Mobing Zeki ve Üretken Kişileri Hedef Alıyor

Prof.Dr. Hamit Hancı, işyerinde psikolojik şiddet olan mobbinge genelde zeki, yaratıcı ve dürüst kişilerin maruz kaldığını belirtti...

ADLİ Bilimciler Derneği Başkanı Prof.Dr. Hamit Hancı, işyerinde psikolojik şiddet olan mobbinge genelde zeki, yaratıcı ve dürüst kişilerin maruz kaldığını belirterek, mobbing uygulayanların pasif olanının aktif olana göre daha başa çıkılamaz olduğunu söyledi.

Son dönemde yoğun bir şekilde tartışılan mobbing kavramı İzmirli sağlıkçılar tarafından masaya yatırıldı. Adli Bilimciler Derneği, Acil Hemşireler Derneği ve Ege Üniversitesi Acil Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen sempozyumda çözüm önerileri de ele alındı. Sempozyum öncesi açılış konuşması yapan Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof.Dr. Hamit Hancı, mobbingin örgütler için bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirterek mutlaka iyileştirici önlemler alınması gerektiğini dile getirdi.

Prof.Dr. Hancı, mobbinge uğrayan kişilerin genellikle zeka, yaratıcılık ve dürüstlük gibi özelliklere sahip olduğunu ancak psikolojik baskı uygulayan kişilerin ise 'pasif' olanlarının 'aktif' olanlara oranla çok daha başa çıkılmaz olduğuna dikkat çekti. Prof.Dr. Hamit Hancı, "Çünkü pasif saldırganlar kötü davranışlarını örtmek için uygun ortamlarda anlayışlı ve samimi davranışlar sergiler. Mobbing yapılan kişi ise her sabah güne iş stresiyle başlar. İçinde bulunduğu çaresiz durum kişinin sağlığını da ciddi anlamda etkiler" bilgisini verdi.

'KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEĞİM' KAYGISI

Prof.Dr. Hamit Hancı, mobbingin insan hakları ihlali olarak tanımlanmış bir suç olduğunu söyledi. Prof.Dr. Hancı, "Buna rağmen mobbing davranışları örgüt yönetimleri tarafından özel bir strateji olarak görmezlikten gelinmiş, müsamaha gösterilmiş, yanlış adlandırılmış ya da gerçekten teşvik edilmiştir. Doğal olarak mağdurlar kendilerini savunurken kimi, kime şikayet edecekleri gibi bir açmazı yaşamaktadırlar" dedi. Prof.Dr. Hancı ayrıca, mağdurların uğradıkları tacizin kendi suçları olmadığını bilmeleri, mücadele etmeleri ve gerekirse psikolojik yardım almaları gerektiğini de sözlerine ekledi.

'SUÇLU' İLE 'GÜÇLÜ' AYNI KİŞİ İSE

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Serhat Bor ise, 'üst düzey yönetici hastalığı' olarak tanımlanan mobbingin yine yöneticiler tarafından değerlendirilmesinin sakıncasına dikkat çekerek özellikle kamu kurumlarında bağımsız bir kurulun oluşturulmasını önerdi.

Bir yönetici olarak haftada en az beş soruşturma dosyasını elden geçirdiğini, 10- 15 de şikayeti dinlediğini kaydeden Prof.Dr. Bor, özellikle mobbing şikayetlerini fakülte bünyesinde kurulan Etik Kurul'a ilettiğini dile getirdi. Prof.Dr. Bor, "Her yapı bu modelleri uygulamalı çünkü kamudaki istihdam politikaları sürdüğü sürece, bu tür sorunların ortaya çıkmasını engellemek olası değil" diye konuştu.

YIKICI REKABET SAĞLIKÇILARI YIPRATIYOR

İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdener Özer de, sağlık çalışanlarının da mobbinge maruz kaldığını, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın getirdiği rekabetin çalışma ortamını iyileştirmediğini vurguladı.

Özer, "Çünkü sağlıkta temel ilke rekabet değil dayanışmadır. Mobbingin bir anlamı da yıkıcı rekabettir" dedi.

Burcu TANER/İZMİR, (DHA)

Psikoloji Haberleri

1. Dalga Terapiler nelerdir?
ABD Kollektif Travmayla Boğuşuyor
Alışveriş Hastalıkları Hangileridir?