ZAMAN - Batıcı, yanıcı, delici şekilde tanımlanan ve hastaları çalışamaz, yürüyemez, uyuyamaz hatta giyinemez hale getirebilen nöropatik ağrının teşhis ve tedavisi için kılavuz oluşturuldu. Kılavuzun 9 ayrı uzmanlık dalını biraraya getirmesi nedeniyle dünyada ilk olduğu bildirildi.
Nöropatik ağrı alanında uzman akademisyenlerden oluşan Nöropatik Ağrı Platformu (SNAPS), dünyada ilk kez 1994 yılında tanımlanan nöropatik ağrı için tanı ve tedavi kılavuzu yayımladı. Dokuz uzmanlık dalından 16 akademisyenin oluşturduğu Nöropatik Ağrı Tanı ve Tedavi Kılavuzu'nda, diyabet, zona, yaygın kas ağrısı, inme, kanser, kırık ve travma, omurilik hasarı, yüz, kol ve omurilikteki sinir dokularına bağlı görülen ağrının tanı ve tedavisi ayrı ayrı ele alınıyor.
Kılavuzu Türk Nöroloji Derneği, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Derneği, Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği, Türk Algoloji-Ağrı Derneği, Türkiye Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzman Hekimleri Derneği, Tıbbi Onkoloji Derneği, Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği ve Türk Tıbbi Rehabilitasyon Kurumu Derneği de onayladı.
-HASTALAR EVDEN ÇIKAMIYOR-
Kılavuza katkıda bulunan uzmanlardan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersin Tan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sinir sisteminde bir hastalık veya hasar sonrası ortaya çıkan bu ağrı türünün, her 10 kişiden birinde görüldüğünü söyledi.
Nöropatik ağrının olumsuz işlevsel, fiziksel, psikolojik, duygusal ve sosyal etkileriyle hastaların hayatlarını alt üst edebildiğini ifade eden Tan, hastaların yüzde 40'ının depresyona girdiğini, yarısının işten ayrılmak zorunda kaldığını, hatta bir kısmının evden hiç çıkamaz hale geldiğini vurguladı.
Yaygın olarak diyabet ve kanser hastalarının yaşadığı bu ağrıların dindirilmesinde bugüne kadar yaşanan en büyük sorunun, ağrının tanısının konulamamasından kaynaklandığını dile getiren Tan, tedavi edilmeyen hastaların yürüyemez, uyuyamaz, hatta giysilerin yarattığı yanma hissiyle giyinemez hale gelebildiklerini kaydetti.
Hastalığın hekimler ve hastalar tarafından bilinirliğinin az olduğuna dikkati çeken Tan, çok şiddetli ve uzun süreli olabilen bu ağrının standart ağrı kesici ilaçlara yanıt vermediğini söyledi.
Hastaların gerek tanı konulmasındaki sıkıntılar nedeniyle gerekse etkin olmayan tedaviye maruz kalmalarından dolayı sağlıklarına kavuşamadıklarını anlatan Tan, tedaviye katkısı olmayan ağrı kesiciler kullanılmasının da toplum üzerine önemli bir mali yük getirdiğini ifade etti.
Prof. Dr. Tan, şu bilgileri verdi:
''Nöropatik Ağrı Tanı ve Tedavi Kılavuzu'nun, ağrının teşhisini erken koyarak hastalara daha fazla acı çekmeden yardımcı olmakta büyük bir gelişme yaratacağına inanıyoruz. Hastalar hangi hekime gideceklerini, hekimler de nöropatik ağrı kavramını çok iyi bilmiyor. Kılavuzun amacı nöropatik ağrıda ülkemizin ihtiyaç duyduğu bilgi ve deneyimlerin hekimlerimiz, toplum ve ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşılmasıdır.''
-HER 3 KANSER HASTASINDAN 1'İ AĞRI ÇEKİYOR-
Nöroloji, iç hastalıkları, fiziksel tıp ve rehabilitasyon, nöroşirurji, endokrinoloji ve metabolizma, algoloji, onkoloji, romatoloji, farmakoloji alanlarında çalışan akademisyenlerin oluşturduğu kılavuza göre, Türkiye'de erişkin diyabetlilerin yüzde 16'sında nöropatik ağrı görülüyor. Bu kişilerin yüzde 35'inde endişe, kaygı, korku, yüzde 28'in de ise depresyon gelişiyor. Diyabet nedeniyle ağrı çekenlerin yüzde 25-39'u ise buna yönelik tedavi almıyor.
Klavuzda yer alan bilgilere göre, her 3 kanser hastasından biri nöropatik ağrı çekerken, inme geçiren hastaların yüzde 40-60'ın da en az bir ay sonra nöropatik ağrı başlıyor. Kılavuza göre, omurilik hasarı sonrası hastaların yüzde 40'ı nöropatik ağrı gelişirken, bu hastaların çoğunluğu, ağrının azalmasının kendileri için yürüme yeteneğini kazanmaktan daha önemli olduğunu belirtiyorlar.