ERA Kolejleri Psikolojik Danışmanlık ve Rehabilitasyon Bölümü Başkanı Gülçin Aşkın Çetin’in önerileri, ailede pozitif iletişim kavramını nasıl yerleştirebileceğimize dair yararlı önerileri kapsamakta… eğitimcilerin “Pozitif İletişim” yaklaşımında, hem çocuklarımızla iletişimde hem de kendi günlük hayatımızda yararlanabileceğimiz önemli püf noktaları var. Buna göre, neyi anlattığımızdan çok nasıl anlattığımız, karşımızdakinin düşünceleri kadar duygularına da hitap etmemiz, iletişimi güçlendirecek en önemli faktörler.
Aile kavramının sıkça sorgulandığı ve özellikle günümüz sosyal medya iletişim ağlarında bilgi kirliliğinin bizi bu denli kuşattığı günümüzde, sorgulanması gereken en önemli konulardan biri aile içindeki iletişimin niteliği ve niceliği olmaktadır. Ancak bu iletişimi sadece çocuklu ailelerin değil; henüz ebeveyn olunmadan eşlerin de uygulayabilmesi oldukça önemlidir. Toplumda sağlıklı bir birey yetişebilmenin ilk şartı aile içinde başlayan ve ömür boyu devam edecek olan eğitim sürecidir. Bu eğitim süreci de ilk etapta düzgün iletişim kurabilmekle başlar. Bu yüzden öncelikle bir iletişim sürecinin gerçekten iletişim ile sonuçlanabilmesi için gerekli olan şeyleri bilmemiz önemlidir.
Öncelikle iletişimin kısa bir tanımını yapacak olursak, genel olarak bir “ileti alışverişi” olan her şeye iletişim diyoruz. Duygu, düşünce ve bilgilerin her yolla başka bir bireye aktarılması, bir ileti alışverişini yani iletişimi oluşturur. Bizim Aile içinde ve okulda hedeflediğimiz ise daha odaklanmış, derinlikli ve kaliteli bir iletişim oluşturabilmektir. Biz ERA Kolejleri’nde iletişimi değil çocuklarımızda faydalı ve geliştirici neticeler yaratan, “Pozitif İletişim” kavramını kullanmayı tercih ediyoruz.
İletişim ne işe yarar?
İletişim eyleminin hayatımızda bazı işlevleri bulunur. Kısaca özetlemek gerekirse:
Bireyi toplumsallaştırır. Bu da kişinin toplumsal bağlılığını ve bilincini besleyecek bilgi birikimini oluşturur.
Bireyin güdülenme sürecine yardım eder. Bu da kişinin bireysel tercihlerinin oluşmasına ön ayak olur.
Bireyin tartışmasını ve sorgulamasını sağlar. Bu, farklı görüşlerin de var olabileceği anlamına gelir.
Bireyin eğitim sürecine olumlu katkısı vardır. Bu da kişinin yaşamının evrelerinde kişiliğini oluşturmasına ve yeteneklerini geliştirmesine aracı olur.
Bireyin uyumlu bir insan olmasına yardım eder. Bu, farklı yaşam biçimlerini öğrenmesi ve adapte olabilmesi açısından önemlidir.
Aile içinde iyi iletişim nasıl kurulur?
Aile içinde iletişim süreci, biraz daha duygusal bir boyut alabilir. Çünkü aile iletişiminde en önemli unsur “anlaşılıyor olmak” değil “hissediliyor olmak”tır. Pozitif iletişimde söylediklerimizden çok, onu nasıl söylediğimiz önem kazanmaktadır. Ayrıca bir insanı etkilemek istiyorsak onun düşüncelerine değil duygularına hitap etmemiz önemlidir.
Aile içindeki pozitif iletişimin bazı temel bazı taşları bulunmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
İletişim kurduğumuz kişiye öncelikle saygı duymalıyız. Böylece karşılıklı bir etkileşim ortamı doğacağından, iki taraf da birbirini daha iyi dinleyecek ve anlayacaktır.
İletişimde sınırlarımızı iyi belirlemeliyiz. Karşılıklı olarak iki tarafın da özbenliğe ya da egoya zarar verecek sözler söylemekten uzak durması, özellikle önemlidir.
Vücut dilinin önemini iyi kavramalıyız. Kişilerin iletişim boyunca yüzdesel olarak en büyük yüzdeyle, vücut dilini dikkate aldıklarını biliyoruz. Bu nedenle vücut dilini dikkate almak ve bilinçli kullanmak son derece önemli…
Öncelikle kendi söyleyeceklerimize inanıyor olmalıyız. Aile içinde yapılan en önemli hatalardan biri kişinin rol model oluşturmadan karşısındakine öğütler vermesidir. Bu konuda ebeveynlere oldukça fazla iş düşmektedir.
Empati kavramının önemini anlamalıyız. Karşımızdaki kişiyle sağlıklı iletişim kurmak istiyorsak ona cevap vermek için değil, gerçekten onu anlamak için dinlemeliyiz. Bu yöntemi içselleştirebilmenin yolu da kendimizi karşımızdakinin yerine koyabilmekte saklıdır.
Her tür iletişim faaliyetinde, kişinin kendi iç dengesi önemlidir. Başkaları ile iletişime girmeden önce, kendi içimizde olumlu bir bakış açısını yakalamaya, kendi içsel dengemizi oturtmaya özen göstermeliyiz. Çünkü bireyin kendi içindeki çatışmalar öne çıktığında ve kişi kendini “mutsuz” olarak tanımladığında, pozitif iletişim kurabilmesi mümkün olamamaktadır.
Kişi, öncelikle kendini seviyor ve değer veriyor olmalı ki kurduğu iletişim de pozitif olabilsin.
Çocuklu ailelerin, çocuğunun akademik başarısının yan sıra ona “hayat başarısı” kazandırabilmenin önemini de fark etmeleri gerekir.
Kriz ve öfke anlarında bireyin kendini olumluya şartlaması ve kendini bu yönde eğitmesi de pozitif iletişimin önemli faktörlerinden biridir. Bu zihinsel beceri tekniklerini ise bilgi ile değil ancak “bilgelik” ile öğrenebiliriz.
Unutmayalım ki mutlu bir birey, mutlu bir ailede filizlenir. Bunu da bireylerin kendine olan farkındalıkları sağlayacaktır.