Bir şarkıda geçiyordu dakikaların, saatlerin geçmediği ama yılların nasıl da çabucak geçip bittiği...
Ne kadar da doğru, herkes bir şeylerin mücadelesini verirken yılların ne de çabuk geçtiği anlaşılamıyor.Yavaş yavaş hissetmeye başlayanlardanım bende. Her zaman 17-18'imde kalacağımı düşünen ben eski arkadaşlarla görüştüğümde benim içinde bir şeylerin eskimeye başlamakta olduğunu anlıyorum. Her zaman o yıllardaki gibi coşkulu olacağını düşünüyor insan , artık daha çabuk yorulduğunu anlayınca mı fark ediliyor aradan geçen yıllar?Yaşanmışlıklar ekleniyor zamana, ne kadar olgunlaşıyor, farklılaşıyor insan. Bu yıllar ne kazandırıyor insanlara? Herkese farklı şeyler, yeni şeyler tabiki.Kimilerine coşku,umut,sevgi,kimilerine acı keder. Kiminin hüzünlü dakikaları, günleri geçmediği için yıllarca öyle olacağını sanıyor, kimisinin mutluluğu, içi içine sığmıyor ve yine öyle geçecek sanıyor, keşke öyle olabilse de hayat herkese güzelikler getirebilse.İnsanlara, olaylara bakışımız ne de çabuk değişebiliyormuş aslında.Durumlar bakış açımızla ne kadar da alakalı farkına vararak düşündüğünüzde.Ben yıllar önce çok kızdığım birinin fikrini şu an çok normal karşılayabiliyorum.O ana odaklanmak önemli biraz da.Çoğu insandan da duyarsınız ya 'O anda çöz problemini'.
Biz insanlar dünyanın neresinde olursak olalım, hangi renk, hangi din, hangi millet, neyi sevip sevmediğimiz, neyi isteyip istemediğimiz ne kadar farklı olursa olsun bir çoğumuz hüzünlerimizi uzatır, mutluluklarımızı kısa tutarız. Fakat bu durum değiştirilmesi mümkün olmayan birşey değildir ki. Kişilik yapısı ya da değil, olayın bu tarafına odaklanmak pek de doğru birşey değil. Önemli olan kişiliklerimizi değiştirmek değil ki bu durum pek de mümkün olmayacaktır, davranışlarımızı değiştirmek için çaba göstermektir tabiki de bizi mutsuz edenlerini.Denemeyenler için herşey zordur bu hayatta , mutlaka denemek, deneyip yanılmak ,öğrenmek için görmek gereklidir.Elinize bembeyaz bir kağıt aldığınızda onun üzerine herşeyi yazabilirsiniz.Yaşamı da böyle düşünürsek her üzüntülü hüzünlü anımızı günler ve geceler hatta yıllar boyu düşünürsek hayatı kendimize zehir etmiş olmaz mıyız?Bu sadece zaman kaybıdır.Yılların insana kazandırdığı zaman kaybı olmamalı, alacağımız dersler olmalıdır.Olumsuz düşünceye odaklandıkça mutlu olmayacağımızı sanır ve kalıpyargılara varırız. Elimize geçen güzel fırsatları değerlendiremez, sevdiklerimizi göremez oluruz. Halbuki, çevremize baltığımızda sınırsız güzellikler görebiliriz.Sevdiklerimiz, çevremiz, herşey bizim için aslında.Biraz zaman ayırmalıyız kendimize bir an sadece.En önemsediğiniz sınavı geçtiğinizi, ilk defa sevgilinizin elinizi tuttuğunu, akşamına çay demlediğiniz o güzel yaz akşamını, bebeğinizin doğumunu, kep attığınız o günü, en yakın arkadaşınızı askere uğurladığınızı düşünün. Ne kadar da güzeldi anımsadığınızda .Emin olun belki yüzlerce bulabileceksiniz düşündüğünüzde .Yaşadığımız kötü şeyler elbette ki güzel sonuçlar doğurmayabilir ancak belki yıllar sonra baktığımızda iyiki de böyle olmuş diyebileceğimiz durumları da unutmamak gerekiyor.Her kötü bizlere bir şeyler öğretiyor ve her iyi de bizleri yarınlar için motive ediyor.Önemli olan biraz daha olumluya odaklanabilmek.Her durum için geçerli olmasa da olaylara bakışımız onu kötü olay olmaktan çıkarabilir.Bencillik kötü bir özellik olsa da varın acılar için bencil olun, hüzünleri kısaltın, uzatmak kime fayda sağlıyor ki?
Kendinizi mutlu edin, insanlara gülümseyin,sabah bindiğiniz otobüsün şoförüne 'Günaydın' deyin,müzik dinleyin, tek başınıza çay içmenin tadına varın, sevdiğinizi söylemeyi unutmayın.Deneyin.
Daha önce yapmadığınız ama sizi mutlu edebilecek şeyleri deneyin.
Olumlu olun, olmaya çalışın...
Hepinizin pozitif düşünebilmesi dileğiyle...
(LİSE EDEBİYAT ÖĞRETMENİM SAYIN DİLEK KESKİNOĞLU’NA İTHAF EDİLİR.)