Nasıl bir Gençlik?

Psk. Sezai KAYAOGLU

2.yazı ile ekranlarınızdayım yine.(Böyle söyleyince TV’de programa çıkmış efekti yaratılabiliyor mu diye denemek istedim :> )

İlk ve Merhaba yazısına yönelik olarak gelen teşekkürleri “aman efendim, ben kimim ki böyle güzel latifelere mazhar olabileyim, kabul edebileyim diyerek, utanmadan ve kızarmadan kabul ediyorum. Çok sağolunuz, asıl ben sizlere teşekkür ediyorum.

Bayramın bitişi ile birlikte, şehirlerin ritmi, alışverişin dinamiği ve toplumsal hayat baştan aşağı değişecek. Böylelikle uyku düzenimizden tutun da, sohbetlerin içeriğine değin birçok konu farklılık gösterecek, zira yazın resmi şekilde bittiği artık okulların açılması ile anlaşılabildiğinden ötürü, yeni bir düzen ile karşı karşıyayız.

Şehirler kalabalıklaşacak, kırtasiyeciler uzun süredir sakin geçen tempoyu kenara bırakıp yoğunlaşacak, eğitim sektörü canlanırken beraberinde yiyecek, giyim ve eğlence gibi bir dizi sektör vites büyültecek. Trafiğin artması da çileden çıkartıcı ana unsur olarak huzurlarımızda olacak.

Peki, bu denli çevremizi değiştiren etmenlere sebebiyet veren eğitim, bizleri ne derece etkilemekte?

Dahası, bu ülkenin Avrupa Birliği nazarında dahi en ciddi “tehlikesi” olan gençleri ne kadar bilinçli bir eğitim hayatı geçirmekte? Dahası, gelişmekte olan ve yakın ve orta vadede bu ülke için çok mühim olan Üniversite’li Gençlik ne alemde?

Gelişim dönemi açısından her ne kadar Ergenlik (sonu) olarak ele alsakta, ne tam bir ergendir üniversiteli, ne de tam yetişkin. Arada kalmış, önemi yüksek, dengesizliği büyük, gücü devasa, derdi bol, isyanı her daim olan ülkemizin üzerinde çok çalışamadığı, eğilemediği, gözden kaçırılan çok ama çok önemli bir kuşaktır üniversite gençliği. Yol gösterilmediği zaman, kendi yolunu kendi tayin edebildiğinden ötürüdür ki bıçak sırtı bir konumdadır.

Sürekli eğitim usullerinin ve müfredatlarının sıkıntılarla dolu olduğunu ve yetersizliğinden dem vurduk. YÖK’ün “yok”sul bir nesil yetiştirmesini eleştirdi durdu yetkililer. Ancak, taşın kaldırılması gündeme gelince, nedense o eller taşın altı yerine hep ceplere girdi durdu.

Eyvallah diyip tüm bunları geride bırakmak gerekirse eğer, elleri ceplerinde olan arkadaşlara inat somut hedeflerden, örneklerden konuşmak gerekir.

Üniversiteli olmak ve üniversite bitirmek artık günümüzde norm kabul edilen bir deneyim. Alınmış olan eğitimin yetersizliği de, üniversiteli kimliğini daha da değersizleştiren bir etmen. Bu sebeple, üniversite eğitimi boyunca, gençler kendilerini hayata, dünyaya ve kendilerine karşı sorumlu hissetmeleri ve hayatlarını bu doğrultuda yaşamalarını tavsiye ediyorum. Temel ölçüde, sorumlu ve borçlu olarak hisseden genç arkadaşlar, bu duygulardan hareketle hem kendi gelişimlerini hem de sosyal açıdan toplumun gelişimine fayda sağlamadırlar.

Ancak, bu yazı sanılanın aksine, “bu işler şöyle olmalıdır, böyle olmalıdır..” “şu isimler bunu böyle yaparsa bu olur” gibi soyut, temelsiz ve amaca yönelik bilgi içermeyen bir yazı olmayacaktır. Gelelim somut ve yapılabilir hedeflerimize ve bunları 5N 1K ile inceleyerek, içselleştirmeye.

Bu yazı itibariyle bir yazı dizisi başlamaktadır bu köşede. Gençliğe ve onun en dinamik olarak var olduğu mekanlar, “eğitim yuvaları” olması gereken üniversitelere ilişkin ve elbette gençlerin hayatlarında yaratmaları gereken unsurlara değineceğim bir yazı dizisi olacak burada.

Bu konuda, geçtiğimiz ay Ankara’dan dönüşte uçakta aklıma gelen TÜRKİYE modelini sizlere deklare ederek, üzerinden geçeceğimiz unsurlar ile kafanıza olmazsa olmazları kazıma niyetimi açıklıyorum.

Peki ne ki bu Türkiye modeli? Hemen arzedeyim. Bir akrostiş ile hafızada tutması daha kola ve etkileyici olacağına inanıyorum. (akrostiş bkz: http://tr.wikipedia.org/wiki/Akrostiş)



                       


sloganı ile bu yazımı noktalarken, önümüzdeki günlerde her bir satırın ve ötesinde de ne gibi aksiyonların alınması gerektiğini belirtmeye çalışacağım.

Yeni başlayan haftanızın ve eğitim döneminin sizler adına olumlu gelişmeler sunması temennisiyle…

Sevgiler

Psk.Sezai KAYAOGLU

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.