Dünya Kadınlar Gününde bu yıl da, geçmiş yıllarda olduğu gibi insanın kadın cinsini konuşmaya ya da tartışmaya devam ediyoruz. Neden insan değil de kadın? Oysa ki; kadın ya da erkek cinsiyetine sahip olmak seçimimiz dışında gelişen bir olaydır. Doğacak bebeğin kız ya da erkek olmasını genetik rastlantılar belirler. Birinin ötekinden daha üstün ya da daha az önemli olduğunu ileri sürme nedenleri toplumun yaşam biçiminde; insana verilen değerlerde, yasalarda, kurumlarda, kültürel ve ekonomik düzeylerde saklıdır.
Dünya coğrafyasında batıdan doğuya, kuzeyden güneye doğru gidildikçe ya da bizim ülkemizde neden hâlâ insan değil de insanın kadın cinsi konuşuluyor?
Çünkü;
Dünyada sağlık, eğitim ve ekonomide en iyi durumda olan kadınlar İzlanda ve Norveçte; en kötü durumda olan kadınlar ise Yemen ve Afganistanda yaşamaktadır.
Çünkü;
1990 yılına kadar mağdurun hayat kadını olması halinde tecavüz cezasının indirilmesini öngören Türk Ceza Kanununun 438. maddesi vardı...
Çünkü;
1999 yılına kadar yalnızca kadının zinasını suç olarak düzenleyen Türk Ceza Kanununun 440. maddesi vardı .
Çünkü;
Çocuk gelinler, yasaya rağmen hâlâ yüreğimizi parçalamaktadır
Çünkü;
Kadın-erkek eşitliğini gözeten, cinsiyet ayrımcılığına son veren, kadınları aile ve toplum içerisinde erkeklerle eşit kılan bir düzenlemeyi (Türk Medeni Kanunu ile) ancak 2002 yılında yapabildik, ama istenilen düzeyde hayata geçiremedik ve Aileyi Koruma, Kadına Yönelik Şiddeti Önleme yasa tasarısı Meclis Alt Komisyonunda yılan hikâyesine dönmek üzere
2010-2011 verilerine göre Türkiyede kadın, insanın erkek cinsine göre daha mağdurdur.
Çünkü:
Okuma yazmazlık oranı kadınlarda daha yüksektir,
Orta öğretimde okullaşma kızlarda daha azdır,
Kamu kurumlarında çalışan kadın sayısı daha azdır,
Üst düzey yöneticilerin yüzde 7si kadındır,
Mecliste milletvekillerinin yüzde 14ü kadındır,
Kadın valimiz yoktur,
Ekonomide Türkiye dünya sıralamasında 20. sırada yer alırken kadın, ekonomide sondan 4. sıradadır,
Kayıt dışı çalışma kadınlarda daha fazladır,
Kadın nüfusun yarısı şiddet görmekte ve şiddete maruz kaldığını söyleyememektedir.
Dolayısıyla insanı değil kadını, sorunlarını ve mağduriyetini böyle günlerde konuşmaya, pardon kutlamaya(!) daha çok devam edeceğiz