Norveçli Katil 9 Yıllık Plana Rağmen Deli

Norveç’te kurban yakınları ve halk, aşırı sağcı Breivik’in ‘deli’ ilan edilmesine tepkili.

Norveç’te kurban yakınları ve halk, aşırı sağcı Breivik’in ‘deli’ ilan edilmesine tepkili. Breivik’in 9 yıl boyunca planladığı katliamın terör eylemi olduğunun unutturulmak istendiği ve İslam karşıtlığının hastalık değil düşmanlık olduğu eleştirisi yapıldı.

NORVEÇ’TE 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana meydana gelen en kanlı saldırıları düzenleyen Anders Behring Breivik’in ‘paranoyak şizofren olduğu için cezai ehliyetinin bulunmadığı’ yönündeki psikiyatrik rapor nedeniyle hapishaneye değil tedavi merkezine yollanacak olması ülkeyi bir kez daha karıştırdı. Akıl hastalarının işledikleri suçların organize değil basit olduğu yönündeki yaygın toplumsal kanı sebebiyle, en başta sorulan soru ise ‘şizofren birinin nasıl bu kadar planlı ve düzenli bir şekilde hareket edebileceğine’ ilişkin.

Halkın yüzde 48’i rapora karşı çıktı

Kurban yakınları, Breivik’in saldırılarını 9 ay boyunca planlayıp Avrupa çapındaki aşırı sağcılarla paylaşması, 1500 sayfalık ‘2083: Avrupa Bağımsızlık Beyannamesi’ başlıklı manifestosu kaleme alıp saldırılardan sadece birkaç saat önce internette yayınlaması ile başkent Oslo’daki saldırının ardından feribotla Utoya Adası’na gidip tam 90 dakika boyunca Sosyalist Parti kampındaki gençleri soğukkanlı ve düzenli bir şekilde vurmasının ‘deliliğine’ kanıt olamayacağı fikrinde. Nitekim psikiyatrik raporun yayımının hemen ardından 1000 Norveçli’nin katılımıyla düzenlenen bir anket de, halkın yüzde 48’inin psikiyatrların fikrine karşı çıktığını gösterdi. Raporun ‘adalet duygusuna zarar verdiği’ yorumu yapılırken, Norveç basınının tutumu da eleştiri konusu.

BASİTE İNDİRGEME ÇABASI VAR

Başta siyasi terördü şimdi bireysel delilik

KATLİAMIN ilk günlerinde ‘Norveç’in 11 Eylül’ü’ nitelendirilmeleri yaptıktan sonra saldırganın bir Norveçli çıkmasının şokunu yaşayan basın da hedefte. Eski siyasetçi Aslak Sira Mhyre, Guardian’a yazdığı makalede ‘ırkçı ideolojilerin toplumun derinlerine ne kadar çok işlediği gerçeğiyle yüzleşmekten kaçınıldığı’ yorumu yaptı. Saldırılardan sonra “Bana deli diyecekler ama inanmayın” diyen Breivik’in kendisinin bile raporu ‘hakaretamiz’ bulup kabul etmediğini hatırlatan yazar, katliamların ABD’de gençlerin yaptığı ‘okul katliamları’ boyutuna indirgenmek istendiğini ama asıl ait olduğu yerin ‘aşırı sağın uzun soluklu şiddet eylemlerin son halkası’ olduğunu vurguladı.

Çocukluğuna kadar inildi

Yazar şu fikirleri dile getirdi: ‘İlk başta siyasi terör olarak nitelendirilen bir vakaya, şimdi bireysel delilik muamelesi yapılıyor. Basında ve toplumsal tartışmalarda iki yön var. İlk yaklaşımda, Breivik ile İslamofobik yandaşlarına değil, ulusal ve yerel polisin Breivik’i yakalamaktaki yetersizliğine odaklanılıyor. İkinci yaklaşım ise Breivik’in siyasi fikirlerini unutup ruh haline odaklanıyor. Hatta basın, Breivik’in çocukluğuna kadar inip annesiyle ilişkisini ve cinsel tacize uğradığı iddialarını sayfalarına taşıyor. Hatta bir gazete, bu iddiayı ilk sayfasından, bir çocuk bisikleti ve Breivik’in fotoğrafıyla okurlarıyla paylaştı. Norveçliler, Nobelli yazarları Knut Hamsun’a da Naziler’e desteği nedeniyle aynı şekilde yaklaşmıştı.’

Tarihe İslam düşmanı değil akıl hastası olarak geçecek

KURBAN yakınları da rapora tepkili. Kızını Utoya’da kaybettiğini söyleyen Elfete Selaci “Bu rapor bizim için asla kabul edilemez. Breivik ne yaptığını çok iyi biliyordu ve uzun yıllardır bunu planlıyordu. Breivik’in durumu, onu, mahkemelerde ‘cezai ehliyetleri var’ kabul edilerek yargılanan savaş suçlularından nasıl olup da farklı kılıyor anlamış değilim” dedi. Utoya’da saatlerce bir mağarada saklanarak Breivik’in katliamından kurtulan ve arkadaşlarının ölümüne tanıklık eden 16 yaşındaki Sondre Lindhagen Nilssen ise “Hayal kırıklığına uğradım. Özgürlüğüne kavuşmayacağını biliyorum ama bundan böyle sadece deli bir adam olarak hatırlanıp tarihe de böyle geçecek” diye konuştu. İsveçli psikiyatrist Ulf Asgard da, “Breivik’in İslamı bir tehdit olarak görüyor. Ancak bu da bir hastalık nedeni değil düşmanlık” ifadeleri kullandı.

GİZEM’İN BABASI ÖFKELİ

Asyalı olsa bu karar çıkmazdı

BREIVIK’IN kurbanlarından olan Gizem Doğan’nın babası Abdulkadir Doğan, Norveçli zanlının ‘akıl sağlığının yerinde olmadığı yönündeki raporu elştirip “Breivik, bir Norveçli değil de bir Asyalı olsaydı benzer bir kararın çıkacağını düşünmüyorum. El Kaide lideri Usame bin Ladin de şizofrendi, ona neden ‘Müslüman terörist’ deniyor da buna gelince hasta deniyor. Olacak şey değil. Kesinlikle kabul etmiyoruz. Bu adam ister 5 gün yatsın, ister 5 sene yatsın cezasını ‘terörist’ olarak çekecek, ‘hasta’ olarak değil. Bunun peşini bırakmayacağız. Bu adam benim canımı almış bir insan” diye konuştu.

Hedef kara lekeyi silmek

Raporun tam bir skandal olduğunu belirten Doğan, “Bu raporu kesinlikle kabul etmeyiz. Kurban aileleri çok tepkili. Hepsi bunun bir provokasyon olduğunu söylüyor. Bu adam teröristtir, yargılanıp cezasını çekecektir. Hiçbir kurban ailesi, canı pahasına da olsa bu durumu kesinlikle kabul etmez” dedi. Doğan, Norveç gibi bir hukuk devletinde böyle bir ‘kurtarma operasyonuna’ müsaade etmeyeceklerini söylerken, yetkililerin ülkelerinde yabancı düşmanlığı olmadığını göstermek ve bu kara lekeyi temizlemek için böyle bir rapor hazırlamış olabileceği eleştirisinde de bulundu.

Rapor cesaret verici

Kendilerine başka bilirkişiler tayin edileceğinin söylendiğini de aktaran Doğan, “Halk da büyük tepki gösteriyor. Norveç’te hiç olmayacak şekilde ortam gerildi. Norveç’te kolay kolay kimsede silah olmaz. Bu adamda Norveç’te olmayan silahlar var. Deli biri bütün bunları nasıl yapabilir. Eğer siz bu adamı bu şekilde ödüllendirirseniz katliamların önünü alamazsınız. Toplumda bu adam gibi insanlar var. Bu durumdan cesaret alıp benzer olaylar yaşama endişesi de taşıyoruz. Çünkü bu bir ödüllendirmedir. Yarın eline silah alan cinayet işleyecektir” ifadelerini kullandı.

Gündem Haberleri

Aile Danışma Merkezleri Yönetmeiği
Gazze'nin tek kanser tedavi hastanesi yakıtı bitince kapandı