HURRİYET - Kardiyoloji Uzmanı Dr. Deniz Şener, düzenli ve mutlu bir evliliğin, kalp krizi riskini düşürdüğünü söyleyerek, “Bekar insanların konsantrasyonları dağınık olur. Sosyal açıdan da toplum tarafından kabul görmedikleri için büyük bir stres altına girerler. Bu stres de kalp krizi riskini tetiklemektedir” dedi.
Memorial Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Uzmanı Dr. Deniz Şener, düzenli ve mutlu bir evliliğin, kalp krizi riskini düşürdüğünü söyledi. Evli olmanın, genelde toplumda kabul görme anlamına geldiğini bildiren Dr. Şener, “Evli olan insanlar toplumda sosyal barışı yakalar ve bunun getirdiği stres faktörlerinden de uzak olurlar. Mutlu bir evlilik ve düzenli bir yaşam, kişinin kafasındaki bir takım sorumlulukların eve yönlendirilmesine neden olur. Her şeyden önce eş ve çocuklar ile belli sorumluluklar düşünülür. Bu durum kadın için de erkek için de geçerlidir” dedi. Dr. Deniz Şener, bekar insanların ise konsantrasyonlarının dağınık olduğunu savunarak “Sosyal açıdan da toplum tarafından kabul görmedikleri için büyük bir stres altına girerler. Bu stres de kalp krizi riskini tetiklemektedir” diye konuştu.
Bir kişinin hiçbir risk faktörü altında olmasa dahi hayatı boyunca kalp krizi geçirme riskinin yüzde 1 olduğuna işaret eden Dr. Şener, “Ancak; yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, sigara kullanımı, ailede kalp hastalığı öyküsü, hareketsiz yaşam ve 40 yaş üzeri olma gibi faktörler, kişinin kalp krizi geçirme riskini yüzde 50 oranında artırmaktadır” dedi. Dr. Deniz Şener, kalp krizi geçirme riskini en aza indirmenin kişinin kendi elinde olduğunu belirterek sağlıklı beslenme ve hareketli yaşamın kalp krizini önlemenin en etkili ve klasik yolları olduğunu söyledi.
SAĞLIKLI BİR KALP İÇİN GÜLÜN-
Gülmek ve ağlamanın aslında aynı şey olduğunu bildiren Dr. Şener, “Her ikisi de duyguların boşalması anlamına gelir. Genellikle aşırı üzüntü, öfke, aşırı yük gibi faktörler ağlama ya da gülmeye neden olur. Kişi gerçekten durumu kafasında algılayarak mizah duygusu ile hareket ederek gülerse, büyük oranda rahatlar. Gülmek, keyif hormonlarını salgılar ve stres hormonlarının baskılanmasına yardımcı olur. Bu sayede kalbe zararlı olan faktörler de ortadan kalkar” dedi.
ÇEVRENİZDEKİ OLAYLARI DERT ETMEYİN
Savaşlar, doğal afetler ve patlayan bombaların kalbi yorduğunu bildiren Dr. Şener, şunları söyledi:
“Anlık üzülmeler kalbe çok büyük zarar vermez. Kişinin bir yakınını kaybetmesi halinde üzülmesi çok olağan bir durumdur, bunun dışında hareket etmesi düşünülemez. Ancak kişilik yapısı üzülmeye çok meyilli olan insanlar kendisi dışında çevresinde gelişen olaylara ve insanların yaşadıklarına çok hassas yaklaşabilir. Sürekli kederlenebilir ve olayları kendine dert edinebilir. Bu durum özellikle doğu kültürlerinde çok yaygındır. Günlük yaşantıda bunun dışına çıkabilmek çok önemli. Çevredeki olayların çok fazla etkisi altında kalmak ve onlar için kederlenmek, kalbe oldukça zararlı. Çünkü kişinin sürekli kendini memnun ve mutlu edecek bir şeyler bulması, kalp krizi geçirme riskini düşürmektedir. Mutluluk, var olan hastalıklarının ilerlemesi de yavaşlatır. Hastalara önerimiz, kendilerini mutlu edebilecek ayrıntıları yakalamaları. Bunun için bir uğraş bulmak, bahçe işleri, hayvan besleme, beyni mutluluk verici detaylarla doldurmak gerekir. Savaşlar, doğal afetler, patlayan bombaları sürekli düşünmek kalbi hırpalanmaktadır.”
HAREKETSİZ YAŞAM SÜRMEYİN
Sürekli masa başında olan insanların kalp hastalıklarına yakalanma riskinin oldukça yüğksek olduğuna işaret eden Dr. Şener, “Bu kişilerin öncelikle masa başından kalkmaları gerekir. Hareketsiz olarak 2 saati masa başında geçirmek ciddi bir kalp krizi riski oluşturmaktadır” dedi. Dr. Deniz Şener, günlük 45 dakikalık yürüyüşün önemine değinerek “Otururken yapılabilecek egzersizler de çok önemlidir. Bunlar; boyun çevirme, bacakları karna çekip uzatma, pedal hareketi yapma ve kolları arkaya doğru açarak germedir” diye konuştu.
ÖĞLEN BİR SAAT UYUYUN
Öğle saatlerinde ya da öğle sonrası bir saatlik uykunun, son derece dinlendirici olduğunu ve vücuttaki bütün stresi aldığını ifade eden Dr. Şener, “Uyuduktan sonra geri kalan zamanı daha verimli değerlendirmeyi sağlar. Öğle uykusu uyuyanların uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riski yarı yarıya düşmektedir. Çünkü uykuda beden ile birlikte ruhsal dinlenme de vardır. Fizik olarak uykusuzluğa dayanılabilir ama ruhsal olarak dayanmak mümkün değildir. Ruhsal gerilim de vücutta zararlı hormonların salgılanmasına neden olur bu da kalp krizi riskini tetikler” dedi.
DOĞUM KONTROL HAPI KULLANMAYIN
Doğum kontrol hapı kullanımının, kalp damarlarında pıhtılaşma meylini artırdığını bildiren Kardiyoloji Uzmanı Dr. Şener şunları söyledi:
“Bu pıhtının damarların dışında akciğerlerde ve beyinde oluşma riski de çok yüksektir. Doğum kontrol hapını çok büyük bir mecburiyet yoksa kullanmamakta yarar vardır. Hele ki kişide kalp hastalığı söz konusu ise doğum kontrol hapından kesinlikle uzak durması gerekir. Çünkü uzun kullanımlarda damar içindeki pıhtı oluşma riski de artmaktadır.”