Duygularımız, başkalarının acılarına beynimizin verdiği tepkiyi, yani empati kurmamızı etkiliyor. Özellikle kendimizi kötü hissetmemiz sosyal dünyamıza yansıyabiliyor.
Ruh halimizin, yediğimiz yemeklerden - kötü hissettiğimizde daha sağlıksız yiyeceklere yöneliyoruz - arkadaşlıklarımıza kadar davranışlarımızı birçok biçimde etkilediği biliniyor. Arkadaşlarımızın morali bozuk olduğunda bize de yansır. Öyle ki moral bozukluğu sosyal medyada bile yayılabilir.
Duygularımız öyle güçlüdür ki pozitif iken daha az fiziksel acı, negatifken daha abartılı acı hissederiz.
Aralık 2017'de yayımlanan bir araştırma ise moral bozukluğunun beynimizde empati kapasitesini etkilediğini gösteriyor.
Cenevre Üniversitesi'nden Emilie Qiao-Tasserit, ekibiyle yaptığı araştırmada, duygularımızın başkalarının acısına verdiğimiz tepkiyi nasıl etkilediğini inceledi.
Negatif duyguların, beynin, başkalarının acısına duyarlı olma kapasitesini bastırdığı görüldü.
Aynı ekibin başka bir çalışmasında ise negatif video izletilen deneklerin, kendilerine gösterilen nötr bir yüz ifadesini daha olumsuz değerlendirdikleri görüldü.
Bunun gerçek hayatta da karşılığı var elbette. Moral bozukluğumuz bizi başkalarının duygularına karşı duyarsızlaştırabilir. Empati azlığı örneğin yardım kuruluşlarına daha az bağışta bulunmaya neden olabilir.
Beyin taramalarında ayrıca yakın sosyal çevremizin dışındakilere karşı daha az empati gösterdiğimizi ortaya koyuyor.
Peki negatif duygular empatiyi neden azaltıyor? Bunun nedeni özel bir empati türünün devreye girmesi olabilir. İki tür empatiden söz ediliyor: Empatik özen (örneğin annenin çocuğuna karşı gösterdiği empati) ve empatik sıkıntı.
Aynı üniversiteden Olga Klimecki'ye göre, bir başkasının başına kötü bir şey geldiğinde, empatik sıkıntı devreye giriyor ve olumsuz duygular içinde yitip gitmek yerine kendinizi koruma duygusu ağır basıyor. Böyle bir sıkıntı doğal olarak merhamet duygusunu da azaltıyor.
Negatif duygular ayrıca insanı kendi sorunları üzerinde yoğunlaşmaya itebiliyor. "Aşırı olumsuz duygulara sahip endişeli ve depresif hastalar kendi sorunları üzerinde odaklanıp daha izole hale gelebiliyor" diyor Qiao-Tasserit.
Klimecki'nin 2016'da yaptığı bir araştırmada empatik sıkıntının saldırganlığı artırdığı, merhameti azalttığı görüldü.
Klimecki'nin empati üzerine yaptığı araştırmalar, insanların daha merhametli davranmasını sağlamanın mümkün olduğunu gösteriyor. Zira başkalarına yönelik duygusal tepkilerimiz değiştirilebilir.
Biraz daha pozitif düşünmemizin sağlanması yoluyla başkalarının ihtiyaçlarına karşı daha duyarlı hale gelebiliriz. "Böylece çok daha iyi ilişkiler kurulabilir, bu da mutluluğun önemli bir unsurudur" diyor Qiao-Tasserit.
Yani bir daha moraliniz bozuk olduğunda karamsar romanlar okuyup korku filmleri seyrettiğinizde bunun insanlarla günlük ilişkilerinizi nasıl etkilediğini düşünün. Bu tam da empati azlığı, başkalarının acısına karşı daha duyarsız olma reçetesi olacaktır.
- Bu haberin İngilizce aslını BBC Travel sayfasında okuyabilirsiniz.
- Diğer dergi haberlerine buradan ulaşabilirsiniz.