilerek çözümlenmesi bugünkü ilişkilerdeki engeli kaldırarak daha sağlıklı ilişkilerin kurulmasını sağlayacaktır.
Namus derdine düşerek kızının gözü açılmadan baş göz eden baba…
Çocuklarının annesine sürekli şiddet uygulayan bir baba…
Evde otoritesini sağlamak adına çocuklara sevgisini veremeyen baba…
Kendi aile problemleri nedeni ile kendinden vazgeçen, vazgeçmek zorunda bırakıldığı için kendine ve çevresine öfkeli bir baba…
Babalar için durum böyleyken, anneler için de öfke kaynaklarımız mevcut!
Kendi gücünü kullanabilmeyi öğrenemediği için çocuklarını koruyamamış anne…
Kendi problemlerini çözemediği için kendisini çocukları üzerinden ifade eden anne…
Bağımsız bir kişilik gelişimine izin vermeyerek kendisini çocukları üzerinden var eden anne…
Tüm bunları çocuklarının iyilikleri adına yaptığını söylerek bir de öfkeye eşlik eden şuçluluk duyguları nedeniyle kendini borçlu hissetme duygusu ile nasıl davranacağını bilemeyen yetişkinler yetiştiriyoruz.
Çocuklar için uygun ve destekleyici bir sevgi ve güven ortamı yaratmanın anne-babanın asli görevi olduğunu unutuluyor!
Bütün bu olumsuzlukların karşısında kendisini çaresiz,suçlu ve nedensiz gergin, mutsuz, saplantılı tutumlar içinde bulan ve bir türlü yetişkin olamamış, çocuk ve ergenler yetişiyor.
Farkında olmadıkları bu duygu durumu ile ilişkilerinde sürekli mutsuzluğu yaşayan yetişkinler korku dolu bir yaşama mahkumiyetle çevresindekileri de olumsuz etkiliyorlar.
Ne yazık ki farkına varılmamış bu tür duyguların tamamı birleşerek ilişki problemleri ve psikolojik sorunlar olarak geleceğimizde karşımıza çıkıyor. Bazen de somatize edilerek vücut semptomlarına dönüşüyor. Bu noktada ortaya çıkan fiziksel problemler de baş edilmesi bir hayli zor sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Ancak sıkıntılar kendi kendine başa çıkılamayacak düzeye geldiğinde ya da fiziksel sorunun psikolojik kökenli olabileceği söylendiğinde terapiste gitmek bir çözüm olarak düşünülüyor. Bu seanslarda genellikle ortaya çıkartılan ve "bu güne kadar doğru olduğu kabul edile gelmiş" yanlış inanç ve düşünce kalıpları ile yaşananlar tekrar yorumlanarak bilinçli bir bakış açısı kazandırılıyor.
Kişi, anne - babasına karşı duyduğu öfkeyi fark ettiğinde önce bunun, "asla olmaması" konusundaki inançlarını sorgulamaya başlıyor ve bu konudaki ezberleri bozuluyor. “İnsan kendi anne-babasına öfke duyar mı?”, “Anneme yada babama kızdığım zaman kendimi suçlu hissediyorum.”, “yılarca bunun yanlış olduğunu düşündüm,” diyerek tepki verebiliyorlar.
Oysa bilinenin aksine en çok sevdiklerimize öfke duyarız, ancak bu onları sevmemize engel değildir. Ancak bu öfkemizi fark ederek yolumuza devam ettiğimizde ve bu durumu oluşturmuş sebepleri yada sebepçilerini bağışlayıp özgürleştiğimizde öfke bizim için bir engel ve güç kaçağı olmaktan çıkar...