Eylül 2009'da Atlanta Georgia'da yapılan ECNS 2009 kongresi elektrofizyoloji ve nörobilim alanındaki çalışmaları konu aldı.
Bu kongrede, nöropsikiyatri'de nanotüp kullanımı ve gelecekle ilgili önemli bilgiler tartışıldı. Kongreye katılan NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan buradaki gelişmeleri PSİKOHAYAT okuyucuları ile paylaştı. Kongreye sunulan bazı hayvan deneyleri aşamasında farelerin beyninin ön bölgesinde hasar oluşturulduğunda farelerin dikkat ve öğrenme testlerinin bozulduğu tespit ediliyor. Daha sonra bu farelerin beyninin ön bölgesine karbon nanotüpler yerleştiriliyor. Karbon nanotüp yerleştirilen farelerin, yerleştirilmeyen diğer farelere oranla süratle iyileştiği, tekrar eski sağlığına kavuştuğu gözleniyor. Karbon nanotüpler beynin hasar gören öğrenme bölgesinde yeniden düzelmeyi sağlıyor. Prof. Tarhan bunun özellikle otizmin tedavisinde ve beyin travmalarında ufuk açan bir durum olduğuna dikkat çekiyor.
NANOTÜP TEKNOLOJİSİ
Yeni bir teknoloji olarak sunulan bu akademik çalışmada karbon nanotüplerin sinir hücresinden daha küçük, ince ve uzun tüpler olduğunu aktaran Tarhan, nanotüplerin metallerin ısıtılması ile yapıldığını belirtiyor. Karbon nanotüp üretimi nano teknolojiyle 600-1200 derece metal ısıtılarak yapılıyor. Bu sırada metallerdeki karbonla yeniden dizliyor ve saç telinin yüz bin de biri kadar incelikte içleri boş tüpler oluşuyor. Karbon nanotüpler tek sıra karbon atomları olarak diziliyor. Bu şekilde elde edilen tüplerle, bir bakıma robotik bir tedavi yapılmış oluyor. Tedavinin nasıl yapıldığını sorduğumuz Tarhan şunları anlattı. O kişinin beyin sinir hücreleri tüplerin içinde ilerliyor, bir bakıma yol açmış olunuyor. Bu nöropsikiyatri'de yeni bir uygulama olarak ortaya çıkmış bulunuyor. Bu tedavide beynin lif haritası çıkarılıyor. Biz mevcut tedavilerimizde beynin elektriksel haritası olan EEG ile beynin fonksiyonel durumunu, oksijen metabolizmasının haritasını ise MR ile alıyorduk. Beynin hangi bölgesi ile hangi bölgesi arasında bağlantılar sağlıklı, hangileri sağlıklı değil buna bakılıyor. Şizofrenlerin beynindeki lifler darmadağınık iken sağlıklı kişilerde ise muntazam. Beyindeki serotonin maddesi ışıklı yol kavşaklarına, lifler beyindeki yollara benziyor. Beyindeki bilgiler de şehirdeki otomobiller gibi adeta. Yollar ne kadar düzgünse ve ışıklar ne kadar sağlıklı çalışıyorsa, beyinde bilgi trafiği de o kadar iyi çalışmaktadır. Artık yapılan çalışmalarla beyindeki sinyal trafiğinin haritaları çıkarılabildiğinden beyindeki sinyal trafiğini ölçebiliyoruz bu araştırmalara göre. Ölçülebilir sinyal trafiği beyinde bozulmuşsa ona göre manyetik uyarılarla, ilaçlarla o bölüme müdahale edilebiliyor. Beynindeki sinyal trafiğini yönetmeyi öğretiyoruz o kişiye. Beyindeki sinyal trafiğini iyi yönetebilmek iyi ruh sağlığına sahip olmak demektir.
NANOTEKNOLOJİ VE İLAÇ
Nanoteknolojinin tıpta kullanımı konusunda da bilgi veren Prof. Tarhan şunları söyledi: Nanoteknolojide beyinde bozulan hücreye yönelik nanokarbon tüplerle direkt ilaç veriliyor. Hedefe yönelik ilaç verilmesi nanoteknoloji ilaçları ile mümkün hale gelecektir. Nanoteknoloji sayesinde uyaran terapi yapılarak beyindeki lifler düzgün hale getiriliyor. Bu çalışmada beyindeki düşünceler sinyale çeviriyor. Kolunu kaldır komutu verdiğinde beyin onu sinyale çeviriyor ve ardından kişi kolunu kaldırıyor. Burada beynin niyeti, düşünceyi, duyguyu sinyale çeviren bir alet olduğu çok net olarak ortaya çıkıyor. Harvard Üniversitesi'nde bu konuda en çok çalışan üniversite olarak üç katlı nanotüpler üretiyor.
MCATURK.COM & Psikohayat Dergisi