İlköğretimin dördüncü yılından itibaren binlerce saat yabancı dil eğitimi görmemize karşın, birçoğumuz İngilizce konuşamıyoruz. Peki, nerede hata yapıyoruz?
Yabancı dil öğrenirken yaptığımız en büyük hatanın yanlış metotlarla öğrenmeye çalışmak olduğunu dile getiren Berlitz Dil Okulları Müdürü Çağdaş Kardaş, konu hakkında önemli bilgiler veriyor.
“Eğitsel ve psikolojik pürüzler engel oluşturuyor”
Tartışılmaz bir gerçek olan evrensel dünya ve onun dili İngilizce, bugünün modern yaşamında çok önemli bir role sahiptir. Sınırların giderek kaybolduğu ve hemen herkesin birbiriyle iletişim kurduğu dönemde İngilizce, bir gereklilikten ziyade, zorunluluk haline geldi. Her ne kadar mevcut eğitim sistemi içinde bir dil eğitimi verilse de eğitsel ve psikolojik bazı pürüzler, öğrenme sürecini sekteye uğratabiliyor. Bu noktada yabancı dil öğrenmek isteyenlerin atması gereken ilk adım, doğru metotlarla pratik temelli ve deneyime dayalı bir eğitim tercih etmeleridir.
“Konuşmaktan çekinmeyin”
Yabancı dil öğrenirken en sık sorun yaşanılan konuların başında konuşmak geliyor. Çünkü İngilizce düşünmek yerine Türkçe düşünüyor ve cümleyi Türkçeden İngilizceye çevirmeye çalışıyoruz. Bu durum normal bir diyalog fırsatını engellemekle kalmıyor, çevirmek için harcadığımız zaman da özgüvenimizi zedeliyor. Ancak İngilizceyi akıcı konuşabilmek için önce korkmadan konuşabilmeyi öğrenmek gerekir. Yanlışlara, gramer hatalarına takılmadan günlük bir akış doğrultusunda konuşmak esas alınmalı, bol bol pratik yapılmalıdır.
“Deneyime odaklanın”
Bu zamana kadar İngilizce öğrenememiş olmamamızın belki de en önemli sebeplerinden biri de ezberletilen kalıpların dışına çıkamamış olmaktır. Ancak dil yaşayan bir varlıktır ve ezberlerin çok ötesindedir. Bu noktada dil öğrenirken deneyimlere odaklanın. Ezberlediklerinizi unutun, o an ne gerekiyorsa öyle konuşun ve en önemlisi de hata yapmaktan korkmayın. Teorilere sıkışıp kalmayın, cesur olun.
“Olabildiğince İngilizceye maruz kalın”
İngilizce öğrenme ile ilgili araştırma yapan bir kişinin en çok karşılaştığı önerilerin başında maruz kalma geliyor. Çünkü dil öğrenmenin belki de en kolay yolu o dile maruz kalmaktır. Öğrendiğiniz bir dili unutmanın en kolay ise o dilden olabildiğince uzaklaşmak. Bu sebeple günlük hayat içinde kendinize İngilizce öğrenebileceğiniz alanlar yaratın. Bebeklerdeki öğrenme sürecine benzer bir yol izlemek en doğrusu olacaktır. Nasıl ki bir bebek, doğduğu andan itibaren duyarak, tekrarlayarak ve taklit ederek öğreniyorsa aynı süreci takip edebilirsiniz. Bunun için İngilizce müzik ve sesli kitaplar dinleyebilir, en sevdiğiniz dizi ve filmleri alt yazısız izleyebilirsiniz. Anadili İngilizce olan kişilerle sohbet edebilir, Berlitz gibi konuşma odaklı eğitim veren dil okullarından faydalanabilirsiniz.
“Okumadan İngilizce öğrenmek çok zor!”
Öğrenme farklı prensiplerin entegre bir biçimde çalışmasıyla gerçekleşir. Konuşmak kadar duymak ve görmek de önemlidir. İngilizce öğrenmede konuşmak belirleyici bir unsur olsa da okumak, görsel olarak bir alışkanlık kazanmak için önemli bir rol üstlenir. Bu konuda; seviyenize uygun İngilizce kitaplar okuyabilir, yabancı gazeteleri inceleyebilir, blogları takip edebilirsiniz.
“Doğru metot, kısa zamanda etkili sonuçlar yaratır”
Konuşma ve pratik temelleri üzerine inşa edilmiş bir eğitim süreci dil öğrenmedeki tabuları ortadan kaldırır. Bu düşünce ile yaratılan Berlitz Metodu, pasif değil aktif bir eğitim anlayışı ile görsel ve işitsel prensipleri entegre ediyor. Anadilde eğitim veren eğitmenler aracılığıyla konuşma yeteneklerine odaklanarak, öğrenme şeklini diyalog ve role-play içerikler üzerine inşa ediyor. Grameri kodlamadan sınıfta bol bol konuşma pratiği yaparak aktif bir şekilde öğretiyor.